Herhangi bir iki rengin buluşmasını isterlese Alessi bundan sonra asla kırmızı ve beyaz demeyecekti, tabi hayatta kalabilirse. Kış boyunca beyazdan da nefret etmişti, koyu kırmızı renkten de. Artık bu iki renk ona ölümü ve ayrılığı çağrıştırıyordu. Bir kez daha baktı zemindeki renklere, gözlerine inanamazmış gibi. Gerçekten de karşısında duruyordu, gerçekten vardı.
Senatör Brice bir başka kurşunu daha serbest bırakmak isterken Alessi havadaki elini karşıya uzattı, güçlü bir yumruk yaptı ve kendine doğru hızla çekti. Bu hamle zihnini taş yerine silaha yönelten Brice'ın dengesini şaşırtmıştı. Senatör başı dönüp karların üstüne düşerken Alessi de kendini dizlerinin üstüne attı.
"Neden?" diye sordu fısıltıyla karların arasındaki kahverengi saçları okşarken. "Neden bunu yaptın?"
"Sana bir kurşunun önüne atlayabileceğimi söylemiştim." dedi Maya, kelimelerinin arasında sesi çatlamıştı.
Alessi gözlerine dolan yaşları durduramıyordu. Tıpkı yerde can vermek üzere olan annesine baktığı gibi şimdi de Maya'ya bakıyordu, onun saçlarını ve yüzünü okşuyordu. Yine beyazın üstündeki çukurlarda ilerleyen sıcak kırmızı renk Alessi'nin pantolonunun dizini boyuyordu.
"Bunu yapmamalıydın." dedi Alessi gözyaşları arasında. "Beni bırakmamalısın, benimle kalmalısın."
Maya gülümsemeye çalışıyordu ama dudaklarındaki his vücudunun diğer yerlerinde olduğu gibi yok olmaya yüz tutmuştu. Kahverengi gözleri ağaç dalları arasındaki yıldızları arıyordu.
Hareket sesi duyunca Alessi ayağa fırladı. Mavi gözleri gözyaşlarından ve öfkeden ışık saçıyordu ormana. Annesi vurulduğunda elini karşıya uzatıp öylece kalakalmıştı, bir başka kurşunun da ona gelmesini beklemişti ama şimdi öyle olmayacaktı. Maya'yı vuran adamın öylece gitmesine izin vermeyecekti, ona daha önce yaşatmadığı acıyı yaşatacaktı.
Gözleri gibi gücünü yayan akuamarin taşı da karanlık ormanda parladı. Sarı saçlarının havalandığını hisseden Alessi elini kaldırdı, ağaçlar arasında kaçmaya çalışan adama doğrulttu.
Brice'ın bedeni acıyla büküldü, dizlerinin üstüne çöktü ağaçlar arasında. Ağzı aralanmıştı ama bağıramıyordu. Bedenine yüklenen acının çok daha fazlası zihninde dolanıyordu. Kızdan gelen gücü Ethan'ın kolyesindeki taş yardımı ile savuşturmaya çalışsa da boşunaydı, kızın gücü zihninin tamamını ele geçirmişti.
Artık avuçları neredeyse topuklarına değiyordu, kocaman açılan gözleri yıldızlı gökyüzüne dikilmişti. Alessi durmak bilmiyordu, durmak da istemiyordu. Karşısındaki adamın yaşattıklarından daha da fazlasını çekmesini istiyordu.
"Alessi dur!"
Dinlemedi, gücün akıp gitmesi devam etti. Onu kimse durduramazdı. durdurmasını da istemiyordu. Sonunda ilk defa öfkesini de gücüyle beraber serbest bırakıyordu. Yıllardır içinde bilmeden taşıdığı gücü şimdi sınırlarını zorluyordu.
Ses bir kez daha ormanda yankılandı, daha sonra Alessi'nin bileğine uzun parmaklar dolandı. Alessi aynı öfkeyle yan tarafa döndü ama gücünü de kesti bir anda.
Senatör acıyla karların üstüne düşerken Niel Alessi'nin ışıldayan gözlerine baktı. Daha önce hiç bu kadar güçlü birini görmemişti. Güçlü olduğu kadar da öfkeliydi.
"Tanrıların gücünü acı için kullanmamalısın." dedi Niel, bakışlarını Alessi'nin gözlerinden çekmemişti ne kadar ürkütücü dursa da. "Tanrıların lanetini üstüne çekebilirsin. Güçlerini iyiye kullanmalısın."
"Umrumda değil." diye tısladı nefretle. "Tanrılardan gelen gücüm olduğu gibi babamdan gelen gücüm de var. Babam laneti şaşırtabildiyse ben de yapabilirim."
"Ama sen kötü biri değilsin. Bırak devamını Bay Harrison halletsin."
Alessi'nin dudakları yukarıya doğru kıvrıldı, gözleri bir kez daha taşla beraber ışıldadı. "Nereden biliyorsun kötü biri olmadığımı? Beni tanımıyorsun."
"Yeterince tanıyorum."
Niel'ın karşısındaki öfke yavaş yavaş sönmeye başlamıştı son cümlesinden sonra, gözlerdeki ışıltı yerini her zamanki maviliğine bıraktı. Bileğinden tutarken kolunu da yavaşça indirdi. Alessi bir eline bir de karşısında karların üstünde yatan adama bakıyordu. Sanki öfke gözünü kör etmiş, bedenini ele geçirmişti. Gözü döndüğünde ne yaptığını, ne kadar güçlü birine dönüştüğünü farketmemişti.
Sarı saçların arasına parmaklarını soktu Niel, Alessi'nin başını göğsüne yasladı. Ayaklarının dibinde yatan Maya'nın bedenine bakarken Alessi'nin şok içinde ağlamasına izin verdi. Ağaçların arasında bulundukları karlı gece onlara bir çok kötülüğü de beraberinde getirmişti bugün. Sonunda kolyeye ulaşmışlardı, Alessi'nin amacı sonuca varmıştı ama bu hiç kolay olmamıştı. Yola çıkıldığından beri bir çok şeyin değişikliği vücutlarda şok etkisi yaratmıştı. Maya'nın gözlerini diktiği yıldızlardan birinin usulca kaymasını hiçbir göz yakalayamadı çünkü hüzün ve gözyaşı somut bir şekilde ağaçların arasında duran bedenlerin etrafında geziniyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akuamarin ✔ #Winterfest2020
Science FictionWinterfest 2020 Bilim Kurgu kazanan hikayesidir. Wattys 2021 Bilim Kurgu Kazanan Hikayesi Mart ayının şans taşı sayılan akuamarin, karlı bir kış gecesinde değer kazanırken onu koruması gereken Alessi elinden geleni yapabilecek mi? Babasının kalıpla...