Sessizliğin bizi tutup kocaman bir okyanusta seyahate çıkarıp, bir daha asla geri dönmeyeceğimiz bir adaya bırakıp, orta parmak sallayıp gittiği bilmem kaçıncı dakikasındaydık.
Elbette Taehyung'un bu nazik davranışını geriye çevirmek gibi aptalca bir harekete bulunmayıp, anında eve girmiştim. Fakat içerisi dünya güzelleri ve yakışıklıları ligiydi, ve Lalisa bu tanıma mükemmel bir şekilde uyarken, ben sonuçların açıklandığı bir kartım. Lakin bunu sorun etmiyordum, sonuçta o ligin sonunda tüm dikkatler o kağıttaydı.
Jisoo, Taehyung, Jeongguk ve Somi karşımıza oturup, onları incelediğimiz gibi bizi incelerken, onların karşısında suçlu çocuklar gibi oturmaya devam edemeyecek kadar sıkılmaya başlamıştım. İlk hamle olarak konuşmasını beklediğim Lalisa, bugün ağzını açmamış, kocaman bir şaşkınlığın beni yutmasını sağlayıp, ilk hamleyi bana bırakmıştı.
Tüm dikkatler zaten bizdeyken, boğazımı temizlememle halıyı izleyen Jisoo'da dönmüştü. Hızlıca gülümseyerek dudaklarımı araladım.
"Jeongguk'un nasıl olduğunu sormak için gelmiştim...ama, hepinizinkini sormak daha kusursuz olacak, nasılsınız?"
Kendimi diken üstünde hissetmekten alıkoyamazken, hasta olduğu için kafasını bile dik tutamayan Somi, başını Jisoo'nun göğsüne düşürdüğünde, Jisoo ona yandan bakmıştı. Bu görüntü bile nedensizce beni mutlu ederken, Taehyung konuşmaya başladı.
"Eğer Somi hastalığını kimseye bulaştırmadan hızlıca geçirirse, hepimiz iyi olacağız."
"Kendi adına konuş, Somi hastalığını bana bulaştırsa bile mutlu olacağım."
Ona karşı çıkan Jeongguk'un sert sesi ile Taehyung çerçeveli gözlüğünü burnuna kadar indirip Jeongguk'a bakmış, aralarında bir kaç saniye yeniden sessizlik başlamıştı. Neden anlaşamıyorlardı bilmiyordum, ama bence çok iyi anlaşabilirlerdi.
"Onu odaya götürsen iyi olacak sanki." Sonunda Lalisa'nın sesini duymam ile nefesimi dışarıya vurmuş, Jisoo'nun göğsünde uyuyan Somi'ye diktiği bakışlarına karşılık bende kendi irislerimi dikmiştim.
Jisoo, bir kaç şey mırıldanarak Somi'yi uyandırıp, odasına götürmek için ayağa kalmış, sonunda Lalisa'nın bakışları bana dönmüştü.
'Ne var?' dercesine omuzlarını kaldırıp indirdiğinde, bir kaç kez gözlerimi kapatıp açmış, buraya gelme nedenim olan Jeongguk'a bakmış, zaten bende olan bakışlarına karşılık vermiştim.
Onunla konuşmak istesem de, Taehyung böyle bakarken bunu asla yapacağımı fark etmiş olacak ki, o da ayaklanmıştı. Bakışlarımı başka tarafa çevirsem sanki Jeongguk kaybolacak gibi ona bakmaya devam ettim, ta ki önümde bir duvar gibi durana kadar.
"Bahçeye çıkalım mı?" Hızlıca kafa sallayarak ayağa kalkmış, Lalisa'nın 'ben burada ne yapacağım?' dediğini ve Taehyung'un ona 'İnsan eti favorimiz değil, rahat olabilirsin.' demesini umursamadan Jeongguk'dan önce dış kapıya koşar adımlarla ulaşmış, Jeongguk'un da yanıma ulaşmasını beklemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
troublemaker
Fanfictionaynı anda hem iyi hem kötü nasıl hissettirebiliyorsun bilmiyorum, lakin bildiğim tek şeydir başbela oluşun. ;bu kurgu 'autumnofmay' adlı yazardan alınmıştır. tamamlandı.