10

2.5K 266 49
                                    

Medya: Lana Del Rey - Burning Desire

_

|Jeon Jeongguk|

Busan / Gijang

Geun-Hye Karakolu'nun Kantini

Saat: 12.34

Taehyung'la Olan Buluşmadan Dört Gün Sonra..

Hoseok ve Jimin ile kantinde oturmuş mutlu mutlu öğlen yemeğimizi yerken sanırım tek mutlu Jimin değildi. Sinirle önündeki yemeği yiyor gözleri arada biraz uzağımızdaki masada oturan amirimize kayıyordu. Göz altları biraz şişmiş saçları tamamen özenini kaybetmişti. Sanırım artık sabitleyici spreyi kullanarak saçını şekilden şekile sokmuyordu. Çünkü kırmızı saçları şuan ona oldukça yabancı gelen bir şekilde alnına dökülüyordu. Hoseok ise kardeşinin bu durumlarıyla pek ilgilenmiyor hatta bakışları, 'daha da beter ol' temalı gibiydi.

"Elin adamlarına, kızlarına asılıp yatağa atarsan, karşına bir gün biri çıkar seni şekilden şekile sokar. Ben sana dedim o kadar şu adamla uğraşma diye. Ama beni dinleyen kim? Park Jimin aldı başını gidiyor." Jimin ona ters bakışlarını attığında çubuğunun ucunu yemeğine batırıp çıkarıyordu. Jimin'i ilk defa böyle kinli görüyordum. Her ne kadar Hoseok'un haklı olduğunu bilsem de arkadaşımın böyle görünmesini istemiyordum.

"Jimin?"

Kafasını kaldırmadan olması gerektiğinden daha fazla normal çıkan sesiyle, "Efendim Jeongguk?" demişti. Evet, evet kesinlikle karşımda ki benim arkadaşım olamazdı. Böyle üzgün ve kaybetmiş hissetmesine izin veremezdim.

"Sana değil, gerçek Jimin'e seslendim. Park Jimin, hani şu havalı olan, gevşek ve asla pes etmeyen Park Jimin'e seslendim." Gözlerine içine bakarak konuştuğumda orada bir yerlerde minik bir parıltı gördüğümde yanağına sabitlediği elin bileğini tutup onu salladım. "Sen sabah kendine ayna da baktın mı? Gerçekten, kedi kılıklı bir amire mi yenileceksin?" Söylediklerim ile bükük olan boynunu kaldırdığında gözlerini masada bir yere sabitledi ve düşündü. Dudaklarının kıvrıldığını gördüğümde bakışları bana döndü. "Çok haklısın Guguk!"

Hızla masadan kalkıp yüzümü avuçlarının arasına alıp yanaklarımı sıktı. Başımı iki yana sallayarak yanaklarımı sıktığında koşturarak kantinden çıkmıştı. İstediğimi başarmanın verdiği zevkle sırıtarak önüme döndüm. "Çok yanlış yaptın Jeongguk-ah. Şimdi hayatta bırakmaz peşini." Omuz silkerek yemeğimi zevkle yemeye devam ettim.

"Biliyor musun? Bu aralar çok gözüme çarpıyorsun Jeongguk. Hareketlerin bi' değişti sanki. Sevgili falan mı yaptın?"

İlk başta şaşkınca Taehyung'un normal davranışlarıma bile etkisi olup olamayacağını düşündüm. Sonra aklıma onunla geçirdiğim vakitler ve bana hissettirdiği duygular geldiğinde sırıtarak Hoseok'a baktım. Gözleri irice açıldığında sanırım yaptığı tahminin doğru çıkmasını beklemiyordu. Elini masanın iki yanına koyduğunda kafasını eğdi. "Yaptın mı cidden?"

Gülümsememe engel olamazken gözlerimi etrafta gezdirdim. Sonra dudaklarımın arasından cilveli bir, "Yani." nidası döküldü. Kollarını omzuma sardığında salladı bedenimi. "Anlat çabuk! O kadar iş arasında kiminle, ne ara yaptın be?!" Sitemkâr sesine karşılık sessizce gülüp omuz silktim. Evet şuanda, ona Taehyung'tan bahsederken utanıyordum. Ve bu çok güzel bir histi.

"Kız mı, erkek mi?"

Hoseok'un meraklı ama aynı zamanda ciddi bir şekilde sorduğu soruyla kafamı kaldırıp tepkilerini izleyerek cevapladım sorusunu. "Erkek." Burnunu kırıştırıp dudaklarından, "Eh." gibi bir ses çıktığında uzatıp saçlarımı karıştırdı. "En azından birisini bulmuşsun. Ama..!" Hızla bana doğru yaklaştığında önemli bir şey söylüyormuş gibi fısıldadı. "Benimde buluştuğum biri var. Her öğle yemeğinde beraberiz." Genellikle öğle yemeklerini bizimle yediği için kaşlarımı çattım.

Lost Night × TaeKook✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin