Selamün aleyküm
Yeni bir hikaye, yeni bir kurgu. Kendini bulan kadın ve adamın o çetrefilli hikayesi... İnşallah beğenerek okursunuz demek ne kadar doğrudur bilemem, ama inşallah olağan görülmemesi gerekenlerin farkına varılır diyebilirim. Çünkü bu ve bundan sonrasında göreceğimiz gibi, hayat hep iki dönemeç. Ve sen yanlışı seçtiğin sürece o dönemeç hep seni bulur. Tabi sen doğruyu bulana kadar çok şey kaybedersin...
İşte bu hikayede... Çok şeyini kaybetmiş ama doğru dönemeçi bulamamış bir kadın ile, çoğu şeyini kaybedeceğini bilmeden, dönemeçinde bile isteye yanlışı seçen adamın hikayesi.
Amine ile Mustafa'nın doğru yola sapma hikayesi.
Kolay gelsin. İyi okumalar.
🌱 1.Bölüm 🌱
Günes kendini yeni yeni gösteriyordu insanlara. Ama onu görmeyen insan çoktu. Görende çoktu tabi. Görenlerden biride Amine'ydi. Henüz saat beş iken kalkmış ve duşunu alıp hemen oğlunun odasına gitmişti. Oğlunun okul eşyalarını hazırlamıştı. Ütülenecek olanları ütülemiş ve mutfağa inmişti. Kahvaltı için hazırlığa giriştiğinde güneş doğmaya başlamıştı. Her sabah olduğu gibi mutfak penceresine doğru ilerledi ve açıp serin havaya aldırmadan doğan güneşin yaydığı kızıllığı izledi.
Kasım ayının soğukluğu keskin olmasada kendini hissettiriyordu. Ama o an kadın buna aldırmadı. Soğuyan ellerini hırkasının ceplerine soktu. Güneş doğduğunda ise pencereyi kapattı ve işine geri döndü. Önce çay suyu koydu. Sonra börek için hamuru ve ıçini hazırladı. Kahvaltılıkları tabaklara koyup tepsiye dizdi. Çayı demlediginde böreğe girişti. Fırına attığında menemene ve omlete başladı. Saate baktığında dokuza az kaldığını gördü. Hızlı hızlı menemen ve omleti tabakladı. Sonrada koşar adımlarla sofrayı kurmaya gitti.
On dakikasını alan sofra ile tekrar mutfağa gitti. Çayı kontrol ederken adım seslerini duydu. Demek herkes uyanmıştı. Saate baktığında dokuz olduğunu görünce çayları bardaklara koydu.
" Günaydın yenge. "
" Günaydın abla. Yine herşeyi yapmışsın. "
Amine çayları koymayı bitirirken mutfağa giren küçük eltisi ile görüncesine sadece gülümsemek ile yetindi. Çay koyduğu bardaklarıda sofraya koyduktan sonra eksik var mı diye kontrol etti. Olmadığına kanaat getirince hemen oğlunun odasına yollandı.
Odaya ilk girdiğinde perdeleri açtı ve ardından pencereyi açtı. Oğlu derin uykusundayken yüzündeki nahoş gülümseme oluştu. Yanına gidip yatağına oturdu. Aşkla saçlarını okşarken eğilip boynundan o gitmeye bebek kokusunu, cennet kokusunu soludu. Yeniden doğduğunu hissederken öpücükleri sıraladı ardı arkasına. En son oglu kımıldanıp kaçmaya çalışınca uyandığını anladığı oğlunu gıdıklamaya başladı. Oğlunun kahkaha karışımı çığlıkları kendinin gülüşlerine karıştı.
" Anne dur. Anne yapma. "
Gülerek zar zor konuşan oğlu ile kadın daha da keyiflendi. Oğlu olmasa nasıl yaşardı hiç bilmiyordu. Herseyiydi oğlu ve onun gülüşü. Yüzü kızaran oğluna bakıp fazla abarttığını anladı. Oğlunu yataktan zorla kaldırıp banyoya doğru kovaladı. Küçük çocuk çığlık ata ata girdiği banyoda da gülmeye devam etti. Amine banyo kapısının önünde durup oğlunun işini bitirmesini beklerken aynı zamanda gülüyordu. Yüzündeki kocaman gülüş ile arkasını döndüğü gibi kayınbabasını gördü. Hemen yüzünden gülüşü sildi ve kendini toparladı. Yüzü dümdüz olurken yaşlı adam gelininin gülüşünde takılı kalmıştı. Memnun bir ifade yüzünde oluşurken gelininin yine eski ifadeye bürünmesi hoşuna gitmedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TENASÜH
RandomAmine & Mustafa *** "Yaşama ve onun getirdiği sonuçlara, kişinin gördüğüne, öğrendigine... Yani zamanla oluşan kişiliğe bağlanan bir ip bence tenasuh." *** Sizi üzmeyeceğim söz veriyorum. Sizi mutlu edeceğime söz veriyorum. Sizi bırakmıyacağıma s...