-8-

772 102 9
                                    

Alessi arabanın camından dışarıdaki beyaz kar manzarasına bakıyordu. Buraya son geldiğinden beri karın yüksekliği artmıştı. Bu onu rahatsız ediyordu çünkü kışlarını kartopu oynayarak geçiren bir çocuk olmamıştı. Texas her zaman sıcaktı ve bu Alessi'nin en sevdiği şey olmuştu. Bu acımasız soğuk içini titretiyordu.

Maya arabanın ön koltuğunda Wake me up şarkısını söylüyordu dans ederek, sürekli ona garip bir şekilde bakan iki çift gözü umursamıyordu. Alessi ise arkada şarkıya eşlik etmese de sözler duygularına tercüman oluyor gibi hissediyordu. Kendisi de karanlık boyunca yolunu bulmaya çalışıyordu nerede biteceğini bilmediği bu yolculuğunda.

Taştan bahsettiğinde ve bilmediği bir sürü yeni bilgi edindiğinde Maya, Alessi'nin bir taşa ihtiyacı olduğunu söylemişti. Senatör ile yüzleşmeden önce bir taş bulması gerektiğini düşünüyordu.

Alessi taş koruyucusu olduğunu sanmıyordu, taşı eline alınca sihirli güçlere ya da tanrıçaya dönüşeceğini de sanmıyordu. Zaten iki senedir taşın bir parçasını boynunda taşımıştı, bunca zaman bir değişiklik hissetmemişti. Fakat senatörden asıl kolyeyi almadan önce küçük kolyesine ihtiyacı olduğunu biliyordu. Taş ona güç vermese de cesaret veriyordu, kalbini dolduruyordu. Taş sayesinde annesini ruhunu, babasının cesaretini yanında hissedebilirdi, yolculuğunda yalnız olmadığını bilirdi.

Antero dağına gitmeye karar verdiğinde Maya da onunla gelmeyi teklif etmişti. Kolu hala sargılıydı ve yardıma ihtiyacı olacağını biliyordu ama onları da tehlikeye atmak istemiyordu. Maya ise oldukça ısrarcıydı. Alessi'nin mutant olduğu için onunla takılmak istemediğini biliyordu ama kızın kimsesi yoktu. Kalbi onu yaralı halde yalnız bırakmasına izin vermezdi yoksa vicdan azabından ölürdü.

Şarkının son notaları da eski arabanın içinde yankılanırken Alessi Maya'nın aksine sessiz bir şekilde eşlik etti; Kaybolduğumu bilmiyordum, kaybolduğumu bilmiyordum.

Yeni bir şarkı başlamadan önce Alessi "Neden bu kadar hayat dolusun?" diye sordu kendini tutamayarak. Bir mutanttı, taş yüzünden üstünde deneyler yapılmıştı ama o aşırı derecede pozitif bir havadaydı. Alessi mutant olduğunu hayal edince bile kendini bir yerlerden aşağıya atmak istiyordu.

Niel sürücü koltuğunda gözlerini devirdi. "Keşke sormasaydın, şimdi hiç susmayacak."

"Neden olmayayım?" diye neşeyle cevapladı Maya. Gözlerini deviren iki kişi umrunda değilmiş gibi kocaman gülümsüyordu.

"Bir mutantsın."

Maya Alessi'yi görebilmek için koltukta arkasını döndü. "Mutant olmak düşündüğün gibi değil. Evet, acı çektim öncesinde ama sonra bana hayatımı verdi. Şu an yaşıyorum ve bunun her anından zevk almak istiyorum."

"Mutant olmanın hayatını kurtardığını mı söylemeye çalışıyorsun." dedi Alessi yüzünü buruştururken. Mutant olmak hayatını mahvederdi, kurtarmazdı. Seni bir tehdit haline getirirdi, insanlığını yok ederdi.

"Evet!" Önüne döndüğünde eski anıları hatırlamasına rağmen yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. "Ölmek üzereydim ve mutant olmak yeni bir hayat verdi bana."

"Dur tahmin edeyim!" dedi Alessi gözlerini tekrar devirirken. "Tedavisi olmayan bir kanser hastasıydın ve seni tedavi edeceğiz diye alıp deneyler yaptılar. Sonra sen de güçleri olan bir süper kahramana dönüştün."

Niel gürültülü bir kahkaha attı koltuğunda. "Çoğunu bildi bile!"

"Ana temamız bu olsa da maalesef olaylar filmlerdeki gibi gelişmedi. " dedi Maya Niel'a sert bakışlarının eşliğinde dil çıkarttıktan sonra. "Beni ne tedavi için aldılar ne de süper kahraman oldum."

Akuamarin ✔ #Winterfest2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin