Niel ne yapması gerektiğini biliyordu fakat sonuçlarından emin olamıyordu. Kullanılan maddeler, zamanlama, ağırlık gibi konuları da hesaplaması gerekiyordu. Bunlar için zamanı yoktu, silahlar ateşlenmeden önce sadece bir kaç saniyesi olduğunu biliyordu. Daha önce bu tarz bir şey denemişti ama tek başınaydı o zaman. Şimdi kurtarması gereken, sorumluluğunu üstlenmesi gereken iki genç kız vardı. Birine bedenini siper etmiş olsa da diğeri açık bir hedef halindeydi. Emin olmasa bile denemek zorunda olduğunu hissediyordu. Şu an herkesi bu ölüm dolu odadan çıkarabilecek tek kişinin kendisi olduğunu biliyordu.
Yavaş hareketlerle avucunu açtı. Hem hızlı olmalıydı hem de yaptığı şeyi karşılarında duran adamlara belli etmemeliydi. Hareket ettiğini görürlerse, gücü olduğunu bilirlerse bu Maya için kötü olurdu. Mermi ile beyni arasında sadece bir kaç santim ve saliseler vardı.
Senatör odadan çıkalı sadece bir kaç saniye olmuştu ama Niel bu kadar kısa sürede arkadaşlarının yanına çoktan vardığını hissedebilmişti. Gülümsedi hafifçe, şimdi sahnede yer alma sırası ondaydı.
Bir elini sol tarafta bulunan büyük pencereye uzattı, diğer elini de aynı anda karşısında duran adamlara. Çok güçlü bir rüzgar binaya çarparken senatörün kaldığı suit odanın geniş camlarını patlatarak içeriye doldu. Bir kaç koruma suratlarına gelen cam parçalarının şokuyla silahlarını ateşledi. Odadaki büyük avize yere düşünce Alessi küçük bir çığlık attı, avize rüzgardan mı düşmüştü yoksa bir mermi mi bağlantısını koparmıştı anlamak çok güçtü çünkü odadaki rüzgar o kadar şiddetliydi ki sanki bir fırtınanın ortasında kalmış gibilerdi.
Cam kırıkları savrulup odanın pencerelerinden eser kalmayınca Niel, pencereye doğru kendini ve Alessi'yi cam kırıklarından korumak için uzattığı diğer elini de karşısındaki adamlara yöneltti. Artık odadaki rüzgar daha şiddetliydi ve Alessi güçlü rüzgarın bedenini ittirdiğini hissetmeye başlamıştı. Niel elini adamlara uzattığı zaman kalkanları gitmişti, Alessi'nin beresi saçlarından kurtulunca sarı saçlar havalanmaya başladı.
Korumalar rastgele ateş ediyorlardı fakat rüzgar varken mermilerin Niel'a ulaşmaları imkansızdı. Odadakiler güçlü rüzgarın etkisiyle gözlerini açamazken Niel etrafı inceleyebiliyordu kolaylıkla, camlar patladığı an Maya'nın adamın elinden kurtulup koridora yöneldiğini sadece o görebilmişti. Silahın ateş alıp Maya'yı öldürme riski de vardı fakat Niel elindeki tek şansı kullanmak zorundaydı ve başarılı olmuştu.
Yüzü hala kendilerini rüzgardan korumaya çalışan takım elbiseli adamlara dönük bir şekilde pencereye doğru yürümeye başladı yavaş adımlarla. Alessi sağlam kolu ile Niel'ın montunu sıkı sıkı tutmuştu ve nereye gittiğini bilmeden adımlarını takip ediyordu.
Pencerenin kırık çerçevesini botu ile ezince duraklamak zorunda kaldı Alessi. Bina oldukça yüksekti, aşağıdaki caddede yürüyen insanlar oldukça küçük görünüyordu gözüne. Hala geri geri yürüyen Niel'a durmasını belirtmek için sert bir şekilde dürttü. Gidecek yerleri kalmamıştı.
Niel mesajı almıştı, pencere kenarına geldiklerini anlamıştı. Hızlı bir şekilde indirdiği ellerini Alessi'nin bedeni etrafına sardı ve sırtüstü bir şekilde kendini aşağıya bıraktı.
Alessi Niel'ı dürttüğünde durmasını istemişti, aşağıya atlamak dışında bir çözüm bulmasını ummuştu. Çığlık atmak istiyordu, bağırmak istiyordu ama hızla yaklaşan zemin ve yüzüne çarpan soğuk rüzgar onun donmasına neden olmuştu. Gözlerini çarpışmayı görmemek için sıkıca kapattı ve kafasını sarıldığı Niel'ın göğsüne gömdü.
Niel'ın zamanlamayı çok iyi ayarlaması gerekiyordu. Aşağıya doğru düşerken ellerine ihtiyacı vardı ama Alessi'yi de tutması gerekiyordu çünkü sadece tek kolunu kullanabiliyordu ve ona sıkıca sarılması zor olurdu. Elleri ile Alessi'nin bacaklarını kavradı, seri bir şekilde belinin etrafına sardı. Ona sıkıca sarıldığından emin olduğunda avuçlarını arkadaşlarını karşılamak için zemine doğru uzattı.
Erken davranırsa rüzgar zemine ulaşmalarından önce kesilebilirdi, geç kalırsa ikisini de taşımaya yetecek kadar rüzgar elde edemeyebilirdi. Çok iyi zamanlama yapması gerekiyordu, hata olmamalıydı. Sokaktaki insanların yüksek binadan aşağıya hızla düşen iki bedene şok içinde baktıklarını biliyordu. Gücünü herkesin içinde kullanmayı sevmese de başka şansları yoktu. O odadan tek güvenli çıkış yolu pencereydi ve gücünü açığa çıkarmak zorunda kalmıştı.
Zemine hızla yaklaşırken içinden geri sayım yapmaya başladı. Zamanlamayı doğru tutturduğuna inanıyordu, doğru olmalıydı. Sayım tamamlanınca arkadaşlarını çağırdı, tanıdık rüzgarların elleri etrafına toplanıp sert bir şekilde esmesine izin verdi.
Durmuyordu, duramıyordu. Önceden tek başına yaptığında çağırdığı rüzgarlar onun için yeterli olmuştu fakat şimdi iki bedeni taşıması gereken rüzgarlar ağırlığı kaldıramıyordu. Ellerine daha da güç aktardı, etraftaki tüm rüzgarları çağırmaya çalıştı. Zemin hızla yaklaşırken zemine çakılmadan önce durması gerekiyordu.
Sokakları aşan rüzgarlar hemen yardıma koştu, hepsi bir olup birbirine sıkıca sarılan iki bedenin etrafını sardı. Niel rüzgarların kucaklamasıyla beklediği gibi yavaşça ayaklarının üzerinde yere konamadı, sert bir şekilde dizlerinin üstüne çöktü ve Alessi ile beraber caddenin kaldırımında yuvarlandı.
Çok aşırı bir şekilde sert düşmemişti ama beklediği gibi de yumuşak olmamıştı. İnsanlar büyük ihtimalle çağırdığı rüzgarların etkisi ile onların yer ile buluşma anını görememişlerdi. Hızla yerden kalktı, Alessi'yi de tutarak kaldırdı. Saniyeler içinde, insanlar gözlerinin önündeki siperleri indirirken sokakta yürümeye başlamışlardı bile.
Alessi hala olayın şokundaydı, az önce yüksek bir binanın tepesinden ekipmansız bir şekilde atladıklarına inanamıyordu. Sürekli ellerine ayaklarına bakıyordu sanki hala hayatta olduğuna, uzuvlarının yerinde olduğuna inanamıyormuş gibi.
Niel montunu çıkartıp Alessi'nin omuzlarına koydu. Alessi hafifçe kafasını çevirdi, ona bakan yumuşak gözlere baktı.
"Delirdin mi sen?" diye bağırdı sokağın ortasında. Yumuşak kahverengi gözlerin içinde artık soru işaretleri vardı.
"Bence eğlenceliydi." dedi Niel kocaman sırıtırken.
Sokakta ilerlerken kolunu Alessi'nin omzuna attı onu saklamak ister gibi, gözü sürekli geldikleri yöndeydi. Korumaların kendine gelip aşağıya inmeleri uzun zaman alırdı ama lobide ya da otel etrafında başka kişilerin olabilirdi. Büyük ihtimalle daha senatör lobiye inmeden onlar odadan kaçmıştı, senatör aşağıya indiğinde karşılaştığı manzarayı pek sevmeyecekti. Hızlı bir şekilde buradan uzaklaşmaları gerekiyordu.
"Şimdi ne yapacağız?" diye sordu Alessi, yüzünü yürürken kaldırmıyordu. Açık sarı saçlarını Niel'ın montu ile kapatmaya çalışmıştı.
"İlk önce Maya'yı bulacağız. Daha sonra da Bay Harrison'ı bir ziyaret etsek iyi olacak. En ünlü mutant ile taş koruyucusunun çocuğu olmak kolay olmasa gerek."
Alessi iç çekti, bu konu hakkında ne düşüneceğini bile bilmiyordu. Annesi Alcyone akuamarin taşının koruyucusuydu ve taştan gelen bir gücü vardı. Alessi sığınağa giderken annesi Niel gibi evde kalmıştı ve oradan çıkmayı başarmıştı, Niel gibi onun da gücü olmalıydı. Boynundaki kolyeyi kazağının üstüne çıkararak taşı avucunun içine aldı.
Maya'nın anlattığı hikayede ametist taşının ruhlarla ilgili bir gücü olduğundan bahsetmişti. Alessi akuamarin taşının gücünün ne olduğunu merak ediyordu. Annesi nasıl bir güce sahipti, Alessi o gücün bir parçasını içinde barındırıyor muydu?
Aklını karıştıran bir soru daha vardı. Babası güçlerini taşa aktararak taşı daha güçlü yapacağına inanmıştı. Babasının gücü neydi ve gücünü aktarmak için nasıl bir yol izlemişti? Alessi'nin kolyesine ulaşmak için gitmesi gereken çok yol, bulması gereken çok cevap vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akuamarin ✔ #Winterfest2020
Ciencia FicciónWinterfest 2020 Bilim Kurgu kazanan hikayesidir. Wattys 2021 Bilim Kurgu Kazanan Hikayesi Mart ayının şans taşı sayılan akuamarin, karlı bir kış gecesinde değer kazanırken onu koruması gereken Alessi elinden geleni yapabilecek mi? Babasının kalıpla...