-4-

1K 126 8
                                    

Geçmiş

Annesinin sesi büyük evlerine dolarken Alessi elindeki kitabı bırakıp aşağıya indi hızla. Bugün Noel'di fakat akşam yemeği için oldukça erkendi, annesinin onu başka bir şey için çağırdığını ses tonundan kolayca anlamıştı zaten. Mutluluk dolu sesine heyecan da katılmış gibiydi.

Merdivenlerden indiğinde açık planlı odada annesi ve babası yan yana duruyordu, annesinin gözleri ışıldarken babası biraz daha durgun gibiydi. Adımlarını yavaşlatan Alessi neler olduğunu anlamak için büyük odada gözlerini gezdirdi.

Annesi kocaman gülümsüyordu, ada tezgahının üstünde süslü küçük bir paket duruyordu. Hediye vakti daha gelmemişti ama onlar dayanamamış olmalıydı. Bu aceleleri neydi?

Alessi'nin sorgulayan bakışlarını gören annesi "Noel hediyen!" diye haykırdı neşeyle. Bir süre yüzündeki ifadeye katılmayan kocasına baktı, bir şey söylesin diye dirseği ile sertçe dürttü.

"Evet, işte hediyen." diye geçiştirdi adam yediği dirsek darbesinin acısıyla. "Başka bir hediye vermek isterdim ama annen ısrar etti."

Sarı kaşlarını çatarak kocasına baktı. "Zamanı gelmişti." dedi sert bir tonla, kızına döndüğünde ses tonunu hızla yumuşattı. "Artık 16 yaşında bir genç kız oldun ve bunu hakediyorsun!"

Alessi karşısındaki çiftin neden anlaşamadığını anlamadı. Alt tarafı Noel hediyesiydi, doğum günleri gibi diğer günler hediye verdiklerinde böyle tartışmıyorlardı. Babasının istemediği bir hediye olmalıydı ama Alessi bir türlü tahmin edemiyordu. Araba falan olamazdı, öyle şeylere merakı yoktu ve pek dışarıya çıkmıyordu. Kafası hızla çalışırken eli kırmızı hediye paketine gitti.

Annesi karşısında heyecandan yerinde duramayıp ellerini çırparken Alessi paketi açmaya başladı yavaş hareketlerle. Kağıt her yırtıldığında farklı bir tahmin yürütüyordu hediye hakkında ama hepsinin saçma olduğunu da biliyordu.

Sonunda hediye meydana çıkınca yırtılan kırmızı hediye paketi süzülerek zemine kondu. Bu bir takı kutusuydu. Babası vermek istemediğine göre içindeki onun yıllardır sahip olmak istediği şey olmalıydı, sonunda kavuşacaktı!

Elleri titrerken kutuyu düşürmemek için yavaşça araladı kapağını. Hayallerini süsleyen mavi taş aynı renk gözleri ile buluştu sonunda. Birbirlerine kavuşmuştu bu iki güzel mavi tonu, sonunda birbirlerine aitlerdi.

Alessi gözlerini akuamarin taşından ayırmadan takı kutusunu yere attı. Parmaklarının arasından süzülen soğuk zincirin bulunduğu elini havaya kaldırdı, taşı gözleri ile aynı hizaya getirdi. Bu taşın maviliğinde kaybolmak istiyordu, taşın içindeki dünyaya adımını atmak istiyordu.

"Sana çok yakışacağını biliyordum!"

Annesinin sesi bile taş ile arasındaki bağı bozmaya yeterli değildi, aralarına hiçbir şey girmesin istiyordu. Küçüklüğünden beri sahip olmak istediği taş sonunda gözlerinin önünde ona aitti. Taşın boyutu çok büyük değildi, babasında olan parçalar gibi devasa değillerdi. Bu da yeterdi ona, küçük bir miktar bile tatmin edebilirdi içindeki sevgiyi.

Babası uzanıp kolyeyi kızının elinden aldı ve boynuna takmak için arkasında geçti. Alessi heyecanla sarı saçlarını ensesinden çekerken derin bir nefes aldı, ona kocaman gülümsemeyle bakan annesine aynı şekilde karşılık verdi. Kalbi göğsünden fırlayıp çıkabilir miydi? Şu an tam olarak öyle hissediyordu.

Taşın soğukluğu ve gücü boynundan kalbine doğru süzülürken saçları arasındaki elleri ile taşı sarmaladı sıkıca. Gerçekten oradaydı, akuamarin taşı gerçekten boynuna asılıydı.

"Bu artık senin." dedi karşısında geçen babası. "Sorumluluğunu da sen üstlenmelisin. Onu korumalısın, yanlış ellere geçmesine izin vermemelisin."

Alessi hızlı bir şekilde kafasını salladı. Bu taşın değerini biliyordu, yıllarca onun hasretini çekmişti. Birbirlerinden ayrı geçen o kadar süre sonunda kavuşmuşlardı. Hasretle kavrulmuş olan kalbi onu kaybetmenin ne kadar korkunç bir kabus olduğunu tahmin edebiliyordu.

Duygu dolu gözlerle manzarayı izleyen kadın elini kocasının omzuna koydu. Bu yılların gelmemesini istediğini biliyordu ama kaçınılmaz olan bir şeydi kızlarının taş ile buluşması.

"Onu çok iyi koruyacağını hepimiz biliyoruz." dedi gülümserken. Kızlarını iyi yetiştirmişlerdi, kızları güçlüydü. Taşı da kendisini de koruyabilirdi. İlerde hayatları tehlikede olursa kızlarının elinden geleni yapacağını biliyordu.

Alessi yaşlı gözlerini silmeye bile çalışmadı. Karşısında duran hayatının en önemli iki insanın boynuna atladı taştan aldığı güç ile. Ailesi artık ona güveniyor olmalıydı, ailesi sonunda onun taşa sahip çıkacak kadar büyüdüğünü düşünüyor olmalıydı. Taşı her zaman koruyacaktı. Canı pahasına olsa bile bunu yapacağını biliyordu. Taşı koruyup babasına onu almayı hakettiğini kanıtlayacaktı.

Akuamarin ✔ #Winterfest2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin