"Hızlı ol, yarışa geç kalacağım senin yüzünden."
Soğuk rüzgarda bile terleyen ellerimi, biraz önce üstünde ki tozlarını temizlediğim eşofmanıma silip ona doğru bir adım attım.
Gözleri her hareketimi dikkatle incelerken, diken üstünde hissederek arabanın öbür tarafına geçip, arka koltukların kapısını açmıştım.
İçeriye doğru bir bacağımı atarken, gözlerim mahallede gezmişti, eğer annemin tanıdıklarından biri beni görse, hayatım annem. tarafından sonlandırılacaktı.
Arka koltuğa oturup, kapıyı kendime çekmiştim. Yutkunup dikiz aynasına baktığımda, gözlerimiz kesişmişti.
"Cidden mi?" Diye alayla konuştuğunda, her an ona beslediğim nefreti bir çırpıda yüzüne dökecektim. "Anlamadım?" İğneleyici sesime karşı yapma bir şaşkınlık ile konuştu, ve bu buruşmaya. yüz tutmuş yüzümü hemen devreye soktu.
"Ha, sen gerçekten ciddisin!"
Seslice gülmeye başladığında, sıktığım yumruklarımı yüzüne indirmek için eğilmiştim ki, gözlerimiz yeniden dikiz aynasında buluştu.
"Şşş, deneyeyim bile deme." Dedi onu yumruklayacağımı fark ederek, yeniden geriye yaslandım. "Gerçekten küçük bir çocuk gibi arkaya mı oturacaksın?"
Arabaya bindiğim andan beri soru sorması beni, söylediklerime daha da. pişman ederken dişlerimi sıktım, ve cevap vermemeyi tercih ettim.
"Pekâlâ, fark ettim de hâlâ lise birde ki gibi küçük bir çocuk gibi davranıyorsun."
Her kelimesi itina ile imâ içeriyorken sinirle gülümsedim. "Sende hâlâ lisede ki gibi aptal, aklı sikinde olan bir çocuksun."
Sinirle güldüğünü kasılan çenesi, ve ağzının içinde dolanan diliyle anlayıp zaferle gülümsemiştim.
Bu sefer ağzını açmamış, arabayı çalıştırmıştı. Gözlerimi cama kitleyip, orada tek başıma ne yapacağımı düşünmeye başlamış, bir kez daha pişman olmuştum.
-
"Kimseye benimle geldiğini söyleme, yanıma bile gelme gerekirse, bir saat sonra arabanın yanında bulamazsam seni, basıp giderim. Umrumda olmazsın."
Jeongguk, işaret parmağını tehdit edercesine bana doğru, her kelimesinde sallarken boş bakışlarımı üstünde tutturuyordum. "Bittiyse, kendi şartlarımı söyleceğim." Kaşları yukarıya kalkarken 'şartlarım?' diye fısıldamıştı.
"Yanından ayrılmayacağım, çünkü burada ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim bile yok. Eğer dediğin saate burada olmazsam, sen beni bırakıp gidersen, bende buradan birine cilve yapıp beni 'Jeongguk'un babasına' götür derim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
troublemaker
Fanfictionaynı anda hem iyi hem kötü nasıl hissettirebiliyorsun bilmiyorum, lakin bildiğim tek şeydir başbela oluşun. ;bu kurgu 'autumnofmay' adlı yazardan alınmıştır. tamamlandı.