BÖLÜM-1

6.8K 308 592
                                    

Arkadaşlar merhaba. Bu benim ilk hikayem. Yanlışlarım ve kusurlarım olursa şimdiden hepinizden özür diliyorum. İyi okumalar...

Medyadaki; Melissa

Medya Şarkısı: Buray - Kış Bahçeleri


Koltukta gözlerimi kapatmış düşüncelerim içinde kaybolmuştum. Bu aralar çok düşünüyordum ve birçok düşünce beynimin içini istila ediyordu. Bir anda kapıya vurulmasıyla ve burnuma insan kokusunun gelmesiyle gözlerimi hızla açtım. Bu gerçekten insan kokusuydu! Uzun zamandır almadığım koku... Neden buradaydılar? Gecenin bir vaktinde ormanın derinliklerinde nasıl bulmuşlardı burayı?


Sorularımla boğuşur iken gözlerimi hızla kapıya diktim ve görmeye çalıştım. Bu iki insanın burada ne işi vardı? Büyü ile kapıyı açacaktım ki sonradan insan oldukları aklıma geldi. Ayağa kalkıp kapıyı açmaya gittim. Kapıyı açtığımda direkt olarak tatlı bir kız konuşmaya başladı.


"Lütfen bize yardım et!" dedi. "Öldürecekler bizi." Kızın yanındaki erkek insana baktığımda kafasını tedirginlikle aşağıya yukarıya sallıyordu. Kim öldürecekti onları? Acaba kurtları veya vampirleri mi görmüşlerdi? İkisine tekrar baktığımda endişeli ve korkmuş yüzleriyle bana bakıyorlardı. Neler olduğunu anlamak amacıyla kafamı sallayıp içeri geçmeleri için yol verdim.


Uzun zamandır insan görmüyordum ve dikkat çekmemek için garip davranmamam gerekiyordu. İçeri geçtiklerinde koltuğa oturup "Anlatın, kimsiniz ve kim sizi öldürecek?" dedim. Erkek olan bana bakıp konuşmaya başladı.


"Adım Batuhan. Bu da kız kardeşim Tuğba. Ben on sekiz, kardeşim de on yedi yaşında. Üvey babamızdan kaçıyoruz. Kendisi mafya ve kardeşimi bir adama para karşılığında evlendirmeye çalışıyor. Kardeşim evlenmek istemiyor ve daha küçük. Bende kardeşimi aldım ve evden kaçtık. Kaçarken de korumalar gördüğü için peşimizden geldiler. Bizde ormana saptık. Fark etmeden derinlere gelince de bu kulübeyi bulduk. Yakalanmamak içinde hemen gelip kapıyı çaldık ve sen çıktın karşımıza. Böyle işte..."


'Anladım' anlamında kafa salladım. Demek ki vampirleri veya kurtları görmemişlerdi. Bu iyi bir şeydi. Peki ya üvey babalarının böyle yapması... Sinirimi bozmuştu. İnsanlar bu kadar mı değişmişti gerçekten? Para karşılığında evlendirmek de ne demekti! On dakikaya yakın birbirimize bakıp duruyorduk, konuşmadan. Sonunda Tuğba dayanamamış olacak ki "Şey adın ne?" diye sordu.


Bende kendimi tanıtmamış olduğumu yeni fark ederek " Adım Melissa" dedim. "On sekiz yaşındayım." Tabii ki de gerçek yaşımı söylemeyecektim. Onlara üç yüz seksen dokuz yaşında olduğumu söylesem 'deli herhalde' diye düşüneceklerdi. Zaten yarı olarak vampir olduğum için yaşlanmıyorum. Üç yüz seksen dokuz yıldır on sekiz yaşında gibi duruyorum. Batuhan'ın;


"Neden burada yaşıyorsun?" demesiyle ona döndüm. "Herkesten uzak olmak için" diye yalan söyledim. Annem ile babam avcılar tarafından öldürüldüğünde Türkiye'ye gelip burayı büyü ile yapmıştım ve yaklaşık iki yüz yirmi sekiz yıldır buradan çıkmadım. Buraya da kimse gelmedi. Ta ki bu güne kadar. Ailemle birlikte Amerika'da Washington kentinde oturuyorduk. Mutluyduk. Kendi halimizde, kimseye zarar vermezdik. Annem bir vampir, babam ise kurt adam ve büyücü melezi.


Ben ise vampir, kurt adam, büyücü ve dört element(hava, su, toprak, ateş.) hükmedicisiyim. Yani dünyadaki son melez. Vampir özelliğini annemden, kurt ve büyücü özelliğini de babamdan almışım. Elementler ise bana doğuştan gelen bir şeydi. Dünya'da sadece beş melez vardı.


Babam avcılar tarafından, diğer melezler ise geçmişte cadılar ile yaptıkları savaşta öldüler. Savaş sonrasında ise cadıların tümü savaşta öldü. Yani öyle diyorlar. Ama içimden bir ses hâlâ yaşadıklarını ve saklandıklarını söylüyor ama içimdeki sesin doğruluğu tabii ki muamma. Dünya'da melez olarak sadece ben kaldım. En büyük melez ve son melez...

Batuhan'a ve Tuğba'ya bakıp "Yorulmuşsunuzdur yukarıdaki istediğiniz odaya geçip uyuyabilirsiniz." dedim. Önce birbirlerine baktılar. "Bana güvenebilirsiniz." deyip güven verici bir gülümseme sundum onlara. Daha sonra Tuğba; "Gerçekten çok teşekkür ederiz. Sen olmasan şimdi ne olurdu kim bilir?" dedi. " Rica ederim ne demek." dedim ve yukarıya çıkmalarını izledim.


Vampir olduğum için hiç uyumuyorum. Ama yarım kurt ve büyücü olduğundan yılda 2-3 kere sadece uyuyorum. Yine her zaman yaptığım gibi bugün de camın önündeki kahverengi tekli koltuğa oturdum. Perdeyi açtım ve gece boyunca gökyüzünü parıl parıl parlayan yıldızları ile birlikte süsleyen Ay'ı izlemeye başladım.


Sabahın o güzel ve her tarafı kaplayan turuncusuyla  birlikte ilk ışıklarından beri düşündüğüm bir şey vardı. Tek kalmaktan bıkmıştım. Aslında bunu uzun zamandır düşünüyordum ve Tuğbaların buraya gelmesiyle artık bu düşüncemi işleve sokma kararı almıştım. İnsanların nasıl birileri olduğunu daha yakından görecektim.


Bu yüzden yarından itibaren şehirde yaşamaya başlayacaktım...


Arkadaşlar vote ve yorum yapmayı unutmayın :)


SON MELEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin