Odamdaki çalışma masasına ilk kez oturmanın verdiği hevesle önümdeki İktisada Giriş kitabına baktım. Fazla kalın bir kitap olmaması beni çalışmaya teşvik eden ikinci bir sebep olmuştu. Dersin hocasını sevmem üçüncü bir etken olunca daha bir hevesle başladım kitabı okumaya. Kalın fosforlu kalemimi elime alıp kitaptaki önemli yerlerin altını çizerken yaklaşık dört aydır hiç ders çalışmadığımı fark etmiştim.
Birkaç saat ders çalışabilmiştim şükür ki. Vizelere yalnızca bir hafta kalmıştı. Haftasonu gelip çatmış, Cumartesi gününü değerlendirebilmek için de Miray'lara gitme işinden vazgeçmiştim. Eğer oraya gidersem hiç ders çalışmazdık biz, biliyordum. Bu sebepten biraz ertelemiş olduk Miray'lara gitme olayını.
Son birkaç gündür Habil ile neredeyse hiç konuşmadık. Ben okula gittim, geldim. Akşam yemeklerini beraber yesek de neredeyse hiç muhabbet etmedik. Zaten Habil iki lokma aldıktan sonra odasına kapatıyordu kendini. Ben de aynı şekilde odama kapanıp kendi kendime depresyona girmekten usanmıştım artık.
Dedem giderken nasıl bir dua ettiyse artık, o gittikten sonra Habil ile aramıza kocaman bir soğukluk girdi. Dedemin gitmesinin bize huzur vereceğini sanıyorken, aynı evde yaşayan iki yabancı haline geldik. Ne Habil benimle konuşmak için bir adım atıyordu, ne de ben onunla konuşmak için ağzımı açıp iki kelime ediyordum. Resmen kopmuştuk birbirimizden.
Yeteri kadar ders çalıştığımı düşündükten sonra telefonumu elime aldım. Miray'a sürekli aynı şeyleri anlatıp onu bunaltmak istemiyordum. Habil ile aramızda geçenleri anlatabileceğim başka biri de yoktu şu an için. Lise arkadaşlarım zaten başka şehirde kendi hallerinde oldukları için onların kafalarını da meşgul etmek istemeyince aklıma anne tarafından kuzenim Aleyna geldi. Aleyna teyzemin kızıydı ve benden bir yaş büyüktü. Liseyi bitirdikten sonra okumamayı tercih etmişti. Yaklaşık dört yıldır sevgili olduğu Cem ile nişanlanmışlardı. Aleyna ile geçen sene mezuna kaldığım dönemde köyde samimi olmuştum. Tıpkı Habil gibi o da benim öz kuzenim değildi ama buna takılmıyordum kesinlikle. Ben annemle babamı öz annem babam olarak görüyordum artık. Evlatlık olmam umrumda değildi, onların benim için yaptığı fedakarlıkları öz anne babalar bile yapmazdı belki de.
Aleyna'ya mesaj atarak önce hâlini hatrını sordum. Ardından Habil Esat'tan bahsettim biraz. Onunla mesajlaşırken aynı zamanda yatakta değişik şekillere giriyordum. Kafamı yataktan sarkıtıyor, çaprazlama yatıyor, yorganı yere fırlatıp, bunu yaptığım için kendime sövdükten sonra kalkıp yorganı ellerimle düzeltiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HARMANŞAH
Novela JuvenilHabil Esat HARMANŞAH Soyum, memlekette kök söktüren dedeme dayanıyor. Asilliğimi babamın damarlarında dolaşan Harmanşah kanından, gücümü annemin duruşundan alıyorum. Duruşum mert, bakışlarım keskin, ellerim ise nasırlı. Damarlarımda dolaşan kanın h...