Bölüm26
Üstümde beyaz bir yazlık elbise vardı. Saçımı dağınık örgüyle sağ omzumdan bırakmış, ayaklarıma da mavi bir elbise giymiştim. Küçük bir kız çocuğunu andıran görüntüme kapılıp zıplayarak koridoru ilerlerken buldum kendimi.
Dün gece sabaha karşı kanepede uyanınca Tuna'ya yakalanmadan odadan çıkmaya çalışsam da uyku mahmuru gözlerinin hedefi olmaktan kaçamamıştım. Dirseklerinin üzerinde doğrulurken gözlerini açmaya çalışmıştı. Dudaklarını şapırdattı öncesinde, hemen ardından da homurdanarak geri yattı.
"Rüyalarıma mı giriyorsun şimdi de? "
Kendi kendine söylenirken zar zor bastırabildiğim gülme isteğimle kapıyı açıp odama yönelmiştim.
Sabahın ilk saatleri olmasına rağmen enerjik ve mutluydum. Mis gibi yumurta kokusu içime işliyordu. Kahvaltıyı kaçırdığımı bilsem de umursamamıştım, zirâ dünkü yorgunluğumu ancak fazladan uykuyla telafi edebilirdim.
Kokuları takip ederek yemek salonuna girdiğimde gördüğüm yüzler donup kalmama neden oldu. Daha sonrasında ise dün akşam Tuna'nın bana bunu söylediğini hatırladım. Atahanların bize geleceğini nasıl unutabilmiştim?
"Günaydın, tatlım. Biz de dün akşam gittiğin partide yaptıklarını konuşuyorduk. " diyerek gülümsedi büyükannem. Yüz ifadesine rağmen sesindeki tını oldukça sertti.
Canan Hanım da dahil herkes masadaydı. Ali Atahan ve karısı olduğunu düşündüğüm kahverengi saçlı bir kadın samimiyetle beni izliyordu. Karşılarında oturan sahte annem ve babam ise ifadesizliğe bürünmüştü. Tuna Efe'ye ölümcül bakışlar atarken elindeki çatalı sıkıca kavramıştı. Ancak onu fark etmemiş olmalı ki Atahanların biricik oğlu yalnızca benimle ilgileniyordu.
"Dedikodular tahmin ettiğimden de çabuk yayılmış anlaşılan. "
Gerildiğimi belli etmemeye çalışarak tek boş sandalyeye ilerledim. Tuna'nın yanına oturdum ve umursamazca çatalımı salatalığa batırdım. Ağzımdaki kıtır kıtır seslerin etrafımdakilerin konuşmalarını bastırmasına izin verdim.
"Bir adamla kavga etmen, havuza atlaman yetmezmiş gibi kafasında cam şişe patlatmışsın. "
"Adam beni zorla kaçırmaya kalktı, büyükanne! Üstelik sizin de tanıdığınız biri. "
Ani çıkışımla beraber birkaç beden yerinden sıçrarken Taner Bey bana döndü.
"Bir adamımın oğlu olduğunu biliyorum. İşte bu daha da kötü, Lâl. "
"Herif kıskançlıktan kafayı sıyırmış, baba. "
Elimdeki çatalı masaya sertçe bıraktım ve sandalyemi iterek masadan kalktım. Aniden açlığım kaybolmuş, ortadan kaybolma isteğiyle dolup taşmıştım.
Ejder aile dostu sayılabilecek bir kişinin oğlu olduğu için yaşanan olay kötü bir imaj yaratacaktı insanların gözünde. Bu yüzden ayrı sinirlilerdi bana.
"Daha sakin bir çözüm yolu üretebilirdin, ortalığı ayağa kaldırmadan ve kendini küçük düşürmeden! "
"Anne, gerçekten bu kavgayı misafirlerimizin yanında yapmak istiyor musun? "
Zümrüt Hanım'a verdiğim cevap duraksamasına ve bakışlarını masadaki yabancılarda gezdirmesine neden oldu. Kararsızlığını görebiliyordum. Onun yerine konuşan büyükannemdi.
"Onlar aileden sayılır. "
Büyükannem ve Efe'nin annesinin gözleri buluşunca dudaklarını tebessüm aldı. Ortalık derin bir sessizliğe gömülürken birkaç kişi çatal ve bıçağına sarılarak yemeğine odaklandı. Gözlerimi kırpıştırdım. Aldığım derin nefesin ardından konuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çiçekler Üşümesin
Roman pour AdolescentsÖnüme sunulan teklif gayet açıktı; "Kızımın yerine geç, birkaç ay boyunca prensesler gibi yaşa. Kızım gibi yaşa. " Ve ben, beni kardeşi sanan bir adama aşık olduğumda bu oyunu oynamak sandığım kadar kolay olmayacak. Ben Şafak Demir, yarından itibare...