_
|Jeon Jeongguk|
Busan / Gijang
Geun-Hye Karakolu
Saat: 14.34
"Jeongguk-ah! Sana kahve aldım."
Sunyeon önüme bıraktığı kahve bardağına bakıp gülümsedim ve teşekkür ettim. Başımı önümdeki dosyalardan kaldıramazken bardağa uzanıp bir yudum aldım. Kalemi geri elime alıp dosyalarla ilgilenmeye devam ederken bir süre sonra yanımdaki hareketlilik kaybolmuş ve ben daha çok odaklanmıştım işime.
Bugün çok fazla enerjik hissediyordum ve kendimi tamamen işime verecektim. Özellikle Jimin halsiz olduğunu söylediğinde ilgilenmek için birkaç dosyasını ben almıştım. Kendilerimkini çoktan bitirdiğinde Jimin'ninkine başlamıştım. Bütün odağımı yine önümde ki dosyalara verirken, kafamı bütün odağımı dağıtan kişinin sesiyle kaldırdım.
"Jeongguk-ah?"
Kafamı kaldırdığım anda Taehyung'un gülümseyen yüzünü görmüş ve kendimde de bir gülümseme oluşmasına izin vermiştim. Kimsenin bozamadığı dikkatimi Kim Taehyung sadece bir kelimesiyle dikkatimi alıp götürürken ayağa kalktım. Ona doğru attığım birkaç adımla hızla açtığı kollarının arasına girmiş ve sıkıca sarılmıştım. Birkaç gün görememiş sadece telefonda sesini duyduğum halde nasıl bu kadar çok özlediğimi fark ederken kafamı kaldırdım.
"Taehyungie~ Neden geldin?"
Belimdeki ellerini yanaklarıma çıkardığında sıkıştırıp iki yana salladı. "Neden soruyorsun, hm? Yoksa seni ziyaret edemez miyim?" Yanaklarımdaki ellerinden dolayı biraz zorlansam da kafamı iki yana salladım. "Edebilirsin." Yanaklarımı son kez sıkıp benden ayrıldığında etrafa baktı, sonrada masamın üzerine.
"Sanırım işin var."
"Yani. Biraz işim var bugün."
"O halde seni yemeğe çıkartamayacağım."
Söylediği cümleyle kaşlarım çatılırken alt dudağım kendiliğinden bir adım öne çıkmıştı. Bakışlarım yere kayarken titrek bir nefes vermiştim. Oysa onunla yeme yemeyi ne çok isterdim. Fakat henüz normal izin günlerim dışında izin vermeyen amirim ve henüz bitiremediğim işlerimle bu isteğimin sadece bir istek olarak kalmasını sağlamıştım. Ama onun üzülmesini istemediğim için kafamı hızla kaldırıp gülümseyerek baktım Taehyung'a.
"Taehyung.. üzülme. Sonra gideriz."
Belimi sıvazladığında benden birkaç adım uzaklaşmıştı. Fakat eli hala bileğimde dururken bulunduğu yeri okşuyor ve gülümseyerek gözlerimin içine bakıyordu. "Gelmişken, Yoongi'ye uğrayayım." Amirimizin onu arkadaşı olduğunu aklıma gelirken kafa sallamış ve birkaç adım daha geri gittiğinde eli bileğimden ayrılmıştı. Arkasını döndüğün karşımdaki amir odasına ilerlemiş ve kapıyı çalarak içeri girmişti. Ben hala arkasından baktığımı fark ettiğimde omzuma koyulan elle irkilmiş ve arkamı dönmüştüm.
Jimin yüzündeki sırıtma ile bana bakarken gidip masama oturup işime geri devam etmeye çalıştım. Fakat kendisini poposuyla masamı tekrardan işgal edince kalemi bırakıp ona bakmak zorunda kaldım. O ise hala aynı ifadesini koruyordu. "Kimdi o?"
"Taehyung."
İsmini söylediğim göz devirmiş ve geriye yaslanarak ellerini masaya yaslamıştı. "İsmiyle pek ilgilenmiyorum. Senin neyin oluyor tam olarak? Böyle bileğinden tutup okşamalar, sıkı sıkı sarılmalar, yanak sıkmalar falan. Ne iş?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lost Night × TaeKook✔
FanfictionO adam, görev yaptığım karakola, gecenin bi' yarısında gelerek, oğlunun kaçırıldığını söylemiş ve o kayıp gecede hayatımı tamamen değiştirmişti. [11.11.20] - [14.01.21]