9. Bölüm

3.2K 245 149
                                    

Harry sabah kahvaltıda gece ormanda olanları Hermione ve Ron'a anlatmıştı, Draco ile olan yakınlaşma kısımları hariç tabii. Bazı şeylerin özel olması gerektiğini düşünüyordu. Sonuçta Draco için hiçbir anlam ifade etmiyordu ve anlık olan şeylerdi.

"Profesör Dumbledore'a söylemen gerektiğini demiştim." dedi Hermione azarlar bir tonda. Ron ise Harry'nin üstüne gitme taraftarı değildi, olan olmuştu sonuçta. Hermione'nin azarlamaları eşliğinde Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersi için sınıfa geldiler. Üçü yerlerine yerleştikten kısa bir süre sonra Snape ifadesiz bakışlarıyla sınıfa girdi. Sözsüz büyüler hakkında püf noktaları ve bilgileri verirken Harry'nin bakışları istemsizce Draco'ya yönelmişti.

Ah, ne de güzeldi öyle. Sarı saçlarını yandan ayırıp düzgünce taramıştı. İnci gibi beyaz teni solgundu. Beyaz gömleğinin üstten son iki düğmesini açık bırakmış, kravatını çok hafif gevşetmişti. Düşünceli bir hali vardı ama duygularını gri gözlerine yansıtmaktan ustaca sakınmıştı, ne düşündüğü anlaşılmıyordu.

"Sanıyorum ki dersi Malfoy değil, ben anlatıyorum Potter!" Profesör Snape'in iğneleyici sesiyle irkildi ve sınıfta ona dönen bakışlarla çuvalladığını dibine kadar hissetti Harry. Draco da Snape'in sesiyle bakışlarını yerden çekip Harry'ye sabitledi. Harry'nin ona baktığından haberi olmadığı için şaşırmıştı ama belli etmemeye çalışıyordu. Bakışlarını kitaba sabitleyen Harry'nin yanakları kızarınca, Draco'nun dudakları küçük bir gülümseme ile kıvrıldı.

Dikkatler Harry'nin üstünden kısa sürede geçmişti ve herkes ikişerli gruplar halinde sözsüz büyü yapımına çalışacaktı. Harry Ron ile eşlemişti. Asasını elinde sıkıca kavrayıp sesli bir şekilde söylemeden Ron'a uğursuzluk büyüsü yollamayı denedi ama hiçbir şey olmadı.

Sınıfa baktığında başarabilen biri gözükmüyordu henüz. Sınıfın bir çoğu sözsüz büyüyü yaparken ağızlarını kıpırdatma hatasına düşüyordu. Snape de ağızlarını kıpırdatanlara aşağılayıcı bakışlar atarken sert sesiyle alttan alttan laf sokarak onları uyarıyordu.

Hermione Neville'a basit bir uğursuzluk büyüsü göndermişti sadece asasını hareket ettirerek. Neville'ın yaptığı sözsüz kalkan işe yaramayınca geriye doğru savrulmuştu. Derste başka bir Profesör olsa Hermione'nin başarısına en az 10 puan verirdi çünkü sınıfta ondan başka sözsüz büyü yapmayı başaran yoktu. Snape'in ise umrunda değilmiş gibi görünüyordu, Neville'a sataşmakla son derece meşguldü.

Pansy Draco'ya sözsüz bir uğursuzluk büyüsü göndermeye çalışıyordu ama büyüyü farkında olmadan ağzını kıpırdatarak yapmıştı. Draco ise sadece asasını oynayarak yaptığı kalkan büyüsüyle kendini korudu. Daha sonra Pansy'ye bakarken dudakları kendini beğenmiş bir  gülümseme ile kıvrıldı. Sonunda sözsüz bir büyü yapmayı başarabilmişti.

Harry etrafındakileri izlerken öyle dalmıştı ki Snape'in yanına geldiğinden bir haberdi. "Dersi başkalarını izleyerek geçmeyi düşünmüyorsun herhalde, Potter?" dedi. Harry hızla önüne  döndüğünde Snape'in küçük düşürücü bakışlarıyla karşılaştı. Kendini toparlayıp Ron'un uğursuzluk büyüsü göndermesini bekledi. Ron ağzını kıpırdatmamak için dudaklarını birbirine bastırmış sözsüz büyüyü yapmaya çalışırken kendini o kadar sıkmıştı ki yüzü morarmaya başlamıştı. Harry kendini koruma amaçlı bir kalkan büyüsü yapmayı denedi ama başarılı olamadı, Ron da ona uğursuzluk büyüsü göndermekte başarılı olmamıştı zaten. Snape onlara kafasını iki yana sallayarak kötü bakışlar attı ama bir şey demeden uzaklaştı.

Sınırsız denemenin ardından, dersin sonuna doğru Harry sözsüz bir uğursuzluk büyüsü yapmayı başarmıştı. Hermione ve Ron ile beraber dersten çıktıktan sonra hararetli bir şekilde Snape'in dedikodusunu yapıyorlardı. Hiçbiri ondan haz etmiyordu. Daha sonra Harry'nin Draco'ya bakarkenki ifadesini taklit etmişti Ron. Onlar gülüşürken Ron taklidini devam ettirip Snape'in yakaladığı zaman Harry'nin şaşkın halini de taklit etmişti. Bu üçünün daha yüksek sesle kahkaha atmalarına sebep olmuştu.

Flowers On My Skin | DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin