Sadece beş dakika, kendimi odamın penceresinden atmak için yeltenmeme son beş dakika! Sadece iki saniye, kendimi atsam dahi zarar alamayacağım alçaklıkta bulunan pencereden kendimi atmaktan vazgeçmeme son iki saniye.
Pekâlâ, olgun bir bedende olgun bir akılla hareket ettiğim hakkında oldukça katıydım fakat dün yaptığım şeyden sonra, olgun bir akılla hareket ettiğime annem bile inandıramazdı.
Hayatımda yaptığım hataların sonu gelmezken, hatalar ucu kaçmış çorap söküğü gibi hızla geliyordu. Ve eminim ki, bunun üstünde katkım oldukça büyüktü.
Derin sıkıntılı bir nefesi daha tavana uğurladığımda yanımda uzanan Lalisa huysuzca hareket edip 'üfleme' demişti. Bir kez daha. Havaya üflediğim nefesim, yüzüne geliyor bundan rahatsız olduğunu söyleyip duruyordu. Ama bu, hâlâ nefesimi havaya üflememi engellemiyordu.
"Ben sıçtım." diye fısıldadım. "Ben gerçekten sıçtım."
Lalisa seslice güldüğünde sağ elimle kakülleri kenars düşmüş alnına vurdum.
"Ya ben ne yapacağım?" Pişmanlığın dolup taştığı sesimle omuz silktiğini. hissettim."Düşünmeden harekete geçmemeliydin."
"Haklısın, fakat Lise de bana yaptıklarını sen biliyorsun! Onu bulmuşken, orada intikam almak istedim."
Lalisa gövdesini yataktan kaldırarak kocaman bir kahkaha daha patlattığında bende yataktan doğrulup, kollarımı göğüs hizamda birleştirdim.
"Ve, Jeongguk'un 'elbette hayır, ailemin öğrenmesine razıyım.' diyeceğini zannettin, fakat o 'yarın gece iki de hazır ol.' dedi! Tanrım o zamanki yüz ifaden hâlâ gözlerimin önünde!"
Lalisa karnını tutarak, boğazını yırtacak sertlikle kahkahasını sürdürürken odamın kapısı usulca açılmış, yüzünde ki tebessümle içeri annem girmiş, anında Lalisa susmuştu.
"Ne'ye gülüyorsunuz bakalım?" diyerek yanımıza gelen anneme bakıp bana dönen Lalisa'nın bakışlarında 'ne yalan söyleyeceğiz' cümlesini duymuştum resmen!
"Ah..." Elimi rastgele havaya doğru salladım, annem cümlenin devamını duymak için merakla yüzüme bakarken beceriksizce gülümsedim. "Lalisa'ya..." Yalan uydurmakta gerçekten iyi değildim. "Jennie bana bir kedi sahiplenmek istediğini söyledi!"
Benim yerime konuşan Lalisa'ya gururlu anne bakışları atarken annem gülümsemiş bana dönmüştü. "Jennie kedileri sevmez, hatta korkar onlardan."
"Evet! İşte bende buna gülüyordum."
Lalisa Manoban, 21. yüz yılın en iyi yalancılarından biri!
"Pekâlâ, fazla ses etmemeye dikkat edin. Saat geç oldu hem, uyusanız iyi edersiniz." Annem yanımıza geldiği gibi geri giderken dudaklarından dökülen 'İyi geceler' sözcüğüne aynı şekilde karşılık verirken Lalisa, annemin kapıyı kapatması ile bana döndü.
"Saat kaç?"
Komidinin üzerinde ki telefonuma uzanıp, uzun parmaklarımın arasına aldım. Vücudumla beraber kafamı da Lalisa'ya döndürerek telefonumu açtım.
Lana Del Rey'li duvar kağıdımın üstünde yazan '00.39' yazısıyla Lalisa dudaklarını birbirine bastırdı. "Son bir buçuk saat, sahiden gidecek misin Jennie?" Gözleri gözlerime değdiğinde dudaklarımı büzdüm.
"Bana kötü zamanlar geçittirdi. Psikolojik olarak batmış durumdaydım. Şimdi onu bulmuşken, neden bana yaptıklarını ona tek tek ödetmeyeyim ki?"
Lalisa yarım ağız sırıtarak bana baktı.
"Nasıl gideceksin aptal? Gece ikide evden nasıl çıkmayı düşünüyorsun?"
Gözlerim penceremde durdu. Lalisa uzunca baktığım yere döndüğünde 'ciddi değilsindir umarım' diye fısıldamıştı.
Ama ben, hiç ciddi olmadığım kadar ciddiydim.
-
"Hassiktir, Lalisa sıkıştım sanırım buraya." Fısıldayarak bağırmada seviye atlarken, müstakil evimizin penceresinden çıkmaya çalışıyordum, fakat kalçam buna hiç yardımcı olmuyordu.
Lalisa yastığı ağzına bastırarak gülerken, burada sıkışmış ağlamamak için kendimi sıkıyordum. "Lalisa Manoban, hemen bana yardım et, zira annenin Tayland'a gitmesinden faydalanarak seni öldürüp, kaza süsü veririm."
Aniden kalçamdan itilmem ile ne'ye uğradığımı şaşırırken, kaldırımın üstüne sertçe düşmüştüm.
Acı ile inleyerek ellerime batan küçük taşları süpürüp, ayağa kalktım. Kafamı kaldırarak bana pencereden bakıp, gülmemek için kendini kasan Lalisa ile göz göze geldim.
"Tanrı'nın laneti seni!"
Kıkırdama sesleri hâlâ kulağıma ulaşırken, toza bulanmış siyah eşofmanımı ellerim ile temizlemeye çalışıyordum.
"Sakatlandım galiba." diye ona doğru delirmişcesine ağrıyan bileğimi salladığımda yüzünü buruşturdu.
"Eve çabuk gelmeye çalış, annen gece odana gelirse sıçarız. Telefonun açık olsun ki bir şey olduğunda seni arayabileyim."
"Tamam." diye kestirip atmama rağmen hâlâ anne tavsiyeleri vermeye devam etmişti. Sonunda camı kapatıp, toz pembe perdeyi de çekmiş, beni tek başıma sokağın ortasında bırakmıştı.
Gece olduğu için sert rüzgarlar tek tek kazağımın içinden geçip tenime işlerken telefonumu çıkartıp saate baktım. İçimde 'kesin Jeongguk yalan söyledi, zaten ailesine söylecek cesaretinde yok. Aptalsın Jennie.' çanları çalarken sokakta yankılanan araba motoru sesi ile yerimde sıçramıştım. Arabanın camı normal bir hızda açıldığında, içinde gördüğüm Jeongguk ile derin bir nefes verdim.
"Hızlı ol, yarışa geç kalacağım senin yüzünden."
merhaba, 600 takipçim var fakat sadece 30'u destekliyor veya okuyor kitabı, E haylice sinirlerim bozuluyor. Eğer #jenkook shipleyen tanıdıklarınız varsa etiketler misiniz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
troublemaker
Fanfictionaynı anda hem iyi hem kötü nasıl hissettirebiliyorsun bilmiyorum, lakin bildiğim tek şeydir başbela oluşun. ;bu kurgu 'autumnofmay' adlı yazardan alınmıştır. tamamlandı.