Odada sürekli volta atıyordu, kalbinin hızlı atmasının yanı sıra bedeni de hızla hareket etmek istiyordu heyecanını ve gerginliğini sergilemek ister gibi. Sonunda kapı açılınca durakladı, cevap bekleyen bakışları kapıdan çıkan kişiye odaklandı.
"Ne oldu?" diye sordu Alessi Niel odanın ortasına doğru gelirken.
Niel omuzlarını silkti. "Yok bir şey, beklediğimiz gibi."
Alessi elini sarı saçlarının arasına attı. "Emin misin?" diye sordu bir kez daha, gerçek olmasını istemiyor gibi.
"Evet. Binlerce kez olduğu gibi yine yok. Ayaklanıp gelmeyecek. Kolye onda değil."
Kafasını öne eğdi, sanki oda ona dar geliyormuş gibi pencerenin önünde dikilmeye başladı. Kolyenin senatörde olacağını düşünmüştü, otel odasında olduğu gibi belki hala yanında taşıyor olması umudu ile bedenindeki her yeri aramışlardı ama yoktu. Kolye yanında değildi, evinde bir yerlerde olmalıydı.
"Şimdi ne yapacağız?" diye sordu Maya, koltukta oturuyordu ve sesi gecenin yorgunluğundan dolayı uykulu çıkıyordu.
"Yeni bir plan." dedi Alessi dışarı bakarken. "Yarın gidiyoruz yine eve ve kolyemi alıyoruz."
Koltuğa oturmakta olan Niel "Yavaş!" diye haykırdı. "Yine saçmalama lütfen. Bu gece zaten çok olaylı geçti, yarın gitmemizin imkanı yok. Oturup güzelce hazırlanmalıyız."
Alessi "Beklemek istemiyorum!" diye bağırırken Maya "Acele etmeliyiz." diye katıldı oturduğu yerden. "Senatör Brice önemli biri, yokluğu farkedilecektir. Onu burada uzun süre tutamayız. Bir an önce, adamları bizi bulmadan ve haberler yayılmadan, onu salmalıyız."
Niel kocaman esnemesinin ardından "Bugün değil." diye mırıldandı. "Hepimiz yorgunuz, güçlerimiz tükendi. Bir kaç gün yokluğunu farketmezler, korumalar da olayı saklayacaktır emin olun. Kimse başı boş üç gencin önemli bir kişiyi kaçırdıkları haberini yaymak istemez, merak etme."
Bir başka esneme ardından oda sessizliğe gömüldü. Alessi penceredeki bakışlarını sonunda özgür bırakmayı seçtiğinde ikisinin de koltukta uyuyakaldığını gördü. Senatörün olmadığı diğer odaya giderek battaniye getirdi ve uyuyanların üstüne örttü, kendine de bir tane aldı. Yine pencerenin önündeki yerini aldığında sıkı sıkı sarılmıştı kalın battaniyesine.
Yorgundu o da, olanlar onu da bitkin düşürmüştü ama adrenalin ve gerginlik hala damarlarındayken onu uyanık tutuyordu. Aklında senatörü kaçırma planı yoktu doğaçlama planlarına başladıklarında ama şimdi ailesini parçalayan adam onunla aynı evdeydi. Alessi içindeki üzüntüyü ve hayal kırıklığını yok etmek istedi. Yan odadaki kişi sorunsuzca onun hisleri arasında dolaşabilirdi. Ne kadar mesafe gerektiğini henüz bilmiyordu ama kendini zavallı gösterecek düşüncelere kapılamazdı.
Omuzlarını dikleştirdi, kendine gelmeye çalıştı. Her zaman güvendiği ve övdüğü zekasını çalıştıracaktı, yeni bir plan kuracaktı. Tekrar o eve gidip kolyesini alacaktı. Bu kadar yaklaşmışken pes etmek aklının ucuna bile gelmiyordu ama atacağı adımlar da onu korkutuyordu. Çok az kalmıştı aslında, tek bir adım sonra kolyesi ona geri gelecekti. Babasının hayatı pahasına yaptığı deney sonunda doğru ellerde olacaktı. Alessi nasıl hakkını vereceğini bilmese de öğreneceğinden emindi. Hayatı boyunca babasının gurur duyacağı tarzda bir kız olmak istemişti. Ne kadar son zamanlarda babası hakkında garip bilgiler, acı gerçekleri öğrense de hala onun idolüydü. Ona hiçbir şey açıklamasa da, içine küçük yaşta nefreti doldursa da onun gurur duyacağı biri olacaktı. Annesinin ve babasının yolundan gidecekti.
Arka taraftan gürültüler gelince daldığı manzaradan çıkıp omzunun üstünden geriye baktı. Bir başka battaniye daha pencere önündeki yerini almıştı.
"Yine aynı kabus mu?" diye sordu Alessi. Niel'ın uyuyup kabus görecek kadar uzun süre geçmesine şaşırmıştı. Saatlerdir düşünceleriyle boğuşuyor olduğunun farkına varmamıştı.
"Kabus ama aynısı değil."
Alessi kafasını kaldırıp uykulu gözlere baktı. "Başka kabusların da mı var?"
"Bende kabus bol." dedi Niel kafasını çevirerek. Birden kafasını eğdi ve yüzünü saçları ile gizledi. "Görmek ister misin?"
Sağlam elini battaniyenin sıcaklığından çıkartıp kahverengi saçların arasına daldırmadan önce kolyesini özgür bırakıp diğer eline koydu. Kolundaki sargıyı artık çözüp diğer elini de kullanmak istese de Maya itiraz ediyordu, haftalar geçmesine rağmen hala bir kolu iş görüyordu.
Hazır olduğunda elini Niel'ın kafasına yasladı, derin bir nefesin ardından gözlerini kapattı. Bir kabusa gidecek olması onu ürkütse de merakı ve güçlerini deneme heyecanı bedenini sarıyordu. İlk kez Niel'ın anılarına gittiğinde ne yapacağını bilmiyordu, gideceği yolu bilmiyordu ama şimdi kendini daha iyi hissediyordu. Tekrar hislerin arasında gezinmek onu bu sefer korkutmuyordu. Komut vermekten oldukça farklı olan bu yolculuğa tekrar çıkıyor olmak kalbini hızlandırıyordu.
Etraf karanlık ve soğuktu, bu sefer tanıdık olan rüzgar yoktu. Alessi rüzgarı bulamayınca şaşırmıştı ama rahatlamıştı da, Niel ve Maya'nın güçlerine hala alışamamıştı. Kendi güçlerine de alışamamıştı aslında fakat zamanlamayı bildiği için diğerlerinin gücü kadar korkutmuyordu kendi gücü onu. Gücünü ortaya çıkartacağı zaman kendini her anlamda hazırlıyordu ve gücü somut bir şey olmadığı için ona daha iyi hissettiriyordu.
Silah sesi duyunca irkildi, elini çekemedi Niel'ın kafasından. O zaman anladı sesin anıdan kaynaklı olduğunu. Biraz daha derinlere ilerledi sesin kaynağını bulmak için. Kalbi hızla atıyor, karanlık sokakta tek başına olmak onu korkutuyordu. Niel'ın böyle bir anısı Bay Harrison için çalıştığı dönemlerden kalma olmalıydı. Korku aralarındaki bağdan Alessi'ye ilerlerken o da karanlık sokaktan ürküyordu.
Manzara renklendi, karanlık yerini beyaza ve kırmızıya bıraktı. Yer karla kaplıydı, soğuğun bu denli keskin olması yere uzanmış olan kalın kar tabakasıydı. Kırmızı renk ise kara inat parlıyor gibiydi, sanki tüm yıldızları içinde barındırıyor gibi ışıl ışıldı.
Aniden bastıran ağrı bağlantıyı kopardı, Alessi elini sol omzuna götürürken geriye doğru sendeledi. Geçen sefer olduğu gibi yine Niel yakaladı onu, düşmesine izin vermedi.
Alessi anlamayan bir ifade ile karşısındaki gence bakıyordu. Kendi anısını mı görmüştü, yoksa hayal gücünün yarattığı bir yere mi gitmişti? Bu anının, böyle bir korkunun Niel'e ait olması ona mantıklı gelmiyordu, herhangi bir açıklama bulamıyordu. Güvendiği zekasının bir kez daha nutku tutulmuştu.
Niel Alessi'yi bırakıp pencereye doğru dönerken yüzünde küçük bir sırıtma yer edindi. "Sanırım yakalandım."
"Neden?" diye sordu Alessi fısıltıyla.
"Aslında kabusum o değildi. Sen zihnime girmeden önce değişmiş olmalı."
Alessi yüz ifadesine bakmak için yana döndü. "Kabuslarından biri benimle mi ilgili?"
"Bu yüzden bir plana ihtiyacımızın olduğunu söylüyorum." dedi kısık bir ses ile. "Bir plana ihtiyacımız var güvende hissetmek için. Seni bir kere yerde kanlar içinde gördüm, bir kez daha görmek istemiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akuamarin ✔ #Winterfest2020
Science FictionWinterfest 2020 Bilim Kurgu kazanan hikayesidir. Wattys 2021 Bilim Kurgu Kazanan Hikayesi Mart ayının şans taşı sayılan akuamarin, karlı bir kış gecesinde değer kazanırken onu koruması gereken Alessi elinden geleni yapabilecek mi? Babasının kalıpla...