Hiçbir şey söylemeden bir kaç saniye bakıştık, sonra beni zorla koltuğa oturttu. Koltuğun kolçaklarına ellerini dayayıp yüzüme doğru tehlikeli bir mesafede eğildi. "Ben seni taciz ettim mi?" dediğinde sesi buzdan beter yakıcıydı. Aynı tonu saklayan gözlerimi gözlerinden ayırmadan -ayıramadan- "Hayır!" dedim. "Peki sana zarar verdim mi?", "Hayır!" mümkünmüş gibi daha da yaklaştı bana, dizleri dizlerime dayanmıştı. "Güzel! Tehdit de etmedim?" Dişlerimin arasından konuşuyordum. Savcı sadece şoka girmiş gibi izliyordu bizi. "Etmedin!" "O zaman benim hakkımda ne diye suç duyurusunda bulunacaksın? Sana iş teklif ettiğim için mi?" Hiç acele etmeden sakince "Haneye tecavüzden suç duyurusunda bulunacağım! Anladın mı?" dedim. Savcı öksürerek boğazını temizlediğinde gözlerimizde süren savaş ateşkes imzaladı. Ani bir hamleyle benden uzaklaşan Alaz, karşımdaki koltuğa kendinden emin ama gerilmiş bir halde oturdu. "Şimdi Firuze Hanım, şikayetçi olmak yerine uzlaşmacı olmanızı rica ediyorum. Alaz Bey ise bir daha bu gibi girişimlerle sizi rahatsız etmeyecek, öyle değil mi Alaz Bey?" Bana bakan gözleri bu sözlerle savcıya çevrildi. "Aynen öyle Ayhan Bey!" Savcı gülümsedi ve bana döndü, "Tamam mıyız, Firuze Hanım?" bakışlarımı Alaz'dan ayırmadan,"Değiliz! Ben uzlaşmayacağım! Suç duyurusunda bulunacağım." dedim. "İstirham ederim, yapmayın böyle..." savcı sözlerini bitirmemişti ki Alaz dahil oldu konuşmaya, bakışlarını üzerime dikmişti yeniden. "Firuze Hanım çok istiyorsa işleme alın suç duyurusunu! Boşa zaman kaybetmekten hoşlanıyor zannımca." Kısık gözlerle yeniden içimi deşmeye başladığında duruşumdan ödün vermedim. "Haklısınız, sizin gibi nüfuzlu bir beyefendi! için işleme alınan suç duyurusunu ekarte etmek pek kolaydır!Çamuru üzerime sıçratmaktan hoşlanmam! ...
20 parts