Bölüm22
"Burada ne işin var? "
"Seni takip ettim. "
Soruma umursamazca yanıt veren Tuna'nın yüz ifadesine sinir olduğumda hızlı adımlarla yol kenarına park edilmiş arabasına ilerliyordum. Her ne kadar normal koşullarda büyük bir tepki verecek olsam da şuan zihnim esir altındaydı. Kendime gelememiştim, korku içindeydim.
"Madem buraya kadar geldin, beni gideceğim yere kadar da bırakırsın. "
Hızla yolcu kapısını açıp ön koltuğa yerleştim. Cevap vermesine bile müsaade etmeden yanından kaybolduğum için yapabildiği tek şey gözlerini devirerek sürücü koltuğuna geçmek oldu. Aracı çalıştırmadan önce başını geriye yaslayıp derin bir nefes aldı.
"İçime doğdu sanki. Kızmakta haklısın, sadece... "
"İçeriye girdin mi? "
Annemin yaşadığını bilip bilmediğini öğrenmek istiyordum. Belgelerde ne yazdığından emin değildim. Eğer yaşadığını öğrenirse annemden intikam almaya çalışır mıydı?
"Hayır. Bu kadar çabuk çıkmanı beklemiyordum. Aklımda sana yakalanmak yoktu. " Durup arabayı çalıştırdı. Araç asfaltta hızla yol alırken sessizliğini koruyan Tuna'nın yüzüne döndüm. Çıkık elmacık kemiklerini ve masmavi gözlerini izledim. Araç kırmızı ışıkta durunca bakışlarımı fark etmiş olmalı ki yüzünü bana çevirdi.
Dudakları tebessümle kıvrıldığında içimdeki kelebeklerin kanatlandığını hissettim. Şüphesiz hoşlanıyordum Tuna'dan ama bizimkisi ilişkiye dönüşemezdi. İnsanlar beni onun kardeşi sanıyordu, ne açıklama yapardık? Canan Hanım beni düşmanı bellemişti, gelini olarak niye kabul etsin? Ayrıca Tuna fakir biriyle birlikte olamayacağı söylemişti.
Tuna'yla beraber olmamız yıldızları avuçlamak gibiydi.
Öylesine güzel ve imkansız.
"Anneni görebildin mi bari? "
Şaşıp kaldım. Hatta konuşmayı unuttum. Bakışlarım hızla kucağımdaki ellerime gitti. Tırnaklarımı inceledim. Ellerim terlemeye başlamıştı.
"Biliyordun demek. "
"Belgeler... "
"Şu lanet olası belgelerde sütyen bedenim falan da yazıyor muydu? "
Arabada onun kahkahaları çınlarken ben sinirden köpürmek üzereydim. Böylesine ciddi bir konuda rahat davranması beni huzursuz ediyordu.
Bana sinirlenip anneme olan öfkesini benden çıkarmasını bekliyordum sanırım. Kendisinden çocukluğunu çalan kadından intikam alacağını düşünürken Tuna nasıl oluyordu da bana dostça davranıyordu?
"Tuna, benden nefret etmiyor musun? "
Direksiyonu kavrayan elleri daha da kasılırken gülümseyen yüzünü yola çevirdi. Sesinde hiçbir kızgınlık ya da alay sezmedim. Bakışlarıysa şefkat doluydu.
"Ben çok affettim, Şafak. "
Bakışlarımı yola çevirdim ve konuşmasını dinlemeye devam ettim.
"Annemi yaptıklarına rağmen affettim. Babamı anneme çektirdiği acılara rağmen affettim. Bir şeylere takılı kalıp zaman kaybedemezdim... " Gülümsemesi yavaş yavaş yitip giderken gözleri dolmaya başladı. "...en büyük hataları işleyenler en yakınlarım olduğunda katlanması daha zor oluyordu. Affetmeyi öğreneli çok oldu, ailemi kaybetmek istemiyordum. "
"Sen inanılmaz birisin. "
Kısa bir an yüzünü bana çevirip tebessüm etti.
"Geçmişi kazanmaya çalışırken geleceğimi harcamamak için senin anneni de affettim. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çiçekler Üşümesin
Novela JuvenilÖnüme sunulan teklif gayet açıktı; "Kızımın yerine geç, birkaç ay boyunca prensesler gibi yaşa. Kızım gibi yaşa. " Ve ben, beni kardeşi sanan bir adama aşık olduğumda bu oyunu oynamak sandığım kadar kolay olmayacak. Ben Şafak Demir, yarından itibare...