Yoruma çökün plzzz
Saat 4'e geliyordu. Odama çıktım ve düzgün bir şeyler giymek icin dolabimin önüne geçtim.
Yarim kollu, buz mavisi, üstüme yapışan bir t-short, altıma pembe çicekler olan bir etek giydim (multii). Uzun kalpli bir kolye ve kemer taktım. Saçlarımı aćık biraktim. Dolgu topuklularımi giydim. Rimel ve balm sürüp aşağı indim.
Saat 16:36'ydı. Birazdan gelir diye düşundüm. Iki de bir telefona bakiyordum. Saat kac diye. Acaba ne diyecek? Çok stres yapıyorum yaa. Uff. Evde kalmayız dimi? Nereye gidilir ki bu saatte? Onun yaninda çok mu sönük kalıyorum? Yani, adam bildiğin manken! Boy pos yakışıklılık. Aa, hıh! O benim yanımda sönük kalsın canim. Alla alla.
Sıkıldım bea. Ayağa kalktım ve ellerimi göğsümün altında bağlayarak bir sağa bir sola yürüdüm. Ayakkabımın topuklari parke zeminde tok sesler çıkarırken saniyeleri sayıyordum..
Tam pes edip oturmuşken zil çaldı. Hızli adimlarla oraya gittim ve kapıyı açmadan saçımı düzelttim. Dik durup derin bir nefes verdim ve kapıyı açtim. Beni görünce gülümsedi. Ya bu adam ölsün ya. Nasıl hala yaşıyor, anlamadım.
"Selam!" Gülümseyerek konuşuyordum.
"Selam!"
"Iıı, şey beni bekler misin, bir şey alıp gelecem?"
"Tabii" dedi yine gülümseyerek. Hemen odama çıktım ve toz pembe hırkamı alıp aşağı indim. Kapıdan çıktım ve onun arabasına doğru yürüdük. Onun giydiklerine dikkat etmiyordum hiç. Beyaz bir gömlek -kollarını katlamış ve 4 düğmeyi açık biırakmış- ve kot pantolon giymisti.
Arabaya bindik.
"Nereye?" Diye sordu arabayı çalıştırırken
"Mmm, bilmem. Sen karar ver." Nereye gidecez ya? Umarim bara felan gitmeyiz.
Yarım saat sonra sahile geldik. Arabadan indik. Bizim gibi bir kaç çift daha vardı. Onlardan farkımız, liseli ve sevgili olmamamızdı. Yani öyle tahmin ediyordum.
Yan yana yürümeye başladık. Sanırım konuyu açsam iyi olacaktı.
"Eray?"
Bana döndü ve sorarcasına baktı.
"Hatırlıyor musun? Birlikte sinemaya gitmiştik, The Notebook'a?"
"Evet." Hafiften gülümsedi.
"Bana bir şey demiştin, 'Bizde böyle olacağız.'"
"Evet." Dedi ve bana döndü.
"O zaman ne demek istemiştin?" Dedim ve yürümeye son verdim. Karşımda dikildi ve bana yaklaştı, çok yaklaştı. Tam gözlerimin içine baktı.
"O zaman," dedi. "Seninle yaşlanacağım anlamında söylemiştim." Eskiden birlikte evlilik hayalleri kurardık. Eskiden...
''Peki ya şimdi?'' Bana daha çok yaklaştı. Gözlerini dudaklarıma çevirdi ama hemen gözlerime geri baktı.
''Peşini bırakmayacağım!'' dedi ve gülümsedi. Bu durumda gülümsemeli miyim? Ne yapmalıyım? Sonunda hafifçe gülümsedim. Önüne döndü ve yürümeye başladı, hemen ben de yürüdüm.
''Nereden aklına geldi?'' diye soru yürüttü hemen.
''Sabah, izledim de.''
''Başka ne hatırladın?'' Mal ya beni ilk öptüğü zamanı soruyor öküz -_-
''Beni ilk öptüğün zamanı.'' dedim dürüst olarak.
''Hafızan iyimiş.'' dedi sırttığını duyar gibi oldum. Karşılık olarak ben de gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEKRAR SEVEBİLİR MİSİN? (ASKIDA)
AcakHiç değişmemişti. Eskiden nasılsa şimdi de öyleydi. Gözlerindeki duyguyu anlamış değildim. Doğru ya, beni terk ettiğinde de böyleydi. Acı mı çekiyordu? Yoksa mutlu muydu? Hiç bilmiyordum.