Maya heyecanla yemeğin hazır olduğunu haykırdı, neşeli sesi küçük apartman dairesini dolduruyordu. Alessi'nin gelebilecek durumda olup olmadığını bilmiyordu ama onun için de bir tabak koymuştu masaya. Nasılsa bu heyecanla bekledikleri Noel akşam yemeğiydi. İple çektiği gün sonunda gelmişti.
Alessi Maya'nın neşeli sesini duyunca uzun uykusundan uyanmaya başladı yavaşça. Gözlerini aralarken yatağının başındaki gölge onu korkutmuştu. Yatakta korkudan zıplarken sol tarafındaki acı inlemesine neden oldu.
"Yemek vakti." dedi genç ve eğildiği yerden doğrularak ışıklar saçan öbür odaya yöneldi. Alessi kapıdan çıkıp giden ince bedenin arkasından dehşetle bakıyordu, her gözünü açtığında o iğrenç mutant yüzü görmek midesini bulandırıyordu.
Yataktan kalkarken sol omzuna baktı. Atkılar yerine beyaz ve temiz sargı bezleri sol tarafını kaplıyordu, büyük yatağın yanında duran komidin çeşitli tıbbi aletler ile doluydu. Bu eve bile geldiği zamanı yarım bir şekilde hatırlıyordu, tedavisini hele hiç hatırlamıyordu. Renkli ışıkların gözüne battığı odaya giderken kendini daha iyi hissediyordu. İyileşmiş olmalıydı, bu demek oluyordu ki bu iğrenç mutantların yanında daha fazla kalmasına gerek yoktu.
Alessi gözlerini kör edici ışıklardan çeşit çeşit yemeklerle donatılmış masaya çevirdi. Uzun zamandır böyle lezzet dolu bir masa görmemişti. Annesi ona olabildiğince yemek hazırlamaya çalışmıştı son zamanlarında fakat başlarını sokacak yer bulmak bile zorken bazı geceler aç uyuduğu da olmuştu. Annesi günlerce aç kalmasına dayanamadığı için yemek bulmaya çabalamıştı var gücüyle. Sonuna kadar Alessi için çabalamıştı. Alessi'nin de annesi için çabalayamamış olması onun kalbini acıtıyordu.
Maya zıplayarak Alessi'nin yanında geldi, sağlam koluna kolunu doladı.
"Noel yemeğini kaçırmadığın için çok mutluyum."
Alessi bakışlarını yanındaki kıza çevirdi şaşkınlıkla, boyu ondan daha kısaydı. "Noel mi?" diye sordu kuru boğazıyla. Annesi ile olduğu son günde Noel'e daha çok vardı, beraber plan yapıyorlardı gelecek olanlardan habersiz bir şekilde.
En son mutlu bir şekilde yediği Noel yemeği iki sene önceydi, kolyeyi aldığı gündü. O gün kolyeyi koruyacağına dair söz vermişti babasına ama başarısız olmuştu. Ona kolyeyi korumasını, yanlış ellere düşmesine izin vermemesini söylerken hiç böyle bir şey hayal etmemişti. Aklına gelen en kötü senaryo okulda ya da sokakta çaldırmak olmuştu. Babası belki de haklıydı, kolyeyi vermek için aceleci davranmışlardı.
"Evet. Günlerdir uyuyorsun." dedi genç masaya otururken, büyük bir çörek alıp ağzına attı.
Maya hızla gencin yanına gidip kafasına vurdu sertçe. "Hep beraber yememiz gerekiyor."
Alessi tiksindirici bakışları ile karşısında duranlara baktı. Kız çok hızlı hareket ediyordu, insan olamayacak kadar hızlı. Yalan söylemişlerdi. Bu ikisi kesinlikle mutanttı.
Maya tekrar Alessi'ye yöneldiğinde sağlam kolu ile engel koydu aralarında. Bir mutantın ona bu kadar yakın olması bile fazlaydı onun için. Bir insan olarak mutantlarla temasta olmak istemiyordu. Maya'nın küçük yuvarlak yüzüne üzgün ifade koyması onun için anlam ifade etmiyordu, isterse ölebilirdi.
Ona üzgün bir şekilde bakan Maya'yı ayakta bırakarak yuvarlak masaya oturdu. Vurulmadan önce de uzun zaman yemek yememişti. Annesi ile bir adım gerilerinde olan adamları atlatmaya çalışırken zaten yemek yemeyi düşünemezdi.
Sağlam eli yemeklere ulaşamadan Maya durdurdu onu. "İkinizde de yemek kültürü yok, dua etmeliyiz."
Alessi geri çekilirken yüzünü buruşturdu. Açtı, vurulmuştu, annesini kaybetmişti, peşinde adamlar vardı ve o yemek kültürünü mü düşenecekti? Maya sargılı omzuna elini koyarken Alessi sağlam kolunu uzatmaya çalıştı gence doğru. Bir mutantın ona dokunacağı düşüncesi iştahını kaçırmaya yeterdi, dokununca iğrenmemek için kendini zor tutuyordu.
Maya gözlerini kapattı dua etmeye hazırlanırken. Alessi'nin annesi dindar olsa da kiliseye gitmiyordu insan içine çıkmamak için. Alessi ise babası gibi pek inançlı değildi, bilime inanıyordu tüm kalbiyle. Yine de ikisi de annesi özel günlerde dua etmek istediğinde itiraz etmemişlerdi, onun için uyum sağlamışlardı. Şu an bulunduğu dua etme durumu ne kadar garip olsa da annesinden dolayı sakin bir şekilde gözlerini kapatıp duanın bitmesini bekleyebiliyordu.
"Kurtarıcımız Yüce İsa bu günde Meryem'den doğdu. Bu günde yeni bir ışık parladı ve imanla ruhumuzu aydınlattı. Tıpkı ruhumuz gibi hayatımızda her zaman aydınlık olsun, iyilik bizimle kalsın. Bunu Sen'den ve Kutsal Ruh'tan diliyoruz. Bizi yalnız bırakma ve bizim kalplerimizi iyilikle aydınlat. Amen."
Maya gözlerini açtığında masadaki diğer iki kişinin çoktan yemeklere gömüldüğünü görünce hafifiçe gülümsedi. Uzun zamandır beklediği Noel, farklı evde yanlarında bir yabancıyla geçiyor olsa da mutlu başlamıştı. Yardıma muhtaç birine sofralarını açtığı için şimdiden ettiği duanın kabul olduğuna inanıyordu kalbiyle.
Alessi çok geçmeden doymuştu. Günlerce, aylarca boş kalan midesi küçülmüştü zamanla ve şu an gelen yabancı maddeleri kabul etmek istemiyordu. Yine de yapabildiği kadar yemişti ve neredeyse patlamak üzereydi, kımıldayacak hali yoktu.
Genç kendini televizyon karşısındaki koltuğu atarken Alessi'de ondan olabildiğince uzağa oturmaya özen gösterdi. Aklında yarın gitme planları kuruyordu, daha fazla burada kalmak istemiyordu. Onu iyileştirdikleri için minnettar olmak istese de kalbinin derinliklerinde onlara karşı bir nefret tohumu vardı babasının koyduğu.
Mutfakta işi biten Maya zıplayarak yanlarına geldi ve Alessi'nin hemen yanına oturdu. Alessi rahatsız olduğunu belli ediyordu açıkca ama kız inatla yanına oturmuş gibiydi. Onları yakınında istemediğini belirtememiş miydi yeterince?
"Bize hikayeni anlatmayacak mısın?" dedi Maya neşe dolu sesiyle. "Peşinde neden birileri var, senden ne istiyorlar?"
"Anlatmayacağım. " diye kestirip attı. "Mutantlarla konuşmak benim tarzım değil."
"Abartıyorsun ama, onların da canı var."
Alessi sert bakışlarını gence doğru çevirdi. "İnsanlar için tehlikeliler ve ben insan olarak kendimi korumak istiyorum."
"Adın gibi sen de garipsin."
"Adım da ne varmış?" diye tısladı Alessi koltukta dikleşirken. "Sen kendi adına bak, mutant olduğunu bağırıyor. Nono."
Maya genci susturmaya çalışırken kızın arkasından kafasını uzatarak "Adım Nono değil!" diye haykırdı. "Adım Niel ve seninkinden kat kat güzel."
"Bir de bana çocukca davranıyorsun diyorsun." dedi Maya kollarını iki yana açarak ortalarında. Bir süre birbirlerine sert bakışlar atan ikilinin sonunda sustuğunu görünce kolların indirdi yavaşça.
Noel ışıklarının yanıp sönerek aydınlandığı odadaki tek ses kaynağı televizyon olmuştu artık. Alessi zaten konuşmak istemiyordu ama canı gönülden karşısındaki mutantlara küfürler yağdırmak istiyordu. Hayatlarını mahvettikleri için, insalıkları yokettikleri için onlardan sinirini çıkartmak istiyordu. Can almamıştı daha önce, birini öldüremezdi ama mutantlara sinirliydi işte. Ailesi onu böyle yetiştirmişti.
Televizyonda tanıdık yüz gören Alessi biraz koltukta öne gitti. Emin olmak istiyordu çünkü sadece bir anlık görünmüştü tanıdık yüz. Bir kez daha kalabalık içinde o yüz görününce ayağa kalkıp televizyonun karşısında durmaya başladı. Niel arkasından çekilmesi için bağırsa da umrunda değildi. Annesinin katilinin yerini öğrenmişti sonunda.
"Denver buradan ne kadar uzakta?" diye sordu fısıltı gibi çıkan sesiyle.
"Zaten Denver'deyiz." dedi Niel baygın bir ses tonuyla.
Senatör Brice iki gün sonra Denver'e gelecekti yani Alessi'nin bulunduğu şehre, onun ayaklarının dibine. Bu onun arayıp bulamadığı şeydi. Annesinin katili senatörün korumasıydı ama emrin geldiği yeri çok iyi biliyordu. Senatör de ona, babasına, ait bir şey vardı ve Alessi onu alacaktı. O taşı canı pahasına korumaya söz vermişti, şimdi gerçekleştirme vaktiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akuamarin ✔ #Winterfest2020
Science FictionWinterfest 2020 Bilim Kurgu kazanan hikayesidir. Wattys 2021 Bilim Kurgu Kazanan Hikayesi Mart ayının şans taşı sayılan akuamarin, karlı bir kış gecesinde değer kazanırken onu koruması gereken Alessi elinden geleni yapabilecek mi? Babasının kalıpla...