"Sıkı giyin," Lalisa dolaptan çıkardığı üçüncü hırkayı da bana giydirmeye çalışırken geriye çekildim. "Üçüncüye gerek yok Lalisa, kutuplara gitmiyorum." Dediğimde bir süre anlamsızca yüzüme bakmış, ardından gülmeye başlamıştı. Bazen gerçekten, deli olup olmadığını sorgularken buluyordum kendimi."Haklısın, bir an kendimi annenmiş gibi hissettim!" Delirmiş gibi kahkaha atarken ona korku dolu gözlerle bakmaktan alıkoyamıyordum kendimi. Lalisa bazen kaçık bir insan olabiliyordu. "Her neyse," Eliyle kolumu patpatlayıp beni pencereye yönlendirmeye başladı. "Jeongguk dışarı da taş oldu...gerçi o zaten taş! Seoul'un yakışıklı taşı."
"Alkol mu aldın sen?" Lalisa soruma karşı olumsuz anlamda kafa sallamış, beni ittirmeye devam etmişti. Fakat cam açık olmadığı için yüzüm cama değiyor, bazense kafam çarpıyordu. Aslında kapıdan çıkmak daha sağlıklıydı, ama eğer dışarı çıkarken anneme yakalanırsam söylecek herhangi bir yalanım olmadığından pencere daha cazip geliyordu.
"İttirip durma, cam açık değil." Elimle beni ittiren Lalisa'yı kenara çekmiş, böylelikle hem cama çarpan kafamı, hem yüzümü, hemde camı kırılmaktan kurtarmıştım.
Camı açarak kafamı uzattığımda on dakika önce gelen Jeongguk'un arabanın kaportasına kalçasını yaslamış bir şekilde bulduğumda, bir bacağımı camdan dışarı çıkarmıştım. Çıkan ses yüzünden Jeongguk bakışları aniden buraya dönerken, susması için işaret parmağımı dudaklarımın üstüne bastırıp diğer ayağımı dışarıya çıkarmış, aşağı atlamaya hazırlıyordum kendimi.
"Yardıma ihtiyacın var mı?" Jeongguk'un kısık sesi kulaklarımı doldurduğunda olumsuz anlamda kafa sallayarak aşağı atlayıp, dizlerimin üstüne düşmem an meselesi olmuştu. Dudaklarımın arasından kaçan inlemeye hakim olamazken, Lalisa'nın sessiz kahkahasını, Jeongguk'sa ayakların bu tarafa geldiğini görmüştüm.
"İyi misin?" Jeongguk yanıma eğilip telaşla konuşmaya başlarken bir yandan da, yere düştüğüm için tozlu olan ellerimin içine bakıyordu. Elimi kendime çektiğim için bakışları yüzüme çıkmıştı, 'iyiyim.' diyerek kestirip attığımda ise Lalisa'nın "Biraz daha ilgi gösterirsen, oturup ağlayacak." Diyen sesini duymuştum.
Ayağa kalkarak tozlanmış üstümü silkelemeye başladım. Artık rezil olmak o kadar da kötü bir şeymiş gibi gelmiyordu gözüme. Çünkü zaten yeteri kadar olmuştum!
"Sorun yok, iyiyim."
Jeongguk'da eğildiği yerden kalkmış kafa sallayarak onaylamıştı beni. Arabaya doğru adımlamadan önce arkamı dönüp pencereden bize bakan Lalisa olabildiğince sert bakışlar atarken aldığım karşılık alayla bana öpücük atmasıydı. Göz devirerek arabaya çoktan binmiş Jeongguk'u görmüş, büyük adımlarla ön koltuğa ilerleyip kapıyı araladım.
"Arka koltuğa oturursun diye düşünmüştüm." Şaşırmış sesine karşı omuz silkerek ön koltuğa oturmuş kapıyı ardından kapatmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
troublemaker
Fanfictionaynı anda hem iyi hem kötü nasıl hissettirebiliyorsun bilmiyorum, lakin bildiğim tek şeydir başbela oluşun. ;bu kurgu 'autumnofmay' adlı yazardan alınmıştır. tamamlandı.