17. Bölüm

2.5K 195 219
                                    

Harry karşısındaki çocuğa şaşkınlıkla bakıyordu. "Gelmiyor musun, Potter?"

O sırada Ron ile Hermione geldiler ve Draco'yu görmeleriyle ikisi de şaşkına döndü. "Nasıl geldin?" dedi Harry sonunda şaşkınlığını üstünden atmayı başarıp. "Çok soru soruyorsun Potter. Gidip gezelim diyorum işte," bakışlarını Hermione ve Ron'a kaydırdı. "Granger da gelebilir ama Weasley gelmesin." dedi Ron'a kötü kötü bakarken.

"Ron da gelecek tabii ki!" dedi Harry kaşlarını çatarak. Sonra Hermione'ye döndü, "Hatta Ginny'yi de çağırır mısın?"

"O Gin Weasley de mi gelecek?" dedi Draco kederle. Sevmiyordu işte şu kızı! "Ginny." diye düzeltti Harry onu. Aldığı cevap ise sadece bir omuz silkmesiydi.

Hermione, Ginny'yi çağırmaya Ron da annesine çıktıklarını haber vermeye gitti. Draco ve Harry ise bir şey demeden birbirlerine bakıp gülümsüyorlardı sadece. Hermione ve Ron geldiklerinde dışarı çıktılar. Ginny gelmeyeceğini söylemişti, Draco bunu duyunca gülümsemesine engel olamadı.

Harry ve Draco el ele tutuşmuş yürüyorlardı, Hermione ve Ron da yan yanaydı. Arada Ron ve Draco birbirlerine laf atıyorlardı. Kabul etmeseler de ikisinin de eğlendiği açıktı.

Bir süre nereye gideceklerini tartışmışlar ve Hermione'nin fikriyle muggle kafesine gitmeye karar vermişlerdi. Daha çok Harry ve Hermione karar vermişti çünkü Draco ve Ron onlara anlamadıklarını belli eden bakışlar atıyordu. Hermione ve Harry ise günü muggle Londra'sında geçirmeye karar vermişlerdi bile, aşırı eğlenceli olacağı şimdiden belliydi. Ron heyecanlansa da Draco muggle insanlar ile aynı ortamda bulunmak bile istemediğini söyleyip duruyordu.

"Ginny denen Weasley ile mi kalıyorsun sen?" dedi Draco gözlerini kısıp Harry'ye bakarken. "Elbette hayır, sadece aynı evdeyiz işte." Draco ne söylediği anlaşılmayan homurtular dışında bir şey demedi yol boyunca.

Kafeye geldiklerinde boş bir masa bulup oturdular. Draco ve Harry yan yana, Hermione Draco'nun karşısına, Ron da Harry'nin karşısına oturmuştu. Garson yanlarına gelip hepsine menü verip gitti. Draco ve Ron şaşkınlıkla garsonu izliyordu arkadan. Draco menüye döndü. "Bu ne?"

Sayfasını açtığında ise gözleri büyüdü. "Mugglelar kitap arayıcyılığı ile mi yemek yiyiyor?" dedi hayretle. Hermione ve Harry kahkalarla gülerken Ron menüye garip bakışlar atıyordu. "Mugglelar buna menü der. Buradan yemeklere falan bakarsın ve istediğin yemeği demin gelen garsona söylersin, sonra o da getirir." dedi Harry gülerek. Garson elinde küçük bir not defteri ve kalemle yanlarına geldi. "Siparişlerinize karar verdiniz mi?"

Hermione waffle, Ron tarçınlı turta, Draco ve Harry de elmalı turta söylemişti. Garson gittikten sonra Draco Harry'ye döndü: "Yeşil elmadan yapsınlar turtayı."

"Evet, evet öyle yapacaklar." diye geçiştirdi Harry onu. Garson tekrar geldiğinde siparişleri de getirmişti. İçecekleri ile beraber önlerine koyup gitti. Harry önündeki turtadan çatalla bir parça alıp onu Hermione'ye uzattı. Hermione yerken beğendiğini belli eden mırıltılar çıkarıyordu. Sonra o da Harry'nin yaptığı gibi waffledan çatalla bir parça alıp Harry'ye uzattı. Harry uzanıp yediğinde Draco ikisine kötü kötü bakıyordu.

Herkes kendi yemeğine odaklanmıştı ki Draco köşedeki bir kadının elindeki siyah bir nesneyi kulağına götürüp kendi kendine mırıldandığını gördü. "Potter, bu kadın da mı büyücü? Ne yapıyor elindeki şeyle?"

Harry, Draco'nun baktığı yere bakınca kıkırdadı: "Hayır. O elindeki şey bir muggle aleti; telefon. Onunla senden uzakta olan başka insanlarla konuşabilirsin."

"Çok saçma! Direkt yanına cisimlensin." dedi Draco küçümser bakışlar atarken. "Mugglelar cisimlenemez." dedi Hermione gözlerini devirirken. "Peki, uzakta olan bir yere nasıl gidiyorlar?" dedi Ron. Soru Draco'nun da dikkatini çekmiş olacak ki o da Hermione'ye dönmüştü. "Uçak ismi verilen uçan aletler var. Onlara binip gidiyorlar."

Flowers On My Skin | DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin