/ 2 \

1.8K 180 147
                                    



Güzel yorumlarınızı ve minik votenizi eksik etmeyin.

Felix

Woojin'in gelmesi ile kaşlarımı çattım şu an hiç çekilecek gibi değildi.. Bana dönüp gülümsedi ardından yanıma gelip yanağıma elimi koyunca hızla geri çekildim.

"Felixshi seni özlemişim bu güzel yüzünü..."
"Woojin.. lütfen gider misin?"

Bir şeyler zırvalamaya başlayınca hızla ayağa kalkıp nehrin ucuna tahta korkuluğun oraya gidip yaslandım ve derin bir nefes aldım.

"Sakin ol o artık bizden değil biraz daha böyle laf yapacak daha sonra elbette ortadan kaybolacak?"
Chan'ın sesini duyunca gülümsedim ve ona sarıldım.

"Teşekkür ederim."O saçlarımı karıştırınca geri çekildim. "Saçlarımı bozma."

Ellerinden kurtulup arkamı döndüğümde hepsinin burda olduğunu farkettim. Minho konuşmaya başladı, "Felix? İyi misin?"Başımı hızla salladım.
"Merak etmeyin iyiyim o artık sinirlerimi bozamaz."

Herkes başını sallayınca tekrar oturduğumuz yere gittik bu sefer uzandık ve yıldızları izlemeye başladık.

Chan'ın telefonu çalınca ona döndük hepimiz. Chan gelen çağrıyı yanıtlayıp konuşmaya başladı.
"Evet?"
Kaşlarını çatıp bakışlarını üzerim de gezdirdiğin de gerildim ve yattığım yerden doğruldum.

"Anlıyorum yarın sabah gelirler o zaman?"
"Tamamdır."
Telefonu kapattığın da bize döndü.

"Şirket sizi çağırıyor bir şey görüşceklermiş.."
Minho, "Hepimizi mi? Chan kafasını olumsuz anlam da salladı. "Hyunjin ile Felix'i."

Kaşlarımı çattım neden ikimizi birden şirket çağırmıştı ki? Umarım yanlış bir şeyler yapmamışmdır. "Neyse yarın gelince anlatırsınız. Hadi eve geçelim."

Herkes ayaklandıkdan sonra tekrar arabaya bindik. Başımı cama yaslayıp gözlerimi kapadım şu an tek isteğim vardı uyumak dışında, o da yarının sorunsuz geçmesi.

Hyunjin

Arabaya bindiğimizden beri kafamın içinde deli şeyler dolaşıyordu... beni ve Felix'i neden aynı anda çağırdılar aklıma hiç bir fikir gelmiyordu.

"Changbin, Felixi alıp götürürsün odasına."
Chan arabadan inerken Changbin'e seslendi ama Changbin de uyumuştu.

"Ben hallederim Chan." Chan kafasını sallayıp yurda girdi. Felix'i kucağıma aldığım da Changbin'i ayağımla dürttüm, gözlerini yavaşça açıp etrafa bakındı daha sonra arabada olduğumuzu anlayınca ayağa kalktı. İlk kucağımda ki Felix'e daha sonra da bana baktı.

"Felxi'i ver bana götürürüm ben." Başımı olumsuz anlamda salladım, uykudan uyanmıştı sendeleyip düşebilirdi. O önden arabadan inince bende indim. Felix dışarda ki soğu hissetmiş gibi kafasını boyun girintime sokunca durakladım, dudakları şu an da tam boynum da idi ve bu beni huylandırmıştı.

Biraz daha zorlanıp tam olarak kurulduğun da gülümsedim ve yurdun kapısında içeriye girdim.
Felix'i odasına götürdüm ve yatağına yatırdım. Üzerinden gömleğini çıkarınca pantolonunu çıkarmak için eğildim ama Changbin yanıma gelip benim kolumu tuttu ve odadan çıkardı.

Şaşkın bakışlarım onu buldu ve konuşmasını bekledim. "Ben gerisini hallederim git uyu."
Sinirle odaya geri girip kapıyı kapayınca kaşlarımı çattım,  nesi vardı bu çocuğun?

Umursamamaya çalışarak kendi odama girdim. üzerimdekilerden kurtulup hızla yatağa girdim ve yarının sorunsuz bir gün olmasını dileyerek gözlerimi kapadım.

Felix

Chan 9 gibi beni gelip kaldırdığın da biraz daha yatakta durup esnedim. Yataktan  kalktım ve odadan çıkıp lavaboya girdim. hızla bir duş aldıktan sonra üzerime salaş bir kazak ve kot giyindikten sonra mutfağa girdim.  Kendime gevrek hazırlarken o sırada içeriye Hyunjin girdi.

"Günaydınnn, bir kase banada yapar mısın?"

Başımı sallayıp bir kase de ona çıkardım ve gevreği hazırlayıp benim kasemin yanına koydum. Aldıklarımı geri yerleştirip tekrar masaya oturduğum da Hyunjin de yanıma gelip oturdu. Gülüşerek bitirdiğimiz gevreklerin kasesini elime alıp tezgaha koydum.

Odaya dönüp sessizce kapıyı araladım ceketimi ve telefonumu alıp odadan çıktım. Girişe geldiğim de Hyunjin'in beni beklediğini gördüm raftan en sevdiğim ayakkabılarımı alıp hızla giydim o sırada Chan yanımıza geldi ve elimize bir kağıt verdi.

"Bu adrese gideceksiniz şöför aşağıda sizi bekliyor geç kalmayın.."
Başımı sallayıp kapıdan çıktım ve kapıda ki şöförün arabayı açması ile arabaya bindim. Hyunjin de yanıma binince şöför arabayı çalıştırdı ve gideceğimiz yere sürdü.

"Sence neden çağırıyorlar bizi?" Başımı bilmiyorum manasında iki tarafa salladım.
"Umarım eskisi gibi olmaz." Hyunjin bu dediğime gözlerini devirdi ve elimi tuttu. "Merak etme sen şu an mükemmelsin bir kusur bulamazlar."

"Bay Kim'i görmüyor musun? Adam elinden gelse beni anında kapıya koyar.." Kaşlarını çatıp yüzümü kendisine çevirdi. "Bana bak.. sen kusursuzun şunu aklına sok, sesin.. belki de gurupta ki en mükemmel ses... yüzün mükemmel, dansın mükemmel bunları aklından çıkarma tamam mı?"

Başımı salladım ve ona sarılıp yanağını öptüm.
"Teşekkür ederim Hyunjin sen olmasan ne yapardım bilmiyorum.."

Saçlarımı karıştırıp geri çekilince kaşlarımı çattım.
"Ya ama bu oldu mu ben seni öpüyorum sen benim saçlarımı bozuyorsun!" Saçlarımı elimle düzelttim ve o sırada araba durunca saçımı son kez düzelttim.

Arabadan indiğimizde büyük depo gibi olan yere kaşlarımı çatarak baktım ve o sırada kapıdan Bay Kim çıktı.

"Hey çocuklar sonunda geldiniz acele edin sizi bekliyorduk bizde.." "Bay Kim bizi neden çağırdığınızı öğrenebilir miyiz?" Hyunjin konuşunca bende onaylar şekilde mırıldandım.
"Reklam çekimi için teklif geldi bende kabul ettim şimdi çekimlerin olduğu yere gidiyoruz, hadi takip edin beni."

Kaşlarımı çattım bize sormadan reklam teklifini kabul ediyordu ne hakla? "Bay Kim... bize sormadan neden karar veriyorsunuz? Ben böyle bir şeyi belki kabul etmeyeceğim?"

Bay kim hızla bana döndü ve kolumu tutup sıktı, yüzümü ekşitip bakışlarımı gözlerine diktim.
"Felix.. senin itiraz etme gibi bir hakkın yok bunu biliyorsun değil mi? Hyunjin istemez ise onun yerine Chan'ı de çağırabilirim ama sen sesini kesip ne dediysem onu yapmak zorundasın!"

Tam ağzımı açıp küfür edecekken Hyunjin kolumu tutup kendine çekti.  kulağıma sakin olmamı gerektiren şeyler fısıldadığında derin bir nefes aldım.

Diğer kolumu Bay Kim'den kurtarıp başımı salladım, o da konuşmasına devam etti.
"Anlamana sevindim şimdi yürüyün. Ha Hyunjin eğer istemiyor-" "Hayır Felix'i tek bırakmayacağım."

Bay Kim kaşlarını çatıp başını sallayınca yürümeye başladı ve bizde onu takip ettik. Depodan içeriye girince bizde girdik ve iki kadın gelip biri benim koluma diğeri Hyunjin'in koluna girdi. Ardından ikimizi hızla makyaj masasına oturttular. Yaklaşık 1 saat sonra ikimiz de hazırdık ve kamera karşısına geçtik...

Hikaye hakkındaki yorumlarınızı eksik etmeyin.

Love you like a love song  ~hyunlix~ ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin