❄Bölüm7 "Kavga"

447 48 9
                                    

Bölüm7

"Onu rahat bırak, Tuna! " diye haykırarak aralarına girmeye çalışırken beni geriye itledi. Yekta'nın tişörtünün yakalarını kavramış ellerindeki boğumlar beyazlamıştı. Yüzü buz kesmiş ve mavi gözlerini öfke bürümüştü. Yüzündeki ifade beni dehşete düşürdü.

"Bu herifle ne yapıyordun? Köşe bucak ne konuşuyordunuz? "

"Hiçbir şey! "

"Sana dokundu, gördüm. " Sanki onu öfkelendiren görüntüler aklına gelmiş gibi aniden elini kaldırıp yumruğunu karşısındaki adama geçirdi. Yekta'nın başı yana düşerken kılını bile kıpırdatmadığını fark ettim. Karşılık vermiyor, yalnızca dövülmesine müsaade ediyordu. Belki bunu beni zor durumda bırakmamak için yapıyordu ama benim canım acıyordu. Her bir darbede midem kalkıyor ve yüzümü buruşturuyordum.

"Sandığın gibi bir şey yok. "

"Ucuz adamlarla köşelerde sürtüşmene izin veremem, duydun mu beni? " Aniden bana döndüğünde yüzündeki ifadeyle irkildim. Alay ve ifadesizlik yerine öfke ve endişe hakimdi. "Garson parçası seni sadece paran için istiyordur. Seninle oynamasına izin verme. "

"Saçma sapan konuşma. " diye diklendim. Buna daha fazla izin veremezdim. Aralarına girip Tuna'yı erkek kardeşimden uzaklaştırdığımda bağırmamak için zor tutuyordum kendimi. Fazla ses çıkarırsam büyükannemlerin ve Canan Hanım'ın gelmesinden korkuyordum.

"Biz sevgili falan değiliz. Beni kullandığı da yok. Hem öyle olsa da seni ilgilendirmez. "

"Bana bak! " diye kükredi işaret parmağını yüzüme doğrultup. Masmavi gözleri buz kesilmişti. "Aramızdaki rekabet bizim kardeş olduğumuz gerçeğini değiştirmez. Ağabeyin olarak kendini parasız pulsuz adamlara teslim etmene izin veremem. "

"Beni önemsiyorsun. " İçimden gülmek gelmişti, kahkahalarla hem de. Kardeşi olarak bile bana değer verdiğini bilmek mutlu etmişti. Yine de içimde bir yerlerde daha fazlasını isteyen bir his vardı.

Tuna gözlerini devirip birkaç adım gerilese de tek kelime etmedi. Şüphe ve öfke dolu bakışları bir an olsun yüzümden ayrılmazken ellerini ceplerine soktu. "Bu adam bir daha karşıma çıkarsa geleceğini mahvederim. Garson olarak dahi çalışamaz. "

"Zengin değil diye mi? " Soruma cevap olarak başını olumlu anlamda salladıktan sonra içimde yeşeren merak dolu sorunun dudaklarımdan dökülmesine izin verdim. "Sen de bir kızdan fakir diye uzak durur musun, onu sevmekten vazgeçer misin? "

"Evet. " Tereddüt bile etmeden verdiği cevapla yüreğime yumru oturduğunu hissettim. Hakaret yemiştim sanki. Bu beni asla sevmeyeceği anlamına mı gelirdi?

Ben kimim ki beni sevsin? Birkaç ay içinde bir daha görüşmemek üzere evden ayrılacağım nasılsa. Niye aramızda bir şeyler olacak düşüncesine kapıldım?

"Yekta'yı son görüşün değil, bundan emin olabilirsin. " Ona gününü göstermek istiyordum. Bana köle muamelesi yapamazdı. İstediğimle görüşebilirdim.

"Öyleyse bu yüzüne onlarca yumruk yiyeceği anlamına mı geliyor? "

"Ona dokunamazsın, Yer Cücesi. "

Yekta belime dokunup beni dürttüğünde bunun nedenini anlayamadım. Dikkatim dağılmış ve arkama dönüp dönmemek konusunda ikileme düşmüştüm. Sessizliğini bozup konuştuğunda dokunmasının nedeninin izin almak istediği olduğunu anladım.

"Dostum, ben onun erkek arkadaşı değilim. " dedi gür ses tonuyla.

"Yekta. " Ne yapmaya çalıştığını anlamıyordum ve pot kırmasına izin veremezdim. Yanlış şeyleri ağzından kaçırmasından korkarak aniden araya girdim. Bugünü sorunsuz halletmek istiyordum. Henüz daha yolun başındayken kaybedersem kendimi aşağılanmış hissedebilirdim.

Çiçekler ÜşümesinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin