「 Sizi Görüyorum Bay Jeon 」

1.7K 122 87
                                    

Sonnet- Sad

Acılarım bile yabancı hallerinden yorgun.

BÖLÜM CİNSEL ÖĞELER İÇERİR.

Araba hareket hâlindeyken huzursuzluk beni yiyip bitiriyordu. Yan tarafımda oturan kişiye kaçamak bakışlar atıyordum. Arada sırada göz göze gelmek dahi sinir hücrelerimi harekete geçiriyordu. Ondan fazlasıyla nefret ediyordum çünkü sebeplerim vardı. Onun benden nefret etmesinin tek sebebi Bay Jeon olamazdı değil mi ? İçinde bu denli takıntı yapamazdı bu durumu. Ah, neden olmasın ? Bay Jeon da tam olarak benden bu yüzden nefret etmişti. İkisi benziyor bile denebilirdi. Benzemeleri dahi beni sinir ediyordu.

"Dediğini yaptığıma göre konuşalım." Kaşlarımı çatarak bakıyordum ve istemsizce dişlerimi sıkıyordum.

Kollarını birbirine doladı ve sinsice gülümsedi. "Evet, şaşırdım bile denebilir Park Jimin." Bilerek bana Park diye sesleniyordu çünkü Bay Jeon'un soyadını taşımamdan nefret ediyordu. Aslında sorun bendeydi. Bu soyadını kendimden atmak için varımı yoğumu ortaya koymam lazımdı. Belki bu cümleler tekrar niteliğinde olacak ama her şey için çok geçti. İçimdeki bu duyguları atmak için çok geçti ve biliyordum ki kalan ömrümde asla bu duygulara sahip olduğum için rahata eremeyecektim.

Böyle desem de her şeyin berbat gittiğini düşünsem de bir çift kolun arası sanki bu dünyadan beni uzaklaştırıyordu. Bu kollara ihtiyaç duymak utanç verici olsa da kendimi onlara atıyordum.

Bana 'Park Jimin' diye seslenmesine aldırış etmeden devam ettim. "Annemi nereden tanıyorsun ?"

"Tanımıyorum." Kaşlarımı kaldırdım.

"Tanımadığın biri hakkında atıp tutuyorsun yani." Sinir bozucu bir kahkaha attı. Beynimde tabağı çatalla çiziyormuşçasına rahatsız etmişti.

"Senin gibi."

"Anlamadım ?" Sadece oturduğu koltukta yayıldı ve gözlerini benden çekti.

"Sen nesin biliyor musun ?" Tekrar bana baktı. "Yaşamaması gereken birisin. İşte sen busun." Rüyalarıma giren annemin sözleri gibiydi bu bunlar.

"Ölmelisin." Annemin sözcükleri beynime sesiyle dolunca Wooyoung'un cümlelerini de kapsıyordu.

"Neden ölmeliyim ?" Wooyoung'a bakınca yüzünde annemin ölmemi istediği ifadesi vardı. Sanki elinden bir şeyi almışım gibi.

Bakışları alaydan uzaktı şimdi. Sinirliydi. "Sana söyledim, Jungkook şu an bu hâldeyse senin yüzünden. Neden sadece ölüp onu rahata erdirmiyorsun ?" Sesinden gerçekten ölmemi istediği anlaşılıyordu. Duygularında samimiydi.

Ona cevap vermezken yine gülmüştü. "Yaptıklarının sorumluluğunu dahi alamıyorsun. Üstelik onun çatısının altında yaşayıp ona işkence ediyorsun."

"Bunu ben istemedim, beni satın alır gibi yetimhaneden götürmesini ben istemedim."

"Ya şimdi ?" Gözlerimiz kesiştiğinde kaşlarını çatmış bir cevap bekliyordu.

Araba park ettiğinde dikkatini benden çekmiş ve aceleyle kapısını açıp inmişti. Ardından ben de inerken evi gözlerini açarak süzüyordu. Bense onu umursamayarak içeri girmiştim. Bay Jeon'un evde olmadığını biliyordum zira bu saatlerde evde olmazdı.

Bayan Choi ilk önce bana gülümsedi ardımdan gelene baktığında da sorgu dolu bakışlarını yolladı bana. Wooyoung aniden kolumu omzuna attığında Bayan Choi'ye sırıtarak gülümsedi.

"Wooyoung ?" Şaşkınlıkla Bayan Choi'ye baktığımda yine aynı şeyleri hissediyordum. Olayın baş karakteri olmama rağmen sanki her şeyin dışındaydım. Sanki değil kesinlikle dışındaydım.

Euneirophrenia ❦ KookMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin