-24-

746 86 13
                                    

Son ekmek de küçük hasır sepetin içindeki yerini aldı. Kapak niyetine üstüne serilen büyük katlanmış örtü mavi beyaz renklerden oluşuyordu. Normalde filmlerdeki piknik örtüleri beyaz ve kırmızı renkte olurdu ama artık bu evin içinde o renkler yer almıyordu, en azından bir süre. Tekrar o renkler hayatlarına girebilir miydi kimse bilmiyordu, belki yaşananlar anı olarak hafızalarda depolanmaya başlandığında tekrar hayatlarında küçük bir yer edinebilirdi bu renkler ama asla beraber olmayacaklardı, yan yana gelmeyeceklerdi.

Alessi sarı elbisesinin eteğini düzeltirken arkasından yaklaşan bir çift kol onu sarmaladı, yanağına bir öpücük kondu. Yüzünde büyük bir gülümseme, bedenindeki küçük kelebeklerde uçuşma yaratmıştı bu masum hareket. Tezgahın üstünde duran sepete tekrar yönelmeden önce boynunda duran kolyesini de düzeltti.

Pencerenin önünden geçerken dışarıda ışıldayan güneşe baktı, bir süre huzurunu hissetmek istedi gözleri kapalı. Sonunda iple çektiği bahar gelmişti, sorunları ile beraber gelen kasvetli kış geride kalmıştı. Çocukken ona masum hayaller kurdurtan kar taneleri artık kabuslarının bir parçası idi. Kış dertleri de alıp onları terk ettiğinden beri her günlerini dolu dolu yaşamaya çalışıyorlardı, yaşadıklarını hissetmeyi deniyorlardı.

Bay Harrison onları kar kaplı ormandan almaya geldiğinde uzun süre sonra kendini hiç olmadığı kadar güvende hissetmişti. Elini boynundaki kolyeye değdirdi. Senatörü alıp götürmüştü, kolyesini ona geri vermişti. Senatör Brice artık hayatlarından çıkarken, Bay Harrison'ın hakimiyeti altına girerken, Alessi ailesinden ona kalan güçlü taşa tekrar kavuşabilmişti. Bay Harrison bu kadar güçlü bir kolyenin güvenli ellerde olması gerektiğini düşünürken Alessi ona vermeyi reddetmişti. Kendisi babasının elinden çıkan, hayatını harcadığı deneyin sonucu olan kolyeyi canı pahasına koruyabilirdi, bunu kanıtlamıştı.

Ölümün ve ayrılığın ne zaman geleceği belli değildi, her an dehşeti ile ortaya çıkabilirdi. Alessi de her gününün her anından zevk almak istiyordu artık. Kış bir daha gelene kadar baharın tadını çıkartacaktı. Yeni ailesi ile birlikte piknik yapmak onları en mutlu eden anlardan sadece biriydi. Sıcak güneşin tenleri tatlı yakışı yaşadığını hissettiriyordu ona.

Niel'ın odaya girişini hissedince gözlerini açtı, pencerenin önünden ayrılarak tezgaha doğru ilerledi.

"Piknik sepeti hazır."

"O zaman gitme vakti geldi." diyerek ona katıldı Niel. Sepeti almadan önce odanın içine göz gezdirdi.  "Maya nerede?"

"Buradayım!" diye neşeyle cevapladı Maya, küçük bedeni hafifçe zıplarken pembe eteği de hareketlendi.

"Böyle hareketler yapmamalısın." diye Maya'yı azarladı Alessi. "Daha yeni vuruldun, dikkatli olmalısın."

Maya gözlerini devirdi. "Vurulalı aylar oldu, beni artık bir sal."

Ona dilini çıkarttı ve koşarak Niel'ın yanına gitti Alessi'nin çatık kaşlara aldırmayarak. Ne kadar zaman geçerse geçsin Alessi o günü atlatamıyordu. Maya'nın onun önüne atlayışı, yerde öylece uzanması kalbini acıtıyordu aklına doldukça. Minnettarlığını ve üzgünlüğünü anlatacak kelime yer almıyordu dünyada.

Güneşin parlaklığı gölden yansırken çoktan mavi örtü yeşil çimlere serilmişti. Üç genç de bedenlerini okşayan sıcaklığı karşılıyordu huzurla. Aslında sadece kızlar karşılıyordu, Niel arada bir çok sıcak olduğundan yakınarak esintileri yardıma çağırıyordu. Esintilerin yok olması çok uzun zaman almıyordu, zira iki kızdan gelen ittirmeler ve minik yumruklar karşısında hemen eski sıcaklığa dönüyordu ortam.

"Çok huzurlu." diyerek iç geçirdi Alessi, sol eli ile boynundaki taş ile oynuyordu. Bir yandan ailesinden ona kalan kolyesi bir yanda da yeni ailesi onu mutlu ediyordu. Uzun zamandır hasret kaldığı şeyleri tekrar bulmuş gibi hissediyordu.

Niel yan tarafından "Gezintiye ne dersin?" diye sorunca Alessi heyecanla başını salladı, parmaklarını Niel'ın kahverengi saçları arasına daldırdı.

Şu an oldukça mutluydu bu yüzden Niel'ın mutlu olduğu anılarda gezinmek istiyordu. En mutlu olduğu anısına gidebilirdi. Arada bir yaptığı gezintiler Niel'ı anlamak açısından oldukça iyi geliyordu ikisine de. Kendine Niel izin vermedikçe onun zihnine girmeyeceğine dair söz vermişti bu yüzden ne zaman Niel gezintiden bahsetse heyecanlanıyordu, kalp atışı hızlanıyordu. Güçleri konusunda oldukça ilerlemişti, zihinlerde dolaşmak artık kolay bir şeydi onun için. Sokakta yürürken bile kolayca zihinler arasında dolaşabiliyordu babasından kalan güçlü taş sayesinde. Yine de insanların, özellikle yeni aile üyelerinin özelini deşmemek için onların zihinlerine izinsiz girmeyi kendine yasaklamıştı.

Çimlerin tanıdık dokusunu, güneşin sıcak sarılmasını hisseti gözleri kapalıyken. Her şey ona oldukça tanıdık geliyordu, sanki az önce çekilen bir fotoğrafa bakıyor gibiydi. Üç genç içlerindeki huzur ile birbirlerine bakıyordu.

Alessi yüzünde bir gülümseme ile elini geri çekti, Niel da ona gülümseme ile bakıyordu.

"Ne gördün?" diye sordu sanki bilmiyormuş gibi.

"En mutlu anını." diye yanıtladı Alessi. "Oldukça haklısın. Bence şu an üçümüzün de bir arada oluşu paha biçilemez bir an."

Akuamarin ✔ #Winterfest2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin