Medya :3
Draco cübbesini yere serip üstüne uzanmıştı. Harry de yanına kıvrılmış kafasını Draco'nun boynuna yerleştirmişti. Draco da eliyle sırtını okşuyordu sevdiğinin. Harry boynuna küçük, ıslak öpücükler bırakmaya başlayınca gülümseyerek ona döndü. "Yaramazlık mı istiyorsun, Potter?"
Harry de kafasını kaldırıp gülümseyerek baktı grilere. Bir gün Draco'nun ona bu kadar güzel bakacağı aklının ucundan bile geçmezdi. Elini Draco'nun yanağına koyup yanağını okşadı usulca, her şeyin gerçek mi yoksa rüyadan mı ibaret olduğunu test ediyor gibiydi. "Nasıl bu kadar güzel olmayı başarabiliyorsun Malfoy?"
Draco elini Harry'nin sırtından saçlarına doğru çıkartıp o hep merak ettiği saçları okşadı. Dağınık görüntüsünün aksine yumuşacıktı saçları, Draco'nun elinde kayıyordu. "Malfoy geni." dedi Draco sırıtarak. Harry dudaklarına doğru yaklaşınca sırıtarak kafasını çekti Draco. "Bu dudaklar özel, öyle herkes öpemez." diye ekledi, Harry'nin şaşırdığını fark edince.
Gülerek tekrar yanına uzandı Harry. "Bunu demek için sence de geç kalmadın mı?"
"Çok haklısın." diyip Harry'nin üstüne doğru eğildi Draco. Yüzünü yüzüne yaklaştırırken ikisi de gülümsüyordu. Dudaklarını birleştirince Harry de eş zamanlı olarak karşılık vermeye başladı. Dudağından ağzının içine doğru misafir olan sıcak dille yeniden yaşadığını hissetti Harry ve biliyordu ki ne zaman dudakları birbirine deyse böyle hissedecekti. Ateş ve barutun buluşması her zaman ona hükmedecek, ruhuna işleyen bir patlamayı başlatacaktı.
Dudakları ayrıldıktan sonra bile kafasını geri çekmedi Draco. Bakışlarını Harry'nin yüzünde dolaştırmaya başladı. "Aklımı başımdan alıyorsun." derken elini Harry'nin saçına çıkarmıştı. Güldü Harry, güldüğü zaman Draco'nun nefesini tuttuğundan habersizdi.
Birkaç dakika öyle durduktan sonra, "Geç oluyor, gitsek iyi olur." diye mırıldandı Harry, Draco'yu omuzlarından kavrayıp üstünden çekerken. Hemen ardından da ayaklandı. Draco da kalkıp cübbesini aldı, birkaç kez silkeledikten sonra Harry'ye döndü. Yaklaşıp iki elini de beline yerleştirip kendine çekti onu. Harry de ellerini Draco'nun omzuna koydu. Draco eğilip Harry'nin yüzüne sayısız öpücük kondurmaya başladı. Draco'nun öpücükleri arasında kıkırdadı Harry. "Geliyor musun yarınki Hogsmeade gezisine."
Kısa bir an cevap vermeden durakasa da "Hayır." diye fısıldadı Draco. Ardından Harry'yi boğduğu öpücüklerine devam etti. Sonra durdurdu öpücüklerini burnunu Harry'nin saçlarına koyup derin bir nefes aldı. Neden gelmediğini merak etse de soramadı Harry. Sonra bıraktı Harry'yi. Görünmezlik pelerinini alıp ikisinin üstüne attı Harry. Omuzlarının birbirine çarpması eşliğinde ses çıkarmadan Slytherin ortak salonu olan zindana geldiler. Draco yatakhanesine giderken Harry de kendi yatakhanesinin yolunu tuttu.
__ __
Kahvaltıda Ron ve Hermione'nin yanına oturunca dün gece olanları anlatıp anlatmamak arasında kararsız kaldı. Sonuçta tam anlamıyla sevgiliyiz diyebilir miydi ki? Ne oldukları bile belli değildi. Bakışlarını Slytherin masasına çevirince gri gözlerle karşılaştı. Gece olan bakışlarının aksine çok donuk bakıyordu griler ona. Hiçbir şey olmamış gibi mi davranacaktı? Söylediği bir sürü güzel sözde ciddi değil miydi? Yalan mıydı içini ısıtan bakışları?
Hayal kırıklığıyla bakışlarını ondan çekerek önüne döndü. Pekala, Ron ve Hermione'ye anlatmasa daha iyi olabilirdi. Masadaki herkes Hogsmeade gezisi için plan yapıyor, bunun hakkında konuşuyorlardı. Harry ise tüm sinirini tabaktan çıkarmak istercesine çatalla yemeğe sert darbeler atıyor ama yemiyordu. İştahı kaçmıştı birden bire. Etrafta dönen sohbet hakkında da en ufak bir fikri yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Flowers On My Skin | Drarry
Fanfiction[Tamamlandı] "Durduramıyorum bunu, başta küçük bir tohum olarak yerleşti yüreğime. Daha sonra büyüdü, büyüdükçe zorlaştı gizlemesi. Daha sonra bir sarmaşık gibi ele geçirdi tüm benliğimi ve ben bununla mücadele edemiyorum." Draco hala Harry'nin...