_
Bu his de neydi böyle?Uzun süreler geçmişti üzerinden, düşüncelerinden. Saklanmıştı duyguları uzun bir süre, buna sebep olarak ise sakin bir hayat sürdüğünü örnek gösterirdi. Yaşlanırdı oradan oraya koştururken, anılar biriktirirdi sevdiği adamla, tek oğluyla.
Şimdi ise neydi bu hissettikleri?
Korku?
Endişe?
Çaresizlik?
Sevdiği adam, her yerine makineye bağlı olarak karşısında, en ufak bir hareketlenme göstermeksizin beyaz yatakta uzanıyor iken çenesi ağrımıştı artık kendisini sıkmaktan. Gözleri yanıyordu, dolup taşmaya hazır olan göz yaşlarını bırakamadığından.
Arada alnını yaslıyor, yüzlerce dua ediyordu bir zamanlar genç iken varlığına inanamadığı tanrıya. Yalvarıyordu ona, Jeongguk'u kendisinden almaması için.
Sevgilisi, büyük bir operasyona girmişti. Ünlü bir mekana baskın yapıp, Busan sokaklarında uyuşturucu satıp gençleri zehirleyen kişileri yakalayacaklardı. Ama tanrı bunu hoş görürdü ki, Jeongguk ve birkaç polis bu baskında çatışma esnasında yaralanmışken en ağırlarının sevgilisi Jeongguk olması, yumruklarının sıkmasına neden oluyordu, aynı zamanda arada kendisine hakim olamadan alnını vuruyordu sevgilisini izlediği cama.
"Baba."
Oğlunun sesini duyduğunda kafasını ona çevirmişti. Onun burada olmasından memnundu ama biraz geç kalmıştı çünkü oğlu şehir dışındaydı okul araştırma ödevi için. Babasından gelen bir telefonla diğer babasının vurulduğunu ve durumunun ağır olduğunu öğrendiği gibi hızla Busan'a geri dönmüştü. Yolda ağlamış, arkadaşları onu sakinleştirmekte zorlanmış, arabayı kullanan bir diğer arkadaşına hızlı sürmesi gerektiğini söyleyip durmuştu.
Taehyung vücudunu oğluna döndürür döndürmez hızla kollarını ona dolamış, göğsünde ağlamamaya, kendisi için güçlü durmaya çalışan oğluna daha da sıkı sarılırken burnunu saçlarına gömmüş, omuzları sarsılırken sessiz olmaya çalışmıştı. Minjoon, babasına destek olmak için yıkılmamayı seçmeye çalışırken biraz değil, fazlaca zorlanıyor iken hemencecik babasının ayaklarını dibine çöküp, 'Baba, Jeongguk babam yaşayacak değil mi?' diyerek ağlamak istiyordu içten içe.
"Baba."
Tekrar seslenmişti ona. Kendisine efendim dese konuşacak gücü yokken ıslak, kızarmış dudaklarından sadece bu kelime dökülebiliyor iken kafasını çevirmiş, yanağını babasının göğsüne yaslamışken, camdan diğer babasına bakıyor gözleri yanarken çenesi titriyordu az sonra deli gibi ağlayacağının haberini verirken.
Bu umutsuzlukları ise az önce doktorun sözlerinden kaynaklanıyordu.
'Hayati riski devam ediyor'
'İç kanaması var'
'Sakin olun ve kendinizi her duruma hazırlayın'
Bu sözler içinde, en ücra köşede kalan umut duygusuyla savaşırken o, kollarını oğluna dolayıp ağlamayı seçiyordu çaresizce. Öyle ki ona, bu kalp ağrısı oldukça fazla gelirken önemsiz bir iş yüzünden bile kendisini toparlamada haftalar harcayan adam Kim Taehyung, hayattaki en önemli kişiden birini kaybetmeye nasıl dayanabilirdi bilmiyordu.
Minjoon, bir süre sonra kollarını sardığı babasının titremeye başladığını fark ettiğinde burnunu çekip ondan uzaklaşmaya çalışmış, fakat bunun sonucunda neredeyse düşecek olan babasını tekrardan zar zor tuttuğunu kafasını beyaz koridorda gezdirmiş, gözleri biraz ileride duran arkadaşına çarptığında ona seslenmişti bir doktor çağırması için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lost Night × TaeKook✔
FanficO adam, görev yaptığım karakola, gecenin bi' yarısında gelerek, oğlunun kaçırıldığını söylemiş ve o kayıp gecede hayatımı tamamen değiştirmişti. [11.11.20] - [14.01.21]