08

2.6K 269 40
                                    

_

|Jeon Jeongguk|

Busan / Gijang

Geun-Hye Karakolu

Saat: 10.23

Sonunda işlerimi bitirdiğimde stresten dolayı terleyen avuç içlerimi üniformama sildim. Çapraz masamda ki Jimin bana dik dik baktıktan sonra ayağa kalkıp yanıma geldi. "Hayırdır Guguk? Ne bu tavırlar?" Ona hala bu rahat tavırlarından dolayı kızgın olsam da şuanda onunla atışmak için iyi bir durumda değildim. En azından bunu daha az stresli olduğum bir güne atabilirdim.

"Amirin yanına gideceğim. Bugün erken çıkmak için izin alacağım."

Jimin, beni dinledikten sonra masama yaslandı ve kollarını göğsüne birleştirdi. Ardından kaşlarını yukarıya kaldırıp indirdi. "Hayatta izin vermez." Kaşlarımı çatıp ona baktım. "Nereden biliyorsun? Belki izin verecek?" Jimin alayla güldüğünde kenara çekildi ve geçmem için yer açtı. Ona sinirli bakışlarımı ata ata yanından geçtim ve dün gelen amirimizin odasının önünde dikildim. Kapıyı bir iki kez çaldıktan sonra içeriden gelmemi onaylayan bir ses duymuş gergince içeri girmiştim.

Amir Min Yoongi, beni baştan aşağı süzdükten sonra bakışlarını önündeki dosyaya çevirdi. "Jeon Jeongguk. Yaş, 24. Milli Savunma ve Polis Cemiyeti Üniversitesi mezunu. Ve kazandığın birkaç ödül vesaire. Doğru kişi değil mi?" Neden böyle konuştuğunu anlamasam da kafa salladım. Ellerini başının yanında birleştirip yumruk yaptığında gözlerini geri bana çevirdi.

"Sadece emrim altında çalışacak olan polisleri tanımaya çalışıyorum. Bir sorun mu var Jeon?"

"Ben.. bugün erken çıkmak için izin almak istemiştim."

"Ah, önemli mi peki nedeni? Yani hastanede kalan bir yakının mı var? Yoksa bakman gereken bir büyüğün? Minik bir çocukta olabilir."

Aslında sadece hoşlandığım kişi ile buluşmam vardı.

Kafamı birkaç saniyeliğine eğdikten sonra iki yana salladım. "Hayır. Sadece birisiyle buluşmam gerekiyordu da." Çekingen bir şekilde konuştuğumda tamamen değişen amir odasında ıslığı yankılandı. Kafamı kaldırmakta zorlanıyordum çünkü bu kadar utanacağımı asla tahmin etmemiştim.

"Demek randevun var, ha? Bu güzel."

Sadece kafa salladığımda alaycıl havası ve beni dalgaya alması olduğumdan daha da çekingen olmama neden oluyordu. Eğer Geunhye hyung olsaydı sorgulamadan bana izin verirdi. Onun bu torpilli durumlarını şimdiden özleyeceğimi hiç tahmin etmezdim.

"Üzgünüm Jeon ama normal izin günlerin dışında sana izin veremem."

Kafamı sallayıp önünde eğildim ve kapıyı açarak odasından çıktım. İzin alamamak beni oldukça üzmüştü. Heyecanlandığım buluşmayı hemen yapamayacağım için daha da çok üzülmüştüm. Normal izin günüm pazar günüydü ve daha pazar olmasına üç gün vardı! Geunhye hyungu çok özlemiştim. İster istemez fazla ısrar edemediğim için kendime de kızıyordum. Ama adam beni inanılmaz derecede utandırmıştı.

Umutsuzluk ile masama gömüldüğümde kıkırdayarak yanıma kırmızı saçlı Jimin geldi. Şuan onunla uğraşmak ise isteyeceğim en son şeydi. Kafamı kollarımdan kaldırdığımda seslice ofladım ve düşüncelerini haklı çıkartıp kahkaha atmasına neden olmuştum. Ona attığım ters bakışlarımın arasında gülerek konuşmaya başladı.

"İzin vermedi değil mi? Biliyordum!"

Tekrar güldüğünde bakışlarını yanımızdan geçen diğer polise çevirdi ve onun elindeki sıcak olduğunu üzerinden çıkan dumanlardan anladığım kahveyi aldı. Kendisine şaşkınca bakan polise göz kırptı. "Ben sana yenisini alırım." Polis sırıtarak yanımızdan ayrıldığında Jimin'e olan bakışlarım daha tersleşmişti. Resmen cazibesini herkesin üzerinde kullanıyordu.

Lost Night × TaeKook✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin