11.Bölüm

450 22 76
                                    

Yukarıdaki şarkıyla okuyun.

Keyifli okumalar...

Merdivenlerden yukarı çıkıp yine aynı kapının önüne geldik. Poyraz kapıyı açınca içerde görmeyi hiç beklemediğim kişi karşımdaydı.

Babam...

Sandalyede baygın bir şekilde oturuyordu. Hemen yanına koştum. Onu hafifçe sarsarak konuştum.

"Baba, baba uyan. Kendine gel baba lütfen."

Babam yavaş yavaş kendine geliyordu. Gözlerini açıp yüzüme baktı. Elleriyle yüzümü elleyip duruyordu.

"Kızım gerçeksin değil mi? Şükürler olsun burdasın."

Elleri bağlı olmadığı için rahatça sarılmıştık. Babam yüzümü ellerinin arasına alarak konuştu.

"Kızım iyisin değil mi? Bu adam sana bişey yapmadı değil mii?"

Kafamı sallayarak konuştum. "Hayır baba yapmadı bak iyiyim yanındayım."

Kafamı Poyraz'a çevirdiğimde bana ciddi misin bakışları atıyordu. Bunları babama anlatamazdım. En azından şimdilik.

Poyraz yanıma gelip kolumdan tutup kaldırdı.

"Şimdi baban sana herşeyi anlatacak Ada."
Kafamı babama çevirdim Poyraz'a bakarak başını hayır dercesine sallayıp duruyordu.

"Bence artık Ada'nın öğrenme zamanı geldi. Babasının hatasının bedelini o ödüyor. Hoşuna gitmediğini söylesem yalan olur tabi." Gür bir kahkaha attı. Sesi boş depoda yankılandı.

"Hiçbir şey bildiğin gibi değil. Sana ne anlattılar bilmiyorum ama doğru değil."

"10 saniyen var. Yoksa herşeyi benim anlatmam gerekecek. Senden duymasını istersin diye düşündüm."

Öylece durmuş onları izliyordum.

"Yapamazsın, anlatamazsın."

Poyraz tam karşıma geçip gözlerimin içine bakmaya başladı. İlk defa gözlerinde sertlik, kin, nefret yerine başka birşey görmüştüm. Kırgınlık ve acı. Derin bir nefes çekip anlatmaya başladı.

"9 yaşındaydım öldüğünde. Ayaklarımın önünde öldüğünde 9 yaşındaydım."

Daha çok kendi kendine konuşur gibiydi. Artık öğrenmem lazımdı.

"Devam et Poyraz. Lütfen anlat bilmek istiyorum."

"O gün kardeşimin bakıcısı kardeşimi uyutup gitmişti. Evde ikimiz tek kalmıştık. Odam da oyuncaklarımla oyunuyordum. Kapı çalınca aşağı inip kapıyı açtım. Kapıyı açmamla birlikte annem ayaklarımın dibine düştü. Göğsü kan olmuştu. Başta anlayamamıştım. Uyuduğunu sanıp onu kollarından tutarak salona getirdim. Uyanması için yüzünü ellerini öptüm ama uyanmadı. Yüzü gözü yara bere içinde kalmıştı. Saatlerce başında bekledim. Elleri yüzü çok soğuktu. Sabaha karşı babam geldi. Bana neler olduğunu sorduğunda ona da aynı şeyleri anlatmıştım. Beni yukarı odama götürüp uyumamı söylemişti."

Gözleri dolmuş daha fazla gözlerime bakamayıp arkasını dönüp anlatmaya devam etti.

"Bende onu dinleyip uyudum. Uyandığımda aşağıdan sesler geliyordu. Yatağımdan kalkıp merdivenin yanına gittim aşağı inmeye korktuğum için inmeyip merdivenlerin başında onları dinlemiştim. Annem ölmüştü. Büyüdükçe araştırdım. Bu işin peşini hiç bir zaman bırakmadım. Senin bu baban olucak adam anneme tecavüz edip işkence çektirerek öldürdü."

Duyduğum şeylerle hareket edememiş adeta nevrim dönmüştü. Bu gerçek olamazdı. Benim babam kimseye böyle birşey yapmazdı. Poyraz aklımı okurcasına konuştu.

"Evet Ada baban yaptı hepsini senin baban yaptı. "

Babama bakacak gücü kendimde bulamıyordum. Bişeyler söylüyordu ama anlamıyordum. Bu çok ağır birşeydi. Poyrazın davranışlarını, bakışlarını, gözlerindeki anlamı , yorgunluğu hepsini şimdi daha iyi anlıyordum.

Olduğum yere çöküp ellerimle kulaklarımı kapatıp ağlamaya başladım. Bunları duymak bile bu kadar ağır iken yaşamak kim bilir nasıl bir duyguydu. Ne kadar zaman ağladığımı bilmeden ağlıyordum. Kollarıma dolanan kollar beni kaldırmıştı. Gözleri kızarmıştı. Ne yani ağlamış mıydı?

Ayağa kalkıp babama baktım. Gözlerinde anlamlandıramadığım bir hüzün vardı.

"Bana bunların doğru olmadığını söyle baba. Sen bunları yapmış olamazsın. Neden baba neden yaptın bunu? Yıllarca bana kadına asla el kalkmaz diyen sen değilmiydin? Ne değişti. Konuşsana baba bir şey söyle!"

"Hayır kızım ben yapmadım. Yapmadım. Madem herşeyi bilmek istiyosun o zaman herşeyi anlatıcam. Poyraz belli ki senide yıllarca bu yalanla doldurmuşlar."

İkimizde susmuş babamın iki dudağının arasından çıkacak kelimeleri bekliyorduk.

"Ceylanı ben öldürmedim. Sevdiğim âşık olduğum birine nasıl işkence çektirebilirim? Biz onunla birbirimizi çok seviyorduk. Aşamayacağımız engel yoktu. O kadar engel aşmamıza rağmen bir engelde takılı kaldık. Baban. Bizim sevgili olduğumuzu öğrenince aldatılmayı hazmedemedi. Oysaki Ceylan defalarca kez ona boşanmak istediğini söylemiş babansa kabul etmemişti. Biz onunla evlenecektik. Sizi de beraber büyütüp aile olucaktık."

Babam karşımda bir çocuk gibi ağlayarak olanları anlatıyordu. Belliydi çok sevmişti. Poyraz ise olanları sindirmeye çalışıyordu.

"Ben ona tecavüz etmedim. Ona işkence çektirmedim. Öldürmedim. Canımdan çok sevdiğim birini nasıl öldürebilirim. O gece bizi bir depoya götürdüler. İkimizinde ellerini kelepçeleyip yukarıdaki iplere astılar. Engel olamadım. O gün orda ikimize de işkence çektirdiler. Sevdiğim kadın gözlerimin önünde ölüyordu. Ben hiç bişey yapamadım. Kahretsin ki yapamadım. Bende boşanacaktım. Herşey hazırdı. Onca yaptıkları şeyler sonunda hâlâ hırsını alamamıştı. En sonunda ikimizi de sol göğsümüzden vurdular. Ceylanı evinin önüne bırakmışlar. Benide kendi evimin önüne bırakmışlardı."

Poyraz başını ellerinin arasına almış. İleri geri sallanıyordu.

"Adanın annesi evde olduğu için ailesini aramış. İyileşmem için çok uğraşmışlar. Aylarca komada kalmışım. Uyandığımda söylediğim tek şey Ceylan olmuş. Adanın annesi yani Güneş herşeye rağmen beni kabul etti. Boşanmak istemedi. Ona bir hayat borçluyum. O olmasaydı. Şu an çoktan ölmüş olurdum. Hoş yaşamaktansa Ceylan'ın yanında olmayı yeğlerim. Başka çarem yoktu. Bende kabul etmiştim. Sonuçta arada Ada vardı. Onu oradan oraya sürüklemek istemedim. Senide almak istedim. Çok uğraştım Poyraz ama olmadı yapamadım. Ceylana söz vermiştim sana çok iyi bakacaktım. Sözümü tutamadım. Ama bak sen koca adam olmuşsun."

Duyduklarım çok ağır şeylerdi. Kalbime bir bıçak gibi sağlanmıştı. Nedenini bilmediğim bir şekilde canım çok yanıyordu. Poyraz da benimle aynı durumdaydı.

"Hayır yalan söylüyorsun. Onu sen öldürdün. Sırf kızını almak için böyle yapıyorsun. Bunların hepsi yalan."

Koşarak babama sarıldım. Ben babama inanıyordum. Ne olursa olsun bu zamana kadar hep yanımda olmuştu. Beni hiç yalnız bırakmamıştı. Böyle bir durumda ona inanmaktan başka çarem yoktu.

Dışarıdan gelen iki koruma babamı kolundan tutup kaldırdı. Poyraz arkamdan gelip beni tutmuştu.

"Hayır Poyraz bırak beni. Bırak, lütfen babama bişey yapmasınlar."

Hiç kimse beni dinlememiş babamın ağzını bağlayıp çıkarmışlardı. Poyrazın elinden kurtulup karşısına geçip, gözlerinin içine bakarak konuşmaya başladım.

"Yeter artık. Gördün işte babam suçsuzmuş. Ne diye hâlâ beni bırakmıyorsun? Babanın söylediklerinden sonra seni bırakıcam demiştin. Ne istiyorsun benden ne?"

"İntikam."

Bunu kendi istemişti.

"Tamam madem istiyosun. Öyle olsun. Oyun yeni başlıyor."




Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.🌼🌼

TUTSAK/DüzenleniyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin