~Habil Esat Harmanşah:
Bulunduğum odada bir o tarafa, bir bu tarafa volta atarken, dedemin bazı sözlerini duymuyordum bile. Öfkeliydim. On dakikadır sıktığım çenemin acısını umursayacak halde değildim. Dedemin söylediklerini kabullenemiyordum, kabullenmek istemiyordum. Yatakta oturarak aklından geçenleri diline döken dedeme karşı saygımı korumak için üstün bir çaba sarfetmeme rağmen ters bir laf söyleyip giderayak adamı kırmama ramak kalmıştı.
"Dede yeter!" diye bağırdım son olarak. "Emrah'ın zaten ilgilendiği bir kız var. Dilber'e yan gözle kesinlikle bakmaz." diyerek de noktaladım sözlerimi. Tabi Tahir Harmanşah durur mu? Durmaz. Devam etti sözleriyle beni çıldırtmaya. "Gördüm ben oğlum." dedi gözlerini kocaman açarak. "Kaçar mı benden? Emrah'ın Dilber'e bakışını, ilgisini gördüm. Neden bu kadar sinirlendin ki sen? Kızımızı emanet edebileceğimiz dürüst bir adam Emrah."
"Uyuyacağım. Sen de yarın Aydın'a döneceksin dede. Uyusan iyi edersin. Aklındaki şu saçma fikirleri de kendine sakla."
"Görürsün sen." dedikten sonra ayağa kalktı dedem. "Çok geçmeden Dilber'e duygularını açacaktır Emrah. O zaman böyle sert tepki verip de korkutma gençleri."
"Dilber'in bitirmesi gereken bir okulu var." diyerek dedemin mantıklı düşünmesini sağlamaya çalıştım. "Okulunu okuyacak o. Böyle işlerle uğraşmasına başta ben izin vermem."
Dedem bana manidar bir bakış attı. "Yirmi yaşına bastı. Büyüdü artık. Onun adına kararlar alamazsın. Ağabeyi olabilirsin ama bu konuda ona karışmana da ben izin vermem Habil."
Son bir kez yumruk yaptığım elimi sıktıktan sonra serbest bıraktım. Dedem konuşmaya devam ederse kalbini kıracağım kesindi. Adımlarımı harekete geçirerek kapıya doğru ilerledim ve dedemin çıkması için açtım kapıyı. Açar açmaz Dilber'le karşılaşınca, onun da bu konuşmaya şahit olduğunu anlamış oldum. En az benim kadar şaşkın görünüyordu ama kesinlikle benden daha öfkeli olamazdı. Bakışlarındaki masumluk, beni görür görmez telaşa büründü ve dedem onu görmeden hızla odasına gitti. Neyse ki dedem onu görmemişti de Dilber'in kapıyı dinlediğini fark etmemişti.
Kapının önünden çekildim dedemin geçmesi için. "İyi geceler dede." Sert ses tonumla konuştuğum için sinirli olduğumu anlayan dedem ağır adımlarla çıktı kapıdan. "Sana da iyi geceler Habil. Söylediklerimi iyi düşün. Sakin kafayla düşününce bu işin hayırlı bir iş olacağını sen de anlayacaksın."
Yahu bir sus be adam! Dilber'i, kesinlikle başkalarına yem etmeyeceğim Tahir Harmanşah. Eğer benim ismim Habil Esat ise, böyle bir şeye asla izin vermeyeceğim.
Dedeme bir şey demedim. O da odasına gitti. Ben de odama çekildiğimde, aklımda tonla düşüncelerle yatağa bıraktım kendimi. Hâlâ üzerimde duran takım elbiseyi çıkaracak mecalim bile kalmamıştı. Oturduğum yerde dirseklerimi dizime bastırarak, başımı da ellerimin arasına alarak kara kara düşünmeye başladım. Ne olacaktı böyle? Henüz haftalar önce evime gelen küçük misafirimi, kuzenimi, kardeşim olarak görmüyordum. Hayır, kesinlikle ona kardeş gözüyle bakamıyordum.
Aylar önce amcam beni arayıp Dilber'in Ankara'yı kazandığını büyük bir mutlulukla bana haber verdiğinde amcamın sevincini paylaşmış, Dilber'in kalacak yer konusunda sıkıntı yaşamaması için benim evimde kalmasını rica ettiğinde amcamın bu isteğini seve seve kabul etmiştim. Yıllardır yüzünü görmediğim Turan amcama karşı mahcubiyetim büyüktü. Ben burada şirketle uğraşırken, o köyde tarlalarla meşgul oluyordu ve ben onun için hiçbir şey yapamıyordum. Dilber benim için güzel bir fırsat olmuştu. En azından ufak da olsa bir şey yapabilecektim amcam için. Dedemin ve babamın haksızlık ettiğini bildiğim amcam için...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HARMANŞAH
Roman pour AdolescentsHabil Esat HARMANŞAH Soyum, memlekette kök söktüren dedeme dayanıyor. Asilliğimi babamın damarlarında dolaşan Harmanşah kanından, gücümü annemin duruşundan alıyorum. Duruşum mert, bakışlarım keskin, ellerim ise nasırlı. Damarlarımda dolaşan kanın h...