Niel ve Maya küçük bir evin önünde durdukları zaman araçtan inmişlerdi fakat Alessi biraz daha duraklamak istiyordu. Öğreneceği şeyler onu korkutuyordu, sanki onlardan kaçabilirmiş gibi arabada durup inmek istemiyordu.
Alessi için Niel arka koltuğun kapısını açtı. Bunu kibarlıktan yapmamıştı, Alessi'nin bir an önce arabadan inmesini istiyordu. Niel kapıyı açmasa Alessi sonsuza kadar kapıyı açmayacak gibi arka koltukta gözlerini ayaklarına dikmiş bir şekilde oturuyordu.
Kapı açık bir şekilde Niel'ın baygın bakışları arasında bekledi bir süre daha fakat yavaş hareketlerle sonunda arabadan indi. Kaçamayacaktı onu bekleyen şeylerden, en sonunda öğrenecekti kim olduğunu. Derin bir nefes alıp karşısındaki eve baktı. Büyük bir arazi üstüne yapılan küçük iki katlı bir evdi. Bembeyaz kar ile bütünleşmiş bir şekilde duruyordu açık renkli duvarlar. Geniş verandada iki kişi büyük gülümsemeler eşliğinde misafirlerini bekliyordu. Alessi Maya ve Niel'ın ardından eve doğru yürümeye başladı, arkalarına saklanarak kaçmayı deniyordu bu sefer.
Saçlarına beyazlar düşmüş olan adam iki gence de sıkıca sarıldı, Maya neşeyle etrafta zıplıyordu. Sanki yıllardır görmediği ailesinin yanına Noel tatiline gelmiş gibiydi. Niel ise her zamanki halini korumaya çalışıyordu fakat gelen özlem dolu sarılmalara karşı koyamıyordu.
Adam en sonunda gözlerini Alessi'ye dikti. Bir süre yüzünü inceledi, mavi gözlerine ve boynundan sarkan aynı renk akuamarin taşına baktı.
"Alcyone'a çok benziyorsun."
Alessi'nin adamın kendini tanıtmasını beklerken karşılaştığı cümle onu şaşırttığı kadar da hüzünlendirmişti. Annesini tanıyan herkes ona aynı cümleyi kuruyordu, Senatör de böyle demişti. Verandaya doğru ilerlerken hafifçe gülümsemeye çalıştı gerginlikten titreyen dudakları ile.
"Tanıştığımıza memnun oldum." dedi adam elini uzatırken. "Ben Hardy Harrison."
"Ben de Alessi Maddox."
"Ne güzel ve anlamlı bir isim. Sonunda tanışabildiğimiz için çok mutluyum. Buyurun içeri geçin. Bayan Mary, bize çay ikram edebilir misiniz?"
Bayan Mary kafasıyla onaylayıp mutfağa ilerlerken diğerleri sade bir şekilde döşenmiş salona geçtiler. Ev o kadar basit mobilyalar ile döşenmişti ki Bay Harrison'ın aşırı zengin olduğunu söylemek bu eve bakarak imkansızdı. Gençliğinden kalan eşyaları ile yaşamaya çalışan orta yaşlı bir adam gibi duruyordu.
Pencere kenarında bulunan tekli koltuğa çöktü, yanında bulunan aynı koltuğa Alessi'nin oturması için de elini uzattı. Alessi gerginliğini gizlemeye çalışırken koltuğun ucuna oturdu yavaş hareketlerle.
Maya heyecanla günlerinin özetini geçiyordu, birbirlerini uzun zamandır görmüyorlardı ve Maya hasret gidermek istiyordu. Alessi bu durumdan memnundu, sıranın ona gelmesini istemiyordu ve öğreneceklerinden korkuyordu. Sıradan bir hayat sürdürdüğünü düşünürken kolyesinin çok değerli olduğunu, annesinin taş koruyucusu olduğunu, babasının ise bir mutant olduğunu öğrenmişti. Sürekli daha ne kadar kötüsünü bulabilirim derken onu şaşırtan bir şekilde daha da kötüsü çıkıyordu karşısına. Öğrenmesi gerekiyordu ama kazmayı da bırakmak istiyordu.
Süslü eski moda bardakların da dibi göründüğünde Alessi sorgulanma zamanı geldiğini hissediyordu. Konuyu onun mu açması gerektiğini yoksa soru yağmuruna mı tutulacağını bilmiyordu.
Büyük bir sessizlik olduğunda koltuğunda Bay Harrison'a doğru döndü. Ne soracağını, ne söyleyeceğini bilmiyordu. Bilmediği bir konu hakkında nasıl konuşma başlatabilirdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akuamarin ✔ #Winterfest2020
Science FictionWinterfest 2020 Bilim Kurgu kazanan hikayesidir. Wattys 2021 Bilim Kurgu Kazanan Hikayesi Mart ayının şans taşı sayılan akuamarin, karlı bir kış gecesinde değer kazanırken onu koruması gereken Alessi elinden geleni yapabilecek mi? Babasının kalıpla...