Habil Esat HARMANŞAH Soyum, memlekette kök söktüren dedeme dayanıyor. Asilliğimi babamın damarlarında dolaşan Harmanşah kanından, gücümü annemin duruşundan alıyorum. Duruşum mert, bakışlarım keskin, ellerim ise nasırlı. Damarlarımda dolaşan kanın hakkını veriyorum kesinlikle. Namertlere meydan okuyorum bir bakışımla. Demir gibi paslanmış, şarap gibi yıllanmışım. Dedemin ellerinde demlenmişim. Bu 'işkolik' lakabımı kolay elde etmemişim elbette. Soğuk, işkolik, egoist, huysuz. Ne derseniz deyin. Beni tanımlayacak tek bir kelime yok. Bir rüzgar gibi esiyor, fırtına gibi gürlüyorum. Duygulara yer yok hayatımda. Ben bir Harmanşah'ım, anlıyor musunuz? Hata yapma lüksüm yok. Aşık olma lüksüm yok. Delikanlı çağımı çoktan geçtim. Otuzuna basmış, yolun yarısına varmaya az kalmış bir adamım ben. Soyadımın hakkını veriyorum tıpkı babam ve dedem gibi. Ta ki, Dilber'imi bulana kadar. Onu bulunca anlıyorum. Bir HARMANŞAH bile bir kadının önünde diz çökebilirmiş. Çok geç öğreniyorum. Bir HARMANŞAH'ın katlini bir kadın yazabilirmiş, o narin elleriyle.
29 parts