5; yaşanacak aşklar.

1.1K 190 110
                                    

belki biraz yorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

belki biraz yorum...
İyi okumalar!

"Sanırım..." dedim gülerek. "Şu kadar ömrüm kaldı." İşaret ve baş parmağım arasında ki küçük boşluğu göstererek. Jeongguk'un alayla gülmesi kulağıma kadar gelmişti. Sol elimle gözlerimi ovalarken, derin bir nefes alarak pekte rahat olmayan araba koltuğunun üzerinde ki bedenimin duruşunu düzelttim.

Jeongguk'un annesi sürekli arıyordu, fakat Jeongguk'un açacak cesareti yoktu, hatta telefonu açmam için bana uzatmış, ama bunun en az Lalisa'nın planı kadar saçma olduğunu anlamış, geri tepmişti.

Şimdi ise yarım saatten fazladır araba da oturuyorduk. "Senin yüzünden bugün eve gidemeyeceğim!" Sinirle bana döndüğünde, dudaklarımdan usulca bir 'neden' döküldü.

"Çünkü, annem uyanık ve ben evde değilim. Araba yarışlarına katıldığımı bilmiyor, eğer eve gidersem hem seni hemde bu saate neden yatağımda değilde dışarıda olacağımı soracak."

Direksiyonu sıkmaktan beyaz duran boğumlarına bakmaktan alamıyorumdum kendimi. Tek bir hareketi ile öldürebilirdi beni, şuan bu kadar sinirli olması da iyiye işaret değildi.

"Ben?" diye sorduğumda kafası hızlıca bana dönmüş, yerime daha da çok sinmeme yardımcı olmuştu. Kaşları yukarı kalkarken, 'ne ben?' diye bağıran yüz ifadesi beni konuşmaya zorlamıştı.

"Yani beni neden evime götürmüyorsun?"

Yarım ağız sırıttığında, bende gülümsedim zira beni öldürmek için önünde bir engel yoktu.

"Herşeyin sorumlusu sensin." Ve tek tek onunla birlikte geldiğim sürece başına neler getirdiğimi saymaya başladı. Yüzünde ki sinir bozucu gülümsemesi ile devam etti. "Şimdi söyle, neden seni öylece eve bırakayım?"

Ve bu söyledikleri, kafamda ki milyonlarca senaryoların gerçekleşme olasılığını biraz daha arttırdı.

"Nasıl yani?" Ellerimi çenemin altında birleştirerek masum olduğunu düşündüğüm bakışlarımı ona atmaya başlamıştım. "Beni, eve bırakmayacak mısın?" Bir kızın, aegyo yapması her şeyi mümkün kılar diye içten içe kendimi cesaretlendirirden Jeongguk işaret parmağıyla alnımdan ittirdi.

"Bırakmayacaksın yani?" diye hâlâ aegyo yaparken, iki kaşını da kaldırıp ağzından 'tch' sesini çıkardı. Yüzümde ki her kas tek tek gerilirken ağlamamak için aklımda ki senaryolara tek tek Jeongguk'u nasıl öldüreceğimi de ekliyordum.

"Ne yapaca-" Sözümü kesen şey, her zamanki gibi Jeongguk'un titreşimde olan telefonun çıkardığı cızırtı sesiydi. Bu sefer 'annem' yazısının yerine yazan 'Somi' yazısıyla Jeongguk telefonu açmak için derin bir nefes alıp, açtı.

Kulağına dayadığı telefonu hoparlöre alması için yaptığım kaş göz hareketine göz devirerek telefonu hoparlöre aldı.

"Annemin telefonlarını neden açmıyorsun?" Somi'nin bıkkınlık dolu sesiyle Jeongguk'un yüzüne baktım.

troublemakerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin