Uzun bir bölümle karşınızdayım. İyi okumalar dilerim... :)
Medya Şarkısı: Raviş - Güzel Kadın
Gece boyunca dizimde uyuyan Batuhan'ı seyrediyordum. Sevmek gerçekten böyle bir şey miydi? Onu görünce kalbimin hızlanması. Söyleyecek kelimelerimi özenle seçip kalbini kırmamak için doğru bir şekilde söylemem. Gidip sarılmak ve kokusunu içime çekme isteği.
Sevginin karşılıklı olması kadar mükemmel bir şey yoktu. Peki onu bu tehlikelerden koruyabilecek miydim? Benim yüzümden başına bir şey gelirse kendimi asla affetmezdim. Onu her daim koruyacağıma söz verdim.
Havanın aydınlanmaya başlamasıyla gözlerimi Batuhan'dan çekip dışarıya baktım. Güneş doğuyordu ve hava kızıl renkteydi. Bu görüntü çok güzeldi. Bir zaman sonra Batuhan kıpırdanmaya başlayınca ona baktım. Gözlerini açtığında ilk bana baktı. Daha sonra kalkıp sarıldı. "Oh be. Rüya sanmıştım." dediğinde "Rüya olmayacak kadar gerçek." deyip bende ona sarıldım.
Daha sonra o odasına üstünü değiştirmeye gitti. Bende okul formamı giyip saçlarımı taradım ve aşağıya indim. Herkes kahvaltı masasına geçmiş beni bekliyorlardı. Ahmet abide masadaydı.
Batuhan'ın "Bu eteği neden bu kadar kısa yapıyorlar anlamıyorum." Sessizce söylediğini ben, Barış ve Burak duymuştuk. Burak ve Barış bıyık altından gülüyordu. Bende Batuhan'ın arkasına geçip sarıldım ve "Sana da günaydın sevgilim." dediğim sırada bir cırlama duydum.
"Ne! Siz sevgili misiniz!?" diyen Tuğba'ya dönüp "Ya kızım kulaklarımı hissetmiyorum ya." dediğim sırada yine cırlamaya başladı. "Ya bırak şimdi kulağını! Sevgili misiniz?" dediğinde başımı salladım. O sırada Tuğba ayağa kalkıp zıplamaya başladı.
"Biliyordum be, biliyordum. Sonunda! Dualarım kabul oldu nihayet." deyip ellerini açtı ve yüzüne sürdü. Hepimiz bu haline gülüyorduk. O sırada bir fısıltı duydum. Burak'ın: "Bir ben açılamadım ya." dediğini duyduğumda başımı Burak'a çevirdim. O sırada da Barış'ta başını Burak'a çevirmişti. O da duymuştu.
Burak bizim ona baktığımızı anladığında sessizce "Siktir!" dediğinde Barış ve ben güldük. Burak ise elini ensesine atmış yüzü hafiften kızarmıştı. Utanmıştı. Onun bu haline kahkaha atıp Batuhan'ın yanına oturdum ve kahvaltımı etmeye başladım. Diğerleri de yemeğe devam ettiler.
Bir anda kulağımda birinin nefesini hissetmemle hemen sağıma döndüm. Batuhan ve ben çok yakındık. Bir anda öksürük sesinin gelmesiyle hemen o tarafa döndüm. Ahmet abi: "Öhöm, öhöm. Aile var burada." deyip gülmesiyle kızardığımı hissettim. İlk defa utanmıştım. Herkes bana bakarak güldüğünde daha çok kızardım.
Batuhan'ın "Utandırmayın benim sevgilimi." deyip sarıldığında gülümsedim. Daha sonra kahvaltımızı bitirdik ve evden çıktık. İki arabayla gidecektik. Benim arabama Batuhan ve Tuğba, Barış'ın arabasına ise Burak binecekti.
Ahmet abi ise holdingi resmi olarak üstlerine alması için başka arabayla gidecekti. Korumalar kapıyı açtığında yola çıktık. Yolda ilerlerken Batuhan'a dönüp konuştum. "Can'da bizim evde kalsın. Sonuçta artık bir ünümüz olacak ve çete olarak birlikte yaşamalıyız." dediğimde Batuhan başını sallayıp konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON MELEZ
FantasyAilesi öldüğünden beri yaşadıkları yeri terk etmişti ve Türkiye'ye gidip büyü ile yaptığı kulübesinden yıllardır çıkmıyordu. Uzun süredir insanlarla karşılaşmıyordu. Ailesini çok özlüyordu. Onlar öldüğünden beri kendini kulübeye kapatmıştı. Ama artı...