DOLUNAY!

1.3K 93 43
                                    

Gözlerimi araladığımda Eylül daha uyuyordu. Dün çok harap olmuştu. Ona zar zor kanı içirdikten sonra bedeni ağır düşmüştü ve ağlayarak uyumuştu. Bu gün Denizin işini bitireceğim. Hızla yerimden kalktım ve dışarıya çıktım. Berkay ve Emre beni gördüklerinde hemen yanımıza geldi.

Berkay "Neden çıktın evden?" dedikten sonra Emre sorusunu sormuştu.

"Eylül iyi mi Alara?"

"Eylül şuan uyuyor. Geceki bak göre şimdi daha iyi. Benim neden evden çıktığım konusuna gelir isek Berkay araban lazım." Dediğimde kaşlarını çatarak "Neden?" diye sordu.

"Eylül için bir şey yapacağım. O yüzden lazım"

"Tamam ben götürürüm."

"Olmaz. Senin gelmeni istemiyorum" dediğinde ellerini beline koyup bana baktı.

"Allah Allah sebep hanım efendi?" Ona biraz yaklaştım ve kulağına fısıldadım. "Çünkü özel." dediğinde Berkay gözleri büyüyerek bana bakmıştı.

"Şimdi anahtarları alabilir miyim?"

"Özel şey ne?"

"Berkay!" diye bağırdığımda gülerek cebinden anahtarı çıkardı. "Al bakalım" dediğinde hızla aldım ve arabaya doğru ilerledim.

Arabayı hızla kullanıp Bahadırın evine doğru sürmeye başladım. Dün Eylül o hale getiren ve kafasını karıştıranın bu gün ölüm günüydü! Bahadırın evinin olduğu sokağa girdiğimde arabayı kenara çektim ve hızlıca indim. Dün Kuzeyden bilekliği getirmesini rica büyüttim. Ve beni kırmamıştı. Cebimden çıkarttım ve bileğime taktım. Bunun sayesinde Gökay denen o şerefsizin büyüleri bana işlemeyecekti.

Sert konuşuyor eve doğru yürüdüm. Denizin ve Gökay'ın kokuları burnuma dolmuştu. Peki diğer ikisi nerede? Kapıya ilerlemek yerine bahçe çitlerine doğru ilerledim. Ve birkaç tanesini yerinden çıkarttım. Denizin olduğu oda sokağa dönük kısımda ve Gökay ile gülüşmelerini duyabiliyordum. Daha fazla onun gülme seslerine dayanamadan çitlerden birisinin penceresine doğru fırlattım.

 İnternethaber.com "Lan ne oluyor!" Denizin korku dolu sesi kulaklarıma dol dolusu ukalaca gülümsedim. Gökay kırık cama yaklaşıp ela gözlerini benim gözlerime kenetlediğinde dişlerini sıkarak adımı dedi. "Alara!"

"Alara mı?" Deniz cama geldiği zaman kolu kanıyordu. Demek ki attığım çit onun kolunu sıyırmıştı. Daha fazla bakmalarına izin vermeden bir tane daha attım. Penceren kaçtıklarında sinsice gülümsedim.

"Ne o korktunuz mu? Ah sizi daha nelerle korkutacağım" dediğimde Gökay kapıyı açmıştı. Ve yine o iğrenç gülümsemesini sergiledi.

"Tatlım Bahadırı arıyor isen gelirdan odanız üst katta" dediğinde elimdeki oğul ona doğru fırlattım. Ama o büyü ile yakalayıp bana doğru fırlattı. Hızla kaçtığımda çiti tekrar üstüme doğru fırlattı. Aklıma geçen gün Tunç ile çalıştığımız büyüdü. Bana gelen çiti hava yakaladığımda Gökay gözleri büyüyerek baktı.

"Tek senin büyü gücün yok Gökay. Ne çabuk unuttun." dedim ve büyü ile ona doğru fırlattım. Gökay çitten kaçabilmişti ama Denizden kaçamadı. Zaten amacım ona zarar vermekti. Deniz küfrederek tahtayı çıkartmıştı. Bana bakıyordu.

"Cesaretine hayran kaldım Alara. O ikizim nerede? Seni tek mi yolladı bize. Hata yapmış." Ona cevap vermeden ağır adımlarla kapıya doğru ilerledim.

"Hayır tek geldim." Dedikten sonra ukalaca sırttım. "Söylesene Gökay. Birisi kurallarını çiğner ise ne yaparsın" dedim ve eve girdim. Gökay ve Deniz gözleri büyüyerek bir adım geriledi.

Melez Kız / Karanlık İzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin