Keina Kozume
Sabah gözlerimi açar açmaz yataktan kalktım. Tarağı masadan aldım ve bir birine girmiş saçlarımı taramaya başladım. Saçlarımla işim bittikten sonra okul formamı giymeye başladım. Aynada üstümü düzeltirken telefonum titredi.
Yatağımın üstünde duran telefonu elime aldım ve kilit ekranına düşen mesaja baktım bir süre. Kilit ekranını şifremi girerek açtım ve mesajlara girdim. Babamdan gelen mesajı okuma gereği duymadığımdan telefonu kapadım ve odadan çıktım.
Kuroo ve Kenma çoktan uyanmış kapının önünde bir şey tartışıyorlardı. Onlara selam vermek için sesleneceğim sırada tekrar telefonum titredi. Telefonu tekrar çıkarıp baktığımda gene babamdan olduğunu görmemle telefonu geri koydum. Derin bir nefes alarak bir birleri ile bir şeyler tartışan ikiliye ilerledim.
"Günaydın." dedim ayakkabılarımı elime alırken. Kurooda kapıya yaslandı ve gülümseyerek "Günaydın" dedi. Abim telefonunda bir şeyler oynarken "Sanada" dedi. Ayakkabılarımı giydim ve kapıdan çıktım. Peşimden abim ve Kurooda çıktığında okulun yolunu tuttuk.
"Özel olmayacaksa neden bir anda okul değiştirip annen ve abin ile yaşamaya karar verdin?" dedi Kuroo merakla. Soruyu duymamla olduğum yere sabitledim.
Kuroo Tetsurou
"Özel olmayacaksa neden bir anda okul değiştirip annen ve abin ile yaşamaya başladın?" diyerek sorduğum an Keina duraksadı. Merakla ona bakarken yüzünü bana çevirdi. Olabilecek en soğuk bakışlarla yüzüme bakarken "Özel bir nedeni yok" dedi sabit bir şekilde.
Nasıl tepki vereceğimi bilemeden Keinaya bakarken neden birden böyle değiştiğini merak etmeden duramadım. Aramızda oluşan sessizliği Kenma elini kız kardeşinin omzuna koyduğunda bozdu. "Keina."
Kenma adını seslendiğinde Keina ellerini eteklerine götürüp sıktı. Seslice nefes alıp verdi ve tekrar onu gördüğüm ilk an ki gibi yüzüne bir gülümseme yerleştirdi. "Ah gerçekten önemli bir nedeni yok" dediğinde o yüzüne bir kaç saniyede kondurduğu sahte gülümsemesine karşılık verdim.
Okula varana kadar pek bir kelime etmedik. Okula girdiğimizde bahçede Lev, Yamamoto ve Kiranın bir birleriyle sohbet ettiğini gördük. Onların yanına ilerleyip selam verdik. Lev Keinayı gördüğü an heyecanla "Keina! Günaydın!" dedi.
Kira hızla Keinaya sarıldı. Keina çok belli etmesede yüzünde sergilediği gülümsemesini sürdürmekte zorlanıyordu. Aklının az önceki soruda olduğu belliydi. Birden üstüme gelen suçluluk duygusuyla elimi saçlarıma götürdüm ve derin bir nefes aldım.
Zil çaldığında herkes sınıflarına dağılmak için hareketlendi. Keina gitmeden önce kolunu tuttum. Keina meraklı gözlerle bana döndüğünde "Keina biraz bekler misin?" diye sordum. Kira arkadan değilik hareketler yaparken Keina kafasını salladı.
"Aslında sabah sorduğum için özür dileyecektim." dediğimde Keina elini yumruk yaptı ve sıkmaya başladı. Elini sıkmaya devam ederken gülümsedi ve "Gerçekten sorun yok." dedi. Zorla sürdürdüğü ve hislerini saklayan bu gülümsemeyi görmeye daha fazla dayanamadığımdan hızla Keianın kollarından tuttum ve "Olmadığın biri gibi davranma!" dedim.
Keina şaşkına dönmüş bir şekilde bana bakmaya başladı. "Gerçek duygularını saklamak zorunda değilsin. Kimse sana nasıl hissettiğin ile ilgili hesap sormayacak. Yani olmadığın biri gibi davranma." dediğimde Keinanın kollarını bıraktım. "Özür dilerim tekrar çok ileri gittim. Ne yapacağınu söylemek bana düşmez."
Keina şaşkın şaşkın bana bakmaya devam ederken elinden akan kanı fark ettim. Yumruk yaptığı elini tuttum ve parmaklarını gevşettim. "Hemşireye gidelim." dedim tırnaklarını batırdığı için kanayan eline bakarak. Keina sessizce kafasını salladı. Beraber hemşirenin olduğu yere gitmeye başladık.
Odaya girdiğimizde hemşire yanımıza geldi. "Neyiniz var? Ah Kuroo sen misin?" dediğinde gülümseyip "Ah bu günde hemşiremiz çok güzel gözüküyor!" dedim. Hemşire gülümseyip "Gerçekten beni gençliğime döndürüyorsun Kuroo. Evet ne için geldiniz? Bu küçük hanım kim? Birine çok benzetiyorum" dediğinde Keina düz bir sesle "Aslında Kenmanın ikiziyim. Boyumun ve saçımın uzunluğu haricinde pek farkımız yok aslında" dedi.
Araya girip "Aslında Keinanın eli için geldik" dediğinde Hemşire Keinanın eline baktı. Bir kaç çekmece karıştırdı ve bir krem ile bandaj çıkardı. Keinanın eline kremi sürerken "Sen neden geldin ki o zaman Kuroo." dedi. Elimi enseme götürerek "Keina daha dün geldi. Burayı bulması zaman alırdı." dedim.
"O zaman ikinizede bir derslik izin yazayım. Ne dersiniz? Bu yaşlı hemşireden size kıyak olsun." dediğinde krem sürmeyi bıraktı. "Sen Keinanın elini sararken bende sizin için kağıtları hazırlayayım" diyip bandajı elime tutuşturdu. Derin bir nefes alıp Keinanın karşısına geçtim. Yavaşça eline sargıyı sarmaya başladım.
Sargı sarmayı bitirene kadar Keina beni izledi. Sanki dünyayı kurtarıyormuşum gibi pür dikkat gözlerini bana dikmişti. Sargıyı bitirdiğimde hemşire bize kağıtları verdi. Ardından "Benim küçük bir işim var. Siz ikiniz diğer derse kadar dinlenin." diyip odadan çıktı. Keina yataklardan birine oturdu ve sargılı eline bakmaya başladı.
Karşısında ki yatağa oturduğumda bile yüzünü kaldırıp bakmadı. Ona söylediklerimden sonra tek kelime etmemişti. Onun duygularını incitmiş olabileceğim olasılığı yüzünden kafayı yemek üzereyken gözlerimiz kesişti. Ancak gözlerinde ne hüzün nede kırgınlık vardı. Bakışlarında anlayamadığım bir ifade vardı. İstemsizce ürperdim.
"Saol" dedi sessizce Keina. Ona bakmaya devam ederken "Ne için?" diye sordum. Keina yavaşça elini havaya kaldırdı ve "Sargı için" dedi. Gülümseyerek "Önemi yok canım. Bunun teşekkür edilecek yanı mı var" dedim. Keina tekrar eline odaklandığında ayağı kalktım ve ona yakınlaştım.
"Seni incittim mi? Yani az önceki sözlerimle?" diye sordum direk. Lafı dolandırmadan sorduğumdan bir saniye afalladı. Ardından göz teması kurmadan "Hayır öyle değil..." dedi. Derin bir nefes aldım rahatlıkla. Ardından biraz daha yaklaştım ve kollarımı yatağın demirlerine koyarak kendime destek verdim.
Keina ani bir hareket yaptığından dengemi kaybettim. Keinanın üstüne doğru düşmek üzereyken kollarımdan destek alarak kendimi durdurdum. "İyi misin? Bir yerini çarptın mı?" diyerek endişeyle bir biri ardına sorular sorarken yüzlerimizin ne kadar yakın olduğunu fark ettim.
Yanaklarım kızarmaya başladı ve hızla geri çekildim. Keina tekrar düz bir ses ve ifade ile "Özür dilerim aniden korkuttum senide" dedi. Cevap vermek için ağzımı açtığımda zil çaldı. Keina ayağı kalktı ve "Gitsem iyi olacak." diyip el salladı. Arkasından bakarken kafamı duvara yasladım ve ellerimle yüzümü kapadım.
Kalbim çok hızlı atıyordu. Bir süre öyle durduktan sonra "Neden böyleyim?" diyerek kendi kendime konuştum. Duvardan ayrılıp kapıya yöneldim ve teneffüs bitmeden sınıfıma gittim.
Nası bölüm nasıl bölümm? Beğendiniz mi? O zaman oy ve yorum atmayı, arkadaşlarını etiketlemeyi yada önermeyi unutmayın ki bu kitabımda gelişsin. Neyse okuduğunuz için teşekkürler diğer bölümde görüşürüz yine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuroo X Reader |Yakın arkadaşımın kardeşi|
FanfictionHiçbir Haikyuu karakterini, evrenini ve kullandığım resimleri kendime ait bazıları dışında sahiplenmiyorum. Tüm creditler sahiplerinin.