~Habil Esat Harmanşah:
Sehpanın üzerinde duran şarap kadehini hiç düşünmeden eline alıp, büyük bir hızla duvara fırlattı. Camın kırılma sesinin ardından tuzla buz olan parçalar yere serpilmişti. İrem gözlerini tekrar sehpaya dikti. İçinde yapma çiçek olan kahverengi vazoyu, az önce yaptığı gibi yine aceleyle eline almış, içindeki çiçekle birlikte duvara fırlatmıştı. Aynı zamanda hıçkıra hıçkıra ağlıyor, gözlerinden yaşlar akıyordu.
Karşımdaki kadını tepkisizce izlemeye devam ettim. Müdahale etmek şu an için bir şeye yaramayacaktı. Vazo da kırılıp parçalara ayrıldıktan sonra, "Boşanmayacağım!" diye bağırdı. "Gitmene izin vermeyeceğim."
Bir cevap vermedim. Ayakta onu izlerken, ellerimi pantolonumun ceplerine koymuştum. Başımı hafifçe yana eğerek gözlerimi kıstım. Sıradaki hamlesini bekliyordum.
İrem benden bir yanıt alamayınca ellerini sarı saçlarına geçirip yolmaya başladı. Artık müdalahe etmem gerektiğini düşünüp ona doğru yaklaşmaya başlamıştım ki, "Yaklaşma!" diye bağırdı bu kez. Çenesi titriyordu. "Kendimi öldürürüm."
Başıma nasıl bir bela aldığımın bir kez daha farkına vararak içimden kendime küfürler ettim. İrem titreyen ellerini saçından çektiğinde biraz olsun rahatlamıştım. Bu kez bana doğru yaklaşan kadının perişan haline üzüldüm. Göz makyajı ağladığı için akmıştı ve yanakları simsiyah olmuştu. Yanıma doğru gelerek elimi tutmaya çalıştığında izin vermedim. Bu kez yere çöktü. "Yalvarıyorum bana bir şans ver!" diyerek hem ağlamaya hem de yalvarmaya başladı. "Neden benden nefret ettiğini anlayamıyorum. Bir kere denesen beni seveceğine eminim."
Midem bulanmaya başlamıştı. Resmen ayaklarıma kapanmış bana yalvarıyordu. "İrem, ayağa kalk." dedim sakin kalmaya çalışarak. Dediğimi ikiletmedi. Hâlâ gözlerinden yaşlar akıyordu. "Bana bir şans verecek misin? Gerçek karı koca olmayı deneyebiliriz."
"İrem, istemiyorum diyorum. Sen laftan anlamıyor musun? Seni seven, seninle bir hayat paylaşmak isteyen insanlara şans tanı. Ben seninle bir evlilik sürdüremem. İkimiz de mutsuz oluruz. Senin de benim de hayatımız mahvolur."
"Benimki mahvoldu zaten." dedikten sonra hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Allah kahretsin! Allah gerçekten kahretsin!
"İrem, sana hiçbir zaman ümit vermedim. En başından beri bu evliliğin gerçek olmayacağını biliyordun. Defalarca kez konuştum seninle o imzayı atmadan önce. Bana söz verdin. Boşanırken sıkıntı çıkarmayacağım dedin. Şimdi neden böyle yapıyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HARMANŞAH
Novela JuvenilHabil Esat HARMANŞAH Soyum, memlekette kök söktüren dedeme dayanıyor. Asilliğimi babamın damarlarında dolaşan Harmanşah kanından, gücümü annemin duruşundan alıyorum. Duruşum mert, bakışlarım keskin, ellerim ise nasırlı. Damarlarımda dolaşan kanın h...