Alec Benjamin- Outrunning Karma
Bölüm cinsel öğeler içerir.
Ve gece olduğunda o, savaş için hazırlanacak.
Savaşacak çünkü saklanamayacağını biliyor.Ölümün rüyası her gece rahatsız ederken beni, ben uyanmamakta direnip intihar etmiştim. Ruhumu asmıştım bu rüyaya. Biten bir mummuşum gibi üflemişti beni oysa ben zaten az sonra sönecektim.
Boğazıma sarılan ölümün karanlık gölgesine sarılıyordum ben. Muhtaç gibi hissediyordum kendimi soğuğun yakıcı çevrelemesine. Beni öldürdüğü hâlde muhtaç gibiydim bu ölümün karanlık gölgesine. İçime yaydığı hançerli tohumu bir sarmaşık gibi tırmanmıştı organlarımı. Bütün damarlarımı sökerken yerine kendini yerleştirip kalbime ölümün karanlık gölgesini pompalattırıyordu.
Kanımda dolaşan bu mahlukat beni öldürmek yerine yaşatırken daha fazlasını istemeye başlamıştım. Oysa bilmiyordum aşırı dozunun beni yaşatırken öldüreceğini. Bilemezdim çölün ortasına bana serap gösterip yaşattığını düşünürken beni kandıracağını. Bilemezdim çünkü artık ölümün karanlık gölgesi olmuştum zaten.
"Elveda küçüğüm."
Ve şimdi de sökülüyordu içimden bu sarmaşık. Tohum olarak atılan bu gölge şimdi organlarımı sökerek çıkıyordu içimden. Perde kapandı, oyun bitti ama kimse alkışlamıyor çünkü herkes öldü. Sadece boş gözler kaldı salonda ve koca bir sessizlik. Ama bu koca sessizlik kulak tırmalayıcı bir çığlıktı aynı zamanda içinde tetiğe basma sesi barındıran.
Bir piyano vuruldu düzensizce. Bir tuş koptu bu piyanodan ama eller vurmaya devam etti tüm tuşlar kopana dek. Özensizce sökercesine vurulan bu tuşlar, bu kadar güzel melodiler olabilir miydi ?
Ağaçlar yerinden kopacak gibi bir rüzgar esti ve kalbimizi yerinden alıp götürdü uzaklara. Belki de o göle.
Bay Jeon'a baktım, kemikli parmakları korkusuzca ve tereddüt etmeden kavrıyordu kabzayı ve delercesine bastırıyordu şakaklarına namlunun ucunu. Gülümsedi bana. Hani hep o hayalini kurduğum gülümsemesini ölüm soğukluğunda gösterdi dudaklarında. İlk önce intihar etti sonra da beni öldürdü.
Çoktan ruhunu toprağın altına defnetmiş bir adam vardı karşımda. Biliyordum o tetiğe basması onun için sadece bedenendi. Ruhsuz bakması bundandı çünkü ruhu bedenini zaten terk etmişti.
Yollar dile gelecekti bu adam için. 9 yıl önce ruhunun terk edilişine şahit olmuşlardı ve belki bugün de bedeni yığılacaktı. Aç toprak kanını zevkle içecekti. Belki bu tek bedenle sınırlı kalmayacaktı.
Belki de 9 yıl önce burada sadece annemin, babamın, Bay Jeon'un ruhu hapsolmamıştı Tanrı'nın hücresine. Benim de ruhum hapsolmuştu ama tanrının hücresine değil. Karşımdaki adamın ruhunun boşluğuna sığınmıştı ruhum. Bundandır ki bedeni artık ölüm soğukluğuna erişip toprakla bir olunca benim bedenimin sıcaklığı o toprağı ateşe verecekti. Çünkü ben..
"Size aşığım." Kabzayı tutan eller gevşedi ilk önce ardından namlu şakaklarından ayrıldı ve yerle buluştu. Ailemin katledildiği bu yerde ilk kez nefreti sıcak kollarında hissederken şimdi sadece aşkı hissettirmek istiyordum.
"Ne dedin sen ?" Sesinde duyduklarına inanamaz tınısının aksine birisi duyacakmış gibi mahremiyet doluydu. Nasıl böyle bir aşk olabilirdi ki ? Cehennem bu aşkın üzerine kurulu olsa da benim elimde su yerine daha çok odun vardı.
"Dedim ki size.." Sıcak dudaklarını kasım soğuğunun etki ettiği dudaklarımda hissedince kesilmişti sözlerim oysa bağırmak istiyordum bu ölüm kokan otobanın ortasında.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Euneirophrenia ❦ KookMin
FanfictionSize aşığım Bay Jeon ! Beni öldürürken yaşatsanız da hapsolan ruhumla size aşığım. Bütün tuşlarımı koparırcasına melodilerimi yaysanız da etrafa size aşığım. Ölümün karanlık gölgesi olsanız da size aşığım. 28 Temmuz 2019. ♤ 6 Nisan 2021. Smut, şidd...