Dağınık saçlarını karıştırırken Büyük Salon'a ilerleyip, Gryffindor masasında, Ron ve Hermione'nin yanındaki yerini aldı. İkili her zamanki gibi yine bir konu hakkında tartışıyorlardı. Şu sıralar sık sık yaptığı gibi onlara göz devirip Slytherin masasında, önündeki yemekle ilgilenen çocuğa kaydırdı gözlerini. Her şeyden habersizken ne de güzeldi öyle!
Sarı saçları gayet düzenliyken bir tutamı bağımsızlığını ilan etmek istercesine önüne düştü yavaşça. Uzun, kemikli eliyle saçını önünden zarifçe çekti.
Ona bakmaya doyamıyordu Harry. Sanki o en sevdiği ressamın tablosuydu da hiçbir şey yapmadan saatlerce onu izleyebilirdi. Pansy'nin dediği şeye dudakları hafifçe kıvrıldı sarışın olanın. Ah, gülümsemek ne kadar da yakışıyor ona diye düşündü istemsizce.
Draco izlendiğini hissetmiş gibi dudağındaki ufak gülümseme eşliğinde Harry'ye baktı. Dudaklarındaki gülümseme silindi ve gri gözleri hafifçe koyulaştı. Harry zümrüt yeşili gözlerindeki hayranlığı sildi direk. Ardından Draco'nun ona bakmasından rahatsız olmuş gibi gözlerini devirip Ron ve Hermione'ye odaklandı.
"Şimdiki dersimiz ne?"
"İksir ve birazdan başlayacak. Gitmeye başlasak iyi olur." diye yanıtladı Hermione, Ron'un sorusunu bilmiş bir tavırla. Yavaşça kalkıp iksir sınıfına doğru ilerlemeye başladılar. Üçlü sınıfa girdikten hemen sonra Draco, Blaise ve Pansy de belirdi sınıfta.
"Sende mi buradayın, Potter? Bu ders hiç çekilmeyecek, desenize." dedi Draco alaylı bakışları ve samimiyetten uzakta gülüşü eşliğinde.
"Bende senin varlığını unutmuştum ama hatırlasaydım derse girmemeyi tercih ederdim, Malfoy." dedi Harry. Zümrüt yeşilleri doğrudan grilere bakıyor ve zafer kazanmışcasına parıldıyordu. Profesör Slughorn'un gelmesi ile Draco cevap vermeden yerine geçmek zorunda kaldı.
"Evet, bugün herkes verdiğim tarife göre Beautifying Potion yapmaya çalışacak. Şimdi herkesi ikili gruplara ayıracağım. Kimse bunu istemiyorum diye mızmızlanmayacak." dedi Profesör Slughorn aceleci tavrıyla. Sınıftan iç çekişler yükselirken Profesör umursamadan grupları açıklamaya başladı:
"Ron ve Seamus."
"Dean ve Hermione."
"Pansy ve Neville."
"Draco ve Harry."
Harry devamını dinleyemedi bile. Yeşil gözleri şaşkınlıkla büyüdü. Doğru mu duymuştu? Mutlu oldugunu belli etmemeye çalışarak sarışın olana baktı; memnuniyetsizmiş gibi durması için çaba harcadığı yüz ifadesiyle. Gri gözler zaten ona bakıyordu eşleştikleri zamandan beri. Yerinden kalkıp Draco'ya doğru ilerletti adımlarını. Sarışın olan ise oturduğu yerde rahatça durmuştu, sanki eşleşen o değilmiş gibi.
Herkes yerine yerleştikten sonra Slughorn merakla sınıfa baktı. "Peki aranızda Beautifying Potion iksirinin ne işe yaradığını bilen var mı?"
Elbette Hermonie dışında parmak kaldıran yoktu. "İçen kişinin fiziksel etkileyiciliğini arttırır. Onu daha çekici biri haline getirir." Profesör söz hakkı verince hemen bildiklerini aktarmaya başladı hevesle. "Gryffindor'a 10 puan. Teşekkürler Miss. Granger. O halde başlayabilirsiniz."
Herkes bir şeyler çalışıyordu. Harry malzemeleri kontrol ederken Draco'nun sesiyle ona döndü;
"Güzelleştirme iksiri mi? Neyse ki hiçbir zaman ihtiyacım olmayacak. O yüzden yapımında pek bir katkımın olmasını bekleme. Sen yap ben izlerim. Hatta iyi yaparsan içmene izin veririm, Potter." derken sesi küstah bir tondaydı ve son cümlesini söylerken alayla gülmüştü.
Harry göz devirirken, "Çok komiksin, Malfoy." dedi samimiyetten uzak sesiyle.
Dikkatle peri kanatlarını içine serpiştirip karıştırmaya başladı. Draco ise tek boynuzlu at kılını kazana bıraktı. "Hey, ne yapıyorsun? Önce gül yapraklarını koymamız gerekiyordu." diye söylendi Harry sıkıntılı bir nefes verirken. Draco, Harry'nin bu haliyle gayet eğlendiğini belli ederek gülmeye başladı. O an bile bile koyduğunu anladı Harry. Draco'nun İksir dersi her sene iyiydi, elbette biliyordu nasıl yapacağını. "Biraz da sen karıştır." diyerek ellerini kazandan çekti Harry. Draco dikkatli bir şekilde karıştırırken Harry onu izliyordu.
Seamus ve Ron'un iksir kazanı patlayınca herkes irkilerek o tarafa doğru baktı. Ron ve Seamus ise birbirlerini suçluyorlardı. Draco gayet eğlenmiş bir şekilde kahkaha attı. Kahkası tüm sınıfı dolduruyordu.
Harry dikkatlice gözlerini onda gezdirdi. Önce kısılan gri gözlerine baktı. Küçülmüştü gözleri, ne kadar güzel gözüktüğünü bilseydi o bile aşık olurdu kendisine. Gözlerinden burnuna kaydırdı bakışlarını. Biçimli burnu yandan bile güzel gözüküyordu. Son olarak dudaklarına indirdi yeşillerini. Kahkaha atmanın etkisiyle yukarı doğru kıvrılmış, ağzı aralanmış dişleri inci gibi parlıyordu. Acaba dudakları göründüğü kadar yumuşak mıydı? Onu öpmenin nasıl bir his olacağını düşünmeden edemedi. Düşüncesi bile nefes almasını zorlaştırırken kafasını iki yana sallayıp kazana odaklandı hemen. Ne yapmıştı ona böyle?
Ona bakmadan duramamış yeniden bakışlarını Draco'ya çevirmişti. Bu sefer griler onu izliyordu. Hafifçe titrediğini hissetti Harry. Ama vücudu üşüdüğü için değildi. Kalbi üşümüştü bir an, kaskatı kesilmişti. Grilerin ona bakmasıyla garip tatlı bir heyecan kaplamıştı içini. Yutkundu. Yutkunması ile Draco'nun bakışları boğazına, adem elmasına, indi. Daha sonra rüyadan uyanmış gibi irkilerek kazana odaklandı tekrar oysa Harry gözlerini çekememişti ondan.
"Böyle bakmaya devam edersen bana aşık olduğunu düşünmeye başlayacağım, Potter. Tamam, bakılmayacak gibi değilim ama yedin gözlerinle." ona bakmadan konuştu sarışın olan. Ses tonunun alaylı olmasına karşın yüz ifadesi ciddiydi. Harry hemen gözlerini çekti ondan. "Aşık olacağım son kişisin, Malfoy." demeyi de ihmal etmedi.
Sahi, Tanrı özenmişti Draco'yu yaparken. Boş zamanında yapmıştı, belli. Sanki Tanrı bir heykeltıraştı da her bir darbesini fazlasıyla düşünerek atmış gibiydi. Yıllarını ona ayırmış gibiydi. Tanrı'nın en güzel eseriydi o. En göz alıcı olanıydı.
__
Hata devam ediyor bxnxnd. Ne bilim yorum falan yapın da sıkılmıyım njbjsjsk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Flowers On My Skin | Drarry
Fanfiction[Tamamlandı] "Durduramıyorum bunu, başta küçük bir tohum olarak yerleşti yüreğime. Daha sonra büyüdü, büyüdükçe zorlaştı gizlemesi. Daha sonra bir sarmaşık gibi ele geçirdi tüm benliğimi ve ben bununla mücadele edemiyorum." Draco hala Harry'nin...