BÖLÜM-2

4.5K 275 588
                                    

Arkadaşlar medyada Tuğba ve Batuhan var. Hepinize iyi okumalar dilerim...

Medya Şarkısı: Taladro - Dem


Sabah dışarıdan gelen gürültülerle daldığım yerden çektim gözlerimi ve dışarıya diktim. Bunlar Batuhan ve Tuğba'nın üvey babası ve korumaları olmalı. Eve doğru yaklaştıklarını görünce lanet ederek yukarıya çıktım. Batuhanlarda uyanmıştı ve tedirginlikle ne yapacaklarını düşünüyorlardı.


Hemen yanlarına gidip " Merak etmeyin hiçbir şey olmayacak. Bana güvenin." dedim ve alt katta bulunan onlar için boş oda gibi gözüken ama aslında benim büyü yaptığım odanın olduğu yere getirdim onları.


"Burada bekleyin ve sakın çıkmayın." dedim. Batuhan "Sen ne yapacaksın? Çok tehlikeli o adam. Silahları var!" deyince istemeden hafifçe güldüm. Silah mı? Pabucumun silahı. Hemen ifademi düzeltip ona bakarak konuştum. "Sadece bekleyin. Ben her şeyi halledeceğim." dedim ve kapıyı kilitleyip yukarıya çıktım. Kapıya biri vurup "Buradasınız biliyorum. Hemen çıkın. Yoksa kötü olacak!" diye bağırıyordu.


Biraz bekledikten sonra kapıyı açtım ve elini kapıya tekrar vurmak için kaldıran adama bakıp "Sizde kimsiniz, ne bağırıp duruyorsunuz?" diye sordum. Kirli siyah sakalını kaşıyıp pis bir şekilde beni süzdü. Daha sonra gözlerini gözlerime değdirdi ve konuştu. "Seninle işim yok güzelim birilerine bakıp çıkacağım." deyip beni kenara itti ve içeri girdi.


Beni itmesi ve güzelim demesi sinirlerimi acayip derecede yükseğe taşımıştı. "Sen kime güzelim diyorsun lan!" diye sert çıkıştım ve boğazını tuttuğum gibi duvara yaslayıp sıkmaya başladım. Korumalar olduğunu düşündüğüm adamlar bana silah doğrultunca sakince güldüm. "İstediğin kişiler burada yok. Şimdi sen mi kendi isteğinle gidersin yoksa ben mi götüreyim? Ne dersin?" deyip tek kaşımı kaldırarak ona baktım.


Boğazını tuttuğum elimi iki eliyle kavramış ve boğazından çekmeye çalışıyordu. Söylediğim sözden sonra başını hızla salladı. Boğazını bıraktığım gibi hemen korumalarının yanına attı kendini ve öksürmeye başladı. Öksürüğü dinince boğazını ovalayarak bana dönüp "Seninle sonra hesaplaşacağız." deyince "Bekliyorum." deyip gülerek cevap verdim. O adam korumalarını da alıp gidince aşağıya indim.


Kapının oraya gelince anahtarla kapıyı açtım. Batuhanlar direkt bana bakıp yanıma geldi. "Ne oldu hiçbir ses duymadık? Gittiler mi?" diyen Tuğba'ya baktım. Sesleri duymamaları normaldi. Çünkü odada yalıtım vardı. "Evet gittiler. Sorun yok." dediğimde ikisi de başını salladı. Daha sonra ağzımı açıp tekrar konuştum. "Gidiyoruz." dedim. "Nereye gideceğiz?" diyen Tuğba'ya baktım.


"Şehre gidiyoruz. Tabi siz gelmek istemezseniz bir şey demem. Ama kısa sürede yakalanırsınız. Benden söylemesi." deyip ellerimi teslim olmuş gibi havaya kaldırdım. Batuhan ve Tuğba birbirlerine bakıp başlarını onaylar anlamda salladılar ve bana bakıp "Bizde seninle geliyoruz." dediler. "Peki şehre nasıl gideceğiz?" diye sordu Tuğba. "Ben şehre hiç gitmedim. Ama arabayla gidebiliriz."


"Nasıl hiç gitmedin? Bir kere bile mi?" diye sordu Tuğba.


"Hayır hiç gitmedim. Bir kere bile." deyince bana garip bakışlar atmaya başladılar. "Neyse hadi hazırlanın yola çıkacağız." dedim ve yukarıdaki en sondaki kilitli odanın kapısını açıp girdim ve kapıyı tekrar kilitledim. Bir anda girerlerse ne olduğumu anlayabilirler. Hemen büyü ile valiz hayal ettim ve lazım olacak eşyalarımı büyü ile valize dizmeye başladım.


Ne düşünürsem veya hayal edersem gerçekleştirebiliyordum. Bu da benim en sevdiğim özelliğimdi. O sırada bugün kan içmediğim aklıma geldi ve odadaki mini buzdolabından üç paket kan torbası aldım.


Vampir dişlerimi ortaya çıkarıp torbayı deldim ve içmeye başladım. Kanı ahenkle içerken karşıdaki aynada yansımamı gördüm. Şehre gitmeye hazırdım. İçme işi bitince valizin de hazır olduğunu gördüm. Valizden üstümü değiştirmek için kıyafet aldım ve vampir hızıyla üstümü değiştirdim.


Bir tane çanta ve çantanın içinde paralar hayal ettim. Şehirde lazım olacaktı nede olsa. Hemen saçımı topladım ve eşyaları aldığım gibi aşağıya indim. Batuhan'ın "Senin araban var mı?" dediğinde 'Evet' anlamında başımı salladım.


Aslında yoktu ama halledebilirdim. Hemen dışarı çıktığımızda evin arka tarafında bir araba hayal ettim. Arka tarafa ilerlediğimizde Batuhan'ın "Oha. Bu Lamborghini Venom Roadster ve dünyada sadece 2 tane var bu arabadan." deyince hafifçe güldüm ve arabaya bindim. Onlarda arabaya bindiğinde sordum. "Şehrin yolunu biliyor musunuz?"


Melissa'nın arabası

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Melissa'nın arabası


"Hayır ama telefondan bakabiliriz" deyince "Tamam." dedim. Yolda giderken Tuğba "Ama bizim hiç paramız yok. Ne yapacağız?" dedi. Bende dikiz aynasından ona baktım ve "Bende var merak etmeyin. Size bir teklifim var." dedim. Batuhan "Ne teklifi?" deyince konuştum.


"Ben uzun süredir yalnız kalıyorum ve ilk defa şehre geliyorum. Şehirde yaşamak istiyorum artık. Benimle birlikte kalmaya ne dersiniz?" diye sordum. Uzun bir süre sessiz kaldılar. Akıllarını okumaya çalıştım. Tuğba: 'Başka çaremiz yok. Hem nerede kalacağız ki başka, sokakta da kalamayız. Paramız da yok. Of abim ne derse o olacak.' diye düşünüyordu.


Batuhan'ın aklını okumaya başladım. 'Of ne yapacaktım. Kardeşimi sokakta bırakamazdım. Ama ya güvenilir biri değilse? Ya başka bir şey için böyle dediyse? Ama bize bana güvenebilirsiniz demişti. Hiç kötü birine de benzemiyor aslında. Mecbur kabul edeceğim. Kardeşimi sokağa yada ölüme terk edemezdim. Her şey senin için kardeşim.' Aklını okumayı bırakıp yola odaklandım. Batuhan'ın: "Tamam seninle birlikte kalmayı kabul ediyoruz." deyince ona bakıp gülümsedim.


Yıllar sonra ilk arkadaşlarım olacaklardı. Bu beni mutlu etmişti.


Arkadaşlar vote ve yorum yapmayı unutmayın :)

SON MELEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin