Flowers On My Skin | Drarry

15. Bölüm

Sondaki notu okuyun lütfen. Fikri olanlar yanıtlarsa sevinirim♡

İyi okumalar

*

Sabah uyandığında el yordımıyla gözlüklerini yokladı. Aldığı yuvarlak çerçeveli gözlüğü gelişigüzel gözüne yerleştirip yatakta oturur pozisyona geldi. Hızlıca giyindikten sonra aynadan kendine baktı. Boynundaki morluk fazlasıyla belli oluyordu. Oflayarak Gryffindor atkısını boynuna doladı. Draco da onun gibi düşünüp morluğu aşağıya bıraksaydı ne olurdu sanki?

Hazır olunca kahvaltı için Büyük Salona geçip Hermione ve Ron'un yanındaki yerini aldı. "Hava bugün o kadar soğuk değil. Çıkar istersen atkıyı." dedi Ron, bir yandan da kahvaltısı ile ilgileniyordu.

"Yok, kalsın. Üşüyorum da ben." Alelacele konuştu Harry. Sıcak mı olmuştu? Biraz olsun ferahlamak için eliyle hava yapmaya başladı kendine.

"Sıcak olduysa çıkar atkıyı." dedi Hermione bir Harry'ye, bir          -kendine hava yapmak için ileri geri salladığı- eline bakarken.

Harry direkt elini sallamayı kesip, şirin olduğunu düşündüğü ama aslında gergin bir şekilde güldü. "Kesinlikle hava çok soğuk. Sizce de bugün bir dondurucu soğuk yok mu? Soğuk demişken... aaa bakın Snape geliyor."

Hermione ve Ron ona anlamsız bakışlar atarken umursamazca omuz silkip kahvaltısına odaklanmaya çalıştı. Sadece çalıştı çünkü Slytherin masasına bakmadan üç dakika tek dayanabilmişti. Slytherin masasına döndüğünde onu izleyen bir çift gri gözle karşılaştı. Draco arsızca gülüyordu. Az önceki kıvranmasından keyif aldığını gizleme gereksinimi duymuyordu.

Sırıtarak dilini dudağının çevresinde dolaştırınca Draco'nun gülümsemesi silindi. Gözlerini Harry'den kaçırıp kafasını çevirdi. Yanakları mı kızarmıştı onun?

İksir dersi için mahzene geldiklerinde sınıfta sadece Pansy, Blaise ve Draco vardı. Harry, Ron ve Hermione yerlerini aldıklarında Draco da onların yanına gelip Harry'nin hemen yanına oturdu. Kollarını ona dolayarak sarıldı. Harry artık Blaise ve Pansy'nin yanında temkinli davranmasına gerek olmadığını anladı görünüşe göre biliyorlardı. Draco usulca Harry'nin atkısını çıkartıp kafasını boynuna yerleştirdi. O naneli, sarhoş edici kokusunu içine çekti. Harry, Draco'nun boynundaki dudaklarının kıvrıldığını hissetti.

Ron, Blaise ve Pansy aynı anda öğürme sesi çıkarırken Hermione onlara gülümseyerek bakıyordu. "Bu sevgi kelebeği haller sana hiç yakışmıyor." dedi sonunda Pansy kendini tutamayıp. Draco ona cevap verme tenezzülüne girmeden direkt asasıyla bir büyü savurup rastgele bir kitabın Pansy'ye doğru uçmasını sağladı. Pansy eğilince kitap duvara çarpmıştı. Pansy de ona bir kitap savurmaya hazırlanıyordu ki Hermione'nin çığlığı boş sınıftan yankılandı:

"Harry, boynuna ne oldu?"

Harry direkt Draco'dan uzaklaşıp saf saf Hermione'ye baktı. O sırada diğerleri de bakmak için başlarına üşüşmüştü. Pansy hızla Draco'nun düğmesini açmaya başladı. Draco her ne kadar ittirse de engel olamamıştı.

"Oha, sevişmiş bunlar." dedi kahkalarla gülerken Blaise da ona katılmıştı.

Harry'nin yüzü kırmızının her tonuna girerken Draco direk düğmelerini ilikledi. "Yok öyle bir şey." dese de içinden yanaklarının kızarmaması için dua etmeye başladı Draco. "Kusucağım galiba." dedi Ron yüzü garip bir ifadeye girerken. Hermione ise gülmemek için dudaklarını ısırıyordu ama yanakları da kızarmıştı.

Pansy kahkalarını zar zor dindirmeyi başarmıştı ki, "Böyle bir çift olacağınızı hiçbir zaman düşünemezdim." dedi alayla. "Ben beklerdim." dedi Hermione kıkırdayarak. "Nasıl?" dedi Draco şaşkınca Hermione'ye bakarken. Omuz silkip, cevap vermemeyi tercih etti Hermione. Harry, Hermione'nin bakışlarından Çapulcu Haritasından hergün, her saat, her dakika ve her salise Malfoy'u dikizlediği zamanlar olduğunu anlamıştı. Sene başındayken kendi içinde kabul etmese bile Ölüm Yiyen olduğu bahanesine sığınarak gördüğü her alanda takip ediyordu bu da yetmezmiş gibi görmediği zamanlarda da Çapulcu Haritasından nerede olduğuna bakıyordu.