Kapanın sesiyle gözlerimi açtım. Dünden beri bu şekilde burada mı uyumuştum. Üstüme ince bir çarşaf örtmüştü. Kollarım hâlâ bağlıydı.
Gözlerim kapıya kaydı. Poyraz ağır adımlarla yanıma yaklaştı. Kelepçeleri çözdü. Bileklerim kıpkırmızı olmuştu. Kesin moraracaktı.
Hemen kalkıp yırttığı sweatimi alıp üstüme tuttum. Ona sert bişiler söylememek için kendimi zor tutuyordum. Ona iyi davranmak zorundaydım. Beni bırakması için başka çarem yoktu.
Karnıma pansuman yapılması gerekiyordu.
"Poyraz karnıma pansuman yapmam lazım." Sakince sorduğum soru karşısında afallasa da hemen kendini toparlamıştı.
"Odandaki banyoda gerekli malzemeler var. Makası aldığın yerde."
İması karşısında tepkisizliğimi bozmadan hemen dışarı çıktım. Odama çıkıp banyoya girdim. Pansuman yapmadan önce duş almam lazımdı.
Dolaptan iç çamaşırı, tişört ve şort alıp bonyaya girip kapıyı kilitledim. Duş aldıktan sonra pansuman yapıp üzerimi giyindim. Saçlarımı da kurutup banyodan çıktım.
Aynadan kendime bakıp güzel göründüğüme emin olarak aşağı indim. Poyraz kahvaltı yapıyordu. Bende gidip yanındaki sandalyeyi çekip oturdum.
Gözleri hemen gözlerimi buldu. Şaşırmıştı. Tepkisi karşısında omuz silkmekle yetinmiştim.
"Emel, Servis açın Ada'ya" Yine o kız gelmişti. İsmi Emeldi demek.
Tabağıma bişiler koyup yemeye başladım. Doyduğumu hissettiğim zaman konuşmaya başladım.
"Poyraz beni odaya kilitleme bugün. Yaklaşık 10 gündür buradayım. Kaçmaya çalıştım evet ama gördüğün gibi başaramadım. Babamın bu işle ne ilgisi olduğunu da öğrenmeden gitmeye niyetim yok."
"Peki öyle olsun kaçarsan zararlı sen çıkarsın. Dün gece yarım kalan işimi tamamlarım." Söyledi cümle yutkunmama sebep olmuştu. Bakışları kısa bir süre dudaklarıma kaydı, sonra hemen gözlerimi buldu.
Oturduğu yerden kalkıp kapıya doğru yürüdü. Kapıyı açıp çıktı. Hala inanamıyordum. Bu kadar çabuk ikna olacağını hiç düşünmemiştim. Gerçi oda kaçsam bile bulacağını bildiği için kabul etmişti.
O evde yokken evi gezecektim. Emel'in masayı toplamasını beklemem lazımdı. Koltukta oturup televizyonu açtım.
Emel masayı toplayıp mutfağa gitmişti. Önce üst katlara bakmalıydım. Kaldığım odanın katındaki odaları dolaşmaya başladım. Ya kilitliydiler ya da önemli bişey yoktu. Son bir oda kalmıştı. Kapıyı açıp içeri girdim.
Burası bir kadına aitti. İyide evli değildi ki. Aklıma Emre'nin söyledikleri gelmişti. Yurt dışında okuyan bir kardeşi vardı. Oda beyaz ağırlıklı ferah bir odaydı.
Alt kata indim. İlk gördüğüm odaya girdim. Çalışma odasıydı. Oda da boydan boya kitaplıklar vardı. Birinin yanına yaklaşıp rastgele bir kitap seçtim. İlk basımdı. İlk basım kitap bulmak gerçekten zordu. Daha fazla kurcalamayıp çıktım.
Diğer odanın kapısını açtım. Burası film odası gibi bir yerdi.
İçeri girip perdelerin yanına yaklaştım. Perdeyi yavaşça açtım. Görüntü gerçekten büyüleyiciydi. Burda film izlemeyi çok isterdim ama böyle bir durumda yapamazdım.
Perdeleri kapatıp odadan çıktım. Yapacak bişey olmadığı için mutfağa gidip Emel ile konuşmaya karar verdim.
Mutfakta yemek yapıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK/Düzenleniyor
RomanceHayatın sıradan gittiğini düşünürken hiç beklemediğiniz bi anda karşınıza çıkan kişiyle hayatınızın tepetaklak olduğunu görürsünüz. Bazı insanların işine karışmak hiç de iyi bişi değildir hele ki karıştığınız kişi gizli bi mafyaysa. Geçmişin sırla...