14

2.2K 259 23
                                    

_

|Jeon Jeongguk|

Busan / Gijang

Taehyung'un Evi

Saat: 22.32

Minjoon'la öğleden sonramız oyun oynayarak, bir şeyler yiyerek, şarkı söyleyerek ve dans ederek geçmişti. Ona bir sürü süper kahraman fotoğrafı göstermiş görevlerini ve yaptıklarını anlatmıştım. Sonra biraz üzerimde kestirmiş, uyandığında ise ona süt ısıtmıştım. Hemen sonra şarkı söylemiş, dans etmiştik. Oyuncaklarla oynamıştık.

Kapı çaldığında Taehyung'un geldiğini düşüp hemen kapıya koşmuştum. Minjoon'da peşimden geldiğinde kapıyı açmış ve karşımıza çıkan Taehyung bize kocaman gülümsemişti. İçeri adımlayıp çantasını bir köşeye bıraktıktan sonra Minjoon'u kucağına alıp salona ilerlemişti. Minjoon bugün yaptıklarımızdan Taehyung'a anlatırken gözleri arada beni buluyor, derin derin baktıktan sonra gülümseyerek geri Minjoon'a dönüyordu.

"Biliyor musun baba? Jeongguk hyung bir sürü yemek yaptı bizim için."

"Ya? O zaman sen salondaki oyuncaklarını topla bizde Jeongguk hyungunla masayı hazırlayalım."

"Tamam!"

Kucağından inip oyuncaklarını tek tek toplayıp sepetine doldurmaya başladığında Taehyung gözleriyle mutfağı işaret etmiş bende ayağa kalkıp mutfağa ilerlemiştim. Açıkçası işteki değerlendirmesini çok merak ediyordum. Ona döndüğümde anında elleriyle yanaklarımı kavramış ve alınlarımızı birleştirmişti. Şaşırırken ellerimi kaldırıp yanaklarımdaki ellerin üzerine koymuştum. Az çok yüzlerimizin yakınlığından dolayı tam göremesem de gülümsediğini biliyor ve hissediyordum.

"Geçtim Jeongguk. Değerlendirmeyi geçtim."

Onun için her bir yanım sevinirken ellerini okşamış ve gözlerine bakmaya çalışmıştım. "Desene her sabah seni izleyeceğim." Gülmüş ve yanaklarımdaki ellerini yavaşça enseme doğru indirmişti. Sıkıca kavrarken kafamı hafif yukarı kaldırmış ve onunla göz göze gelmemi sağlamıştı. Burnunu yaklaşıp burnuma sürttüğünde gözlerim dudaklarına inmiş, sonra kıpırdayışını izlemiştim.

"Her şeyimi kaybettiğimi sandığım o gece, başıma gelen en güzel şey sensin Jeongguk."

Güzel cümlesine gülümsememe izin bile vermezken beni kendisine çekmiş ve dudaklarımızı birleştirmişti. Ellerimi dirseklerine koyduğumda ayak ucumda yükselip boyumu ondan biraz daha uzun yaparak kendime çekmiştim. Onun eli ensemde, saçlarımda oyalanırken belinden tutup kendime çekmiştim sıkıca. Belinden yönlendirip yanımızdaki tezgaha yasladığımda dudaklarımı kocaman aralayıp üst dudağını emmiştim derince. Bir anda aklıma gelenle ayrılmış ve gözlerim kırpıştırarak yüzüne bakmaya aynı zamanda konuşmaya çalışmıştım.

"Şey.. Minjoon gelebilir. Bizi böyle görmesin."

Tebessüm edip kafa salladığında parmak uçlarıyla yanağımı okşayıp ellerini çekmişti. Arada dudaklarıma kayan gözleri ile dudaklarımı birbirine bastırma ve kızaran yanaklarımı saklama isteği ile doluyordum. Yavaşça dolaba ilerlediğimde akşam yemeği için yaptığım yiyecekleri çıkartmaya başlamıştım. O sırada üzerimde dolanan bakışlar beni hiç olmadığımdan daha da heyecanlandırıyordu.

"Üzerindekiler, benim kıyafetlerim mi?" Gülümseyerek sorduğu sesindeki tondan belli olurken kafa sallamış ve ona dönmüştüm. Beni süzüp, "Yakışmış." diyerek yanıma ilerledi. Çıkardığım yiyecekleri alırken tabaklamamda bana yardım etti. Kısa sürede -kızarmış yanaklarım ile- masayı hazırladığımızda oturmuş ve sohbet ederek yemeye başlamıştık.


***


Masayı toparladığımızda Minjoon üzerini değiştirmek için odasına gitmişti. Bulaşıkları makineye dizdiğimizde Taehyung elini tezgaha yaslayıp bana bakmaya başlamıştı. Ona döndüğümde alt dudağını dişlemeyi bırakıp dudaklarını araladı. "Jeongguk, bu akşam burada kalsana. Hem saat biraz geç oldu. Tabi bu bahane. Sen bir polissin ve başına bir şey gelmesinden endişelenmemem gerek. Yani.. bu gece burada kal Jeongguk."

Gülümseyerek kafamı eğdiğimde geri kaldırdım ve omuz silktim. "Kalmak isterim ama kıyafetim yok. Yarın işe giderken ne giymeliyim?"

"Benim dolabımdan giyinebilirsin. Hem karakolda yedek üniforman vardır, eve gitmene gerek yok."

"Evet, var. Peki ya beni nerede yatırmayı düşünüyorsunuz Bay Kim?"

Bakışları birkaç saniye düşünmek için benden ayrıldığında elini ensesine attı. "Yani koltukta yatmak isteyebilirsin. Ama sevgili olduğumuz için, aynı yatakta yatabiliriz diye düşünmüştüm." Sesindeki çekingenlik alt dudağımı ısırmama ama asla gülümsememe engel olamamıştı. Kapıyı kontrol ettikten sonra uzanıp dudaklarına minik öpücük kondurdum. "Yatarız Taehyung."

İkimiz mutfağı toparladıktan sonra Minjoon'un odasına gitmiş onu uyurken bulduğumuzda, onun karşısındaki odaya geçmiştik. Bakışları bana döndüğünde üzerimdekileri süzdü. "Ben sana yeni kıyafetler vereyim." Hızla kafamı iki yana sallamıştım. "Hayır, gerek yok Taehyung. Böyle yatabilirim."

Kafa salladığında ben yatağa oturmuş ve bakışlarımı ona çevirmiştim. Çizgili pijamalarını çıkardığında gülümsemiş ve onu izlemeye başlamıştım. İlk başta gömleğini çıkarmış ve omuzlarından aşağı düşürerek üst gövdesini açıkta bırakmıştı. Gülümsemem solarken nefesimi tuttum. Yapılı sırtı utanmadan onu seyretmeme neden olmuştu. Çizgili gömleğini giydiğinde elleri pantolonun önüne geçmiş ve ben o sırada bakışlarımı kaçırabilmiştim. Hatta dikkatimi dağıtmak için ayaklarımı yorganın içine sokmuş ve kendime uyumak için pozisyon aramıştım.

Sonunda ışıklar söndüğünde Taehyung yanıma uzanmış ve sırtını yatağın başlığına yaslamıştı. Ona kısa bir bakış atıp bende tıpkı onun gibi oturup sırtımı yasladım. Şuanda deli gibi ellerimin titremesinin bir sebebi olmalıydı. Aynı zamanda oturduğum halde terlemem ve karnımın kasılıp durması. Ki bunların sebebini zaten biliyordum. Yanımdaki adamdan fazla fazla hoşlanıyordum ben.

Gergin bir şekilde oturmaya devam ettikten sonra sağ elimde bir el hissetim. Taehyung elini elimin altından geçirip parmaklarımı birleştirdi. Bakışlarım oraya kayarken dakikalarca kesik kesik aldığım nefesimin de yok olduğunu sandım. Kafamı hafif ona çevirdiğimde zaten bana bakıyor olduğunu görmüş ve yanaklarım yanmaya başlamıştı. İyi ki karanlıktı ve birbirimizi tam göremiyorduk.

"Jeongguk.. aylardır bunu düşünüyorum. Her tek başıma kaldığımda seni ve bana hissettirdiklerini düşünüyorum. Ben Minjoon'dan sonra ilk defa birisi için endişeleniyorum, merak ediyorum, düşünüyorum. Oğlumu kurtardığında hemen sonra yaralandığını öğrenmiştim. Senin yanına gelmek istedim fakat Minjoon'la ilgilenen doktorların yanında da durmam gerekiyordu. Ben hayatımdaki ilk defa ikilemde kaldım Jeongguk. Minjoon benim için hep öncelik olurken sen.. bilmiyorum, tanrım Jeongguk sen, çok güzelsin. Bakışların çok güzel, gülüşün, davranışların, bana hissettirdiklerin çok güzel. Senden hoşlanıyorum Jeongguk, hemde çok fazla hoşlanıyorum."

Gülümesedim genişçe. Hatta kahkaha atmak istedim, fakat buna engel olmak için alt dudağımı ısırdım. Parmaklarımın arasındaki elini sıkıca kavradım ve ona dönerek karanlıkta olabildiği kadar dudaklarına uzandım. Elini sıkıca tutarken alt dudağını, dudaklarımın arasına alıp çekiştirdim. Yanağımı bulan eli ile titrek bir nefes çekmiştim içime, onun heyecanımı hissedebileceği kadar derin bir şekilde.

Yavaşça geri çekildiğimde neredeyse tam olarak ayrılmamış dudaklarımız sayesinde gülümsediğini hissetmiştim. "Sanırım bu duygularımızın karşılıklı olduğu anlamına geliyor." Gülerek geri çekildim ve yatakta biraz daha kayarak kafamı yastığa koydum. O da tıpkı benim gibi uzandığında vücudumu ona döndürdüm. Hala ayrılmayan ellerimiz arada dururken öne doğru kaydım ve alınlarımızı birleştirdim. Minjoon ile ilgilenirken olan yorgunluğum üzerime çöktüğünde gözlerimi kapattığımda kendimi, bıraktım huzurlu karanlığı aydınlatan Taehyung'un iki güzel güneşinde saklı olan sevgili uykuya.


_

Lost Night × TaeKook✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin