Alessi hala odanın ortasında, televizyonun karşısında dikilmiş bir şekilde beklerken Niel'ın siniri artıyordu gittikçe. Zaten bu kız deli gibi bir şeydi, şimdi de akşam yemeği sonrası ayaklarını uzatıp dinlenebileceği vaktini mahvediyordu. Yere düşmeden önce kafasını çarpmış olmalıydı, bu garip hareketlerinin başka bir açıklaması olamazdı.
"Senatör de bir mutant, biliyorsun değil mi?" diye sordu Niel hala ayakta dikilen kıza.
Alessi'nin düşünceli gözleri Niel'ın baygın bakışlarına çevrildi. "Evet. Mutantlardan nefret etmek için bir sebep daha."
"Bunları sana senatör mü yaptı?" diye sordu Maya, Alessi belli belirsiz kafasını salladı.
Aklına o adamların onları öldürme çabaları doluyordu. Bunu siyasi bir nedenden dolayı yapmamışlardı, Alessi bunu çok iyi biliyordu fakat neden yaptıklarını ise bilmiyordu. Ona, ailesine ait bir kolyeye neden ihtiyaç duyduklarını bilmiyordu. Tek bildiği o taşı koruması gerektiğiydi ve bunda başarısız olduğuydu.
Maya yavaş hareketlerle ayağa kalktı, onu korkutmak istemiyordu. "Senatör neden sana bunları yapıyor?"
"Çünkü taşı benden almak istiyorlardı!" diye bağırdı Alessi tüm gücüyle, gözyaşlarının düşmemesi için gözlerini sık sık kırpıyordu. Tiksindiği kişilerin karşısında ağlamak istemiyordu, güçlü durmak istiyordu ama artık dayanacak gücü de kalmamıştı.
Yavaş adımlarla ilerleyen Maya karşısında gözyaşlarına boğulan kızı kucaklamak için parmaklarının ucunda yükseldi, kız itiraz etse de Maya vazgeçmedi. Şefkatiyle sarmak istedi kollarını iki yana açarak.
Alessi sonunda uzun süredir içinde biriktirdiklerini dökebileceği bir omuz bulmuştu. Babası gittikten sonra annesinden başka kimsesi kalmayan Alessi güçlü kalmaya çalışmıştı. Peşinde olan kişiler vücudunda gün boyu adrenalin salgılanmasına neden olmuştu. Sürekli tetikteydi, sürekli korku içindeydi. Bunlardan kurtulmak istiyordu, cesaretli olmak istiyordu, beceriksiz olmak istemiyordu.
Maya biraz daha sakinleşen Alessi'yi tekrar koltuğa otutturdu. Rahatsız olmaması için koltukta ondan uzaklaşırken kahverengi gözlerinde her zamanki yumuşak ifadesi vardı.
"Ne taşı?" diye sordu sakin bir sesle. Kız senatörün peşinde olduğu bir taştan bahsetmişti, Maya devamını öğrenmeliydi. Karşılarındaki kız güçlü biri miydi, taşa sahip olan birini mi kurtarmışlardı? Eğer öyleyse yapılması gereken çok şey, uyarılması gereken çok kişi olacaktı. Taşa sahip biri olması göz ardı edilemeyecek bir şeydi.
"Akuamarin."
Niel ve Maya bir süre sessizce bakıştılar, Alessi neden olduğunu anlamıyordu. Mavi gözlerinde kuruyan yaşlarla odadaki anlamsız havaya göz gezdirdi. Yanlış bir şey mi söylemişti? Yoksa taş onların başına da bela açacak bir şey miydi?
"Taş koruyucusu musun?"
Kendinden beklenmeyecek bir sakinlikle sormuştu bu soruyu Niel. Karşısındaki kızın ne olduğunu, neden taşa sahip olduğunu bilmek istiyordu.
Alessi kaşlarını çatarak karşısındakilere baktı. Neyden bahsettiklerini anlamıyordu. Taş koruyucusu lafını ilk defa duymuştu. Bir başka mutant adı olabilirdi, mutantlardan uzak durduğu gibi o konulardan da uzak duruyordu ve bilgili olmamıştı o konularda.
"Değilim." diye reddetti uzun bir sessizlik sonrası.
Maya büyük gözlerini kısarak kızı incelemeye başladı. "Gözlerin akuamarin gibi. Ailende Taş Koruyucusu var mı?"
"Yok. Ayrıca bahsettiğiniz şey hakkında fikrim de yok."
"Sen sadece mutantları biliyorsun." dedi Niel alaycı bir ses tonuyla, koltuktaki rahat yerine geri döndü. Bu kız umutsuz vakaydı. Bir taş koruyucusu olacağını düşünmüyordu. "Mutantlar Taş Koruyucuları yüzünden ortaya çıktı. Yani nefret ettiğin mutantlar senin taşın yüzünden var."
Maya her şeyden habersiz olan kıza yaklaştı biraz. Kızın tek bildiği mutantlardan nefret etmesi gerektiği gibi görünüyordu, asıl hikayeye uzak gibiydi. Onu kendinden uzaklaştırmaması için yüzünde şefkatli bir gülümseme yerleştirdi.
"Taş Koruyucuları çok uzun yıllardır var." diye anlatmaya başladı Maya, Alessi ona anlamsız bakışlar yolluyordu. Maya birazdan ona daha önce hiç duymadığı ama hayatını değiştirecek bir hikaye anlatacaktı.
"Taş koruyucuları koruyucusu oldukları taşa bağlıdırlar ve güçlerini oradan alırlar. En güçlü taş ametist taşıdır çünkü ilk yaratılan taş odur, ruhlarla bağlantı sağlar. Akuamarin de oldukça güçlüdür çünkü içinde sakladığı güç neredeyse ametist taşınınki kadar güçlüdür.
"Antik Yunan'da bir gün Tanrı Dionysos onunla alay eden insanlara sinirlenmişti ve karşısına çıkan ilk insanı öldürmeye yemin etmişti. Kaplanlarına emretti gördüğü ilk insanı öldürmeleri için ama tapınağın kapısına geldiğinde gördüğü ilk kişi Ametist olmuştu. Kaplanlar zavallı kıza doğru koşarken Tanrı onları durduramazdı bu yüzden kızı saf kristal kuvarstan bir heykele dönüştürdü. Yaptığından çok pişmandı, gözlerinden yaş niyetine akan şaraplar heykele düşünce heykel renklenmeye başladı.
"Dionysos insanlığa karşı duyduğu nefretten, Ametist'e verdiği zarardan oldukça pişmanlık duyuyordu bu yüzden onlara kendini affetirmek için bir armağan vermeyi istedi. Mor renge dönüşen kuvarsta kızın adı olan ametist adını verdi ve ruhunun yaşayabilmesi için ona bir koruyucu bahşetti. Böylece hem insanlık Ametist ile bağlantıda kalacaktı hem de erken yaşında bir tanrı lanetine kurban giden Ametist aramızda yaşayabilecekti."
Alessi duyduklarını anlamdırmakta zorlanıyordu. Duyduğu hikaye ile kendisi arasında bağlantı kuramıyordu. "Peki konu buradan nasıl mutantlara geldi?" diye sordu yüzünü buruştururken.
"Yıllar boyunca insanlık Taş Koruyucularının sahip olduğu güçleri alabilmeyi, aktarabilmeyi ve taklit etmeyi denedi. Üstünde deneyler yapılan insanlar ise zamanla mutanta dönüşmüş. Mesela benim üzerimde Kuartz taşını denediler. Çok güçlü bir taş ve gücünü taklit etmesi çok zor o yüzden işler bende pek iyi gitmedi."
Televizyondaki sesin dolduğu odada Alessi'nin beyninde dönen çarklar yankılanıyordu. Normalde kendini zeki olarak tanımlardı ama bu duyduklarını anlam veremiyordu. Maya ona anlattıklarını sindirmesi için zaman verirken Alessi'nin beyni var gücüyle çalışıyordu.
"Nono'nun üstünde ne denediler?" diye sordu belli belirsiz çıkan sesiyle. Soruyu dillendirdiğini gelen itiraz seslerinden anlamıştı.
"Adım Niel! Ayrıca ben böyle doğdum, üstümde taş falan denemediler."
"Aile geçmişinde denemiş olabilirler." diye açıkladı hemen Maya, Niel ona dili çıkartıp tekrar arkasına yaslandı.
Belki Alessi de Niel gibiydi. Niel'ın mutant genleri önceki nesillerden kalma olmalıydı, belki Alessi'nin de ailesindeki önceki nesillerde koruyucu bulunmuştu. Bu yüzden taş kendisi için, ailesi için önemli olabilirdi.
Mutant geni taşıdığını kabul etmek istemiyordu. Tanrılardan gelen bir hediyeyi kabul edebilirdi ama mutant kanını damarlarında istemiyordu. Küçüklüğünden beri içinde olan taş ile bağlantısı koruyucu geni taşıdığı için olmalıydı. Taşı ilk gördüğü gün hayran kalmıştı, belki de bu doğduğundan beri damarlarında olan gücün etkisiydi.
Akuamarin taşının asıl koruyucusu olmasa da babasının verdiği kolyeyi koruması gerektiğinden emindi. Öğrendiği hikayeleri rafa kaldırıp araştırmasını daha sonra yapabilirdi. Şu an ailesinin geçmişini, kendi bağlantılarını araştıramazdı. Önceliği kolyeyi geri almak olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akuamarin ✔ #Winterfest2020
Ciencia FicciónWinterfest 2020 Bilim Kurgu kazanan hikayesidir. Wattys 2021 Bilim Kurgu Kazanan Hikayesi Mart ayının şans taşı sayılan akuamarin, karlı bir kış gecesinde değer kazanırken onu koruması gereken Alessi elinden geleni yapabilecek mi? Babasının kalıpla...