❄Bölüm21 "Korku"

257 28 3
                                    

Bölüm21

Taksiciye parayı ödedikten sonra araçtan indim. Saçlarımın üstüne yerleştirdiğim güneş gözlüğünü indirip burun kemerime dayadım ve doğruca karşımdaki binaya baktım. Etrafını çevreleyen demir çitlerin ardındaki bahçede kurumaya yüz tutmuş ağaçlar, solmuş çiçekler vardı. Tıpkı boyası dökülen bina gibi eski olan banklarda da kimse yoktu.

Bir akıl hastahanesine göre oldukça bakımsız kalan bir yerdi ancak annemi daha iyi bir yere yatıracak paramız da yoktu. İçerisinin de dışından farkı olduğunu sanmıyordum. Zirâ daha önce hiç annemi ziyarete gelmemiştim. Babam ve kardeşimden durumunu dinlemiş, onların ısrarlarına rağmen inatla hastahaneye adımımı atmamıştım. Ne annemi görecek cesaretim, ne de onunla konuşmak için bir nedenim vardı.

Ta ki Tuna'ya da yaptıklarını öğrendikten sonra.

Şimdi sormam gereken bir hesap ve duymam gereken bir özür vardı.

Çantayı koluma sabitleyip ağır, sürgülü kapıyı tüm gücümle çektim. Demirin birbirine sürtünme sesiyle beraber yabani otlarla dolu bahçeye girebilmiştim. Doğruca basamakları çıkıp ahşap kapıya ulaştım. Kapıya yumruklarımı indirirken bir görevli sabrım tükenmeden kapıyı açtı.

"İpek Demir'i görmeye geldim. "

Görevli adam üstündeki önlüğü çekiştirerek geniş lobiye yöneldi. Etrafta pek eşya yoktu ama hasta olduğu bariz olan insanlar dolanıyordu. Üst kata çıkan basamaklarda oturup kafasını korkuluklara dayayan bir adam vardı. Üstünde doktor kıyafeti olan bir kadın, karşısındaki genç çocuğa bir şeyler anlatıyordu ve tam karşımda arka bahçeye açılan bir kapı vardı. Oradan düşen güneşle içerisi aydınlanıyordu.

"Önceden haber vermiş miydiniz? "

Yanımdaki görevli karşıma geçip kaşlarını kaldırdığında başımı iki yana salladım.

"Hayır, ani oldu gelişim. "

Adam anlayışla başını salladı. "Biraz bekleyin, lütfen. "

"Tamam. "

Görevli adam aceleci adımlarla basamakları tırmanmaya başladığında doğrulup etrafı incelemeye devam ettim. Bağırarak yanımdan geçen bir kadının savurduğu kollarından son anda geriye kaçarak kurtulurken hasta bakıcılardan biri haykıran kadının omuzlarını yakaladı.

Burada durmak tüylerimi ürpertmişti. Korkudan kaskatı olan bedenim bir ürpertiyle titrediğinde dayanamayıp görevli adamın kullandığı merdivene yöneldim. Her basamakta ayağımın altındaki tahta gıcırdarken pencerelerden giren ışıkla aydınlanan koridora ulaştım.

Gözlerim görevli adamı ararken kiminin kapısı açık, kimininse kilitlerle sıkı önlemler alınmış olduğu odaların yanından geçtim. Aralık bir kapının önüne geldiğimde duyduklarım donup kalmama neden oldu.

"Adını sormadım ama genç bir kadın. " dedi görevli adamın tanıdık sesi. Gizlice başımı uzattığımda boş yatağın yanındaki gergin bedenini gördüm. Sırtı bana dönüktü.

"Aşağıda. Beklemesini söyledim. " diye devam ettikten sonra bir süre karşı tarafı dinledi. Arada bir sanki telefonun diğer ucundaki görebilirmiş gibi başını sallıyordu.

"Peki, İpek Hanım. "

Duyduğumla beraber kısa süreli şok geçirirken geriledim. Ses çıkarmamak için elimi ağzımın üstüne kapatıp hızla kapıdan uzaklaştım.

Adamın konuştuğu kişinin annem olduğu barizdi. Düşünceler zihnimi kemiriyordu. Olasılıkların arasında boğulmak üzereydim.

Annemin hastahanede olmamasına anlam veremiyordum. Üstelik görevli de bu durumdan haberdarken nasıl olur da dışarı çıkabiliyordu? Rüşvet verecek parası var mıydı? Yine de bir adam akıl hastasını sokağa çıkarabilecek riske giremezdi, sorumluluk büyüktü.

Zihnimi işgal eden bir soru vardı, yanıtından korktuğum.

Ya annem sandığımın aksine akıl hastası değilse?

Yutkundum. Adama görünmeden aşağıya inmem gerekiyordu. Dinlediğimi anlarsa haber uçurabilirdi, risk alamazdım. Adımlarımı hızlandırdım.

Odaların yanından geçerek aceleyle merdivenlere yönelirken bir el bileğimi yakaladı.

"Beni öldürmeye mi geldin? "

Çığlığım boğazımda düğümlenirken kendime hâkim oldum. Ters hareketimle karşımdaki genç kızı paniğe sokabileceğimi düşünerek çukurlaşmış gözlerine ve çalıyı andıran sarı saçlarına baktım. Kız korkunç görünüyordu.

"Hayır, başkasını ziyarete geldim. "

Nefes nefeseydim ve ellerim titriyordu.

Bileğimdeki parmakları daha da sıkılaşırken beni kendisine çekti. Alnını alnıma yasladığında altıma yapmak üzereydim.

"FBI mı gönderdi seni? "

"Hayır. Sadece geçiyordum buradan. "

Yavaşça bileğimi çekmeye çalıştım. Alınlarımız birbirine değerken düşünmek oldukça zordu. Koşarak kaçmamak için zor duruyordum.

"Ben kimseyi öldürmedim. Gerçekten. "

"İnanıyorum sana. " Durup nefes aldım. Ancak kızın nefesi yüzüme çarparken aldığım koku midemi bulandırdı. "Beni bırakabilir misin? "

"Çıh. " dedi genç kız ve dişlerini göstererek sırıttı.

İçimden dualar etmeye başladım. Az önceki görevli adamın bizi görmesini isterken buldum kendimi. Birazdan ölecektim, bir delinin elinde.

"Çok güzel kızsın. " dedim birden.

"Sapık mısın? "

Sorusuyla şaşıp kalırken gözlerimi yumdum. Belki kızı iyi biri olduğuma ikna ederim diye saçmalamaya devam ettim.

"Seni FBI'den korumaya geldim. Gizli ajanım ben. "

"Kim gönderdi seni? "

"CIA. "

Kız bakışlarını yere çevirip birkaç saniye boyunca sustu. Alnını alnımdan çekerken bileğimi tutan parmakları tenimden uzaklaştı.

"Sana inanıyorum. " diye fısıldadı.

"Beni gördüğünü kimseye söyleme. "

Göz kırpıp ağır adımlarla uzaklaşmaya başladım. Kızın yüzünü sinsi bir gülümseme kaplarken başını salladı. "Sana inanıyorum. " diye haykırdı arkamdan.

Ben kuyruğunu bacaklarının arasına kıstıran kedi misali merdivenden inerken gözlerim pörtlemişti. Panik halindeydim. Düşünebildiğim tek şey buradan çıkmaktı.

Tam kapının önüne geldiğimde görevli adının bana seslendiğini duydum. Adımım havada asılı kaldı.

"Hanımefendi! "

Arkama dönüp donuk ifademle aceleyle basamakları inen önlüklü adama baktım. Bir metre karşıma geçtiğinde nefes nefeseydi.

"İpek Hanım ilaçlarını almış, uyuyor. "

Başımı aceleyle salladım. Arkama dönüp dışarı çıkacakken dirseğimi yakaladı. Kan beynime hücum etti o an. Düşünmeyi unuttum.

"Bir dahaki sefer haber verirseniz iyi olur. "

"Tamam. " dedim titreyen sesimle. Adamın kolumu tutan parmaklarını işaret ettim. "Elinizi üstümden çeker misiniz? "

Tuhaf bakışları yüzümü taramaya devam ederken kolumu sert bir hamleyle çektim. Arkama dönüp aceleyle yürümeye başladım. Basamakları indim ve sürgülü kapıyı tüm gücümle çektim.

Gözlerimin önünden kayarak geçen paslı kapının ardında beliren yüzle şaşıp kaldım.

Çiçekler ÜşümesinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin