10 - SON SES

1K 100 92
                                    

Geceler rüya görmek içindir...
Gündüzlerse onların gerçek olmadığını anlamak için.

🍁🍁🍁🍁🍁

Herkes gülüyor. Ben de gülüyorum. İçten bir gülümseme değil bu, yapma zorunluluğum olan bir şey.

O gitti yaaa. Resmen gitti. Ben artık gitmeyecek birini istiyorum. Ben artık çok yoruldum. Kime, 'O gitmez' dediysem gitti. Kime inanıp, güvendiysem bırakıp gitti. Hep gidişlerini izledim. Olan hep kalanlara oluyor zaten. Gitmek o kadar kolay ki.

Ağlayamayacak kadar tükendiğim zamanlar da oldu. Dizlerimi karnıma çekip, 'bunların hiçbirini hak etmedim' diye haykırarak ağladığımda oldu. Ruhum yaralıyken biri hayatıma girdi. O da tam kabuk bağlıyor sandığım anda yaralarıma tırnaklarını öyle bir geçirdi ki, kan içinde kaldım.
İnsan birini sevdiğinde kaybolmaya başlarmış. Kayboldum. Hâlâ yolumu bulamıyorum. Çünkü O yok.

O gideli tam 5 gün oldu. Fakat benden başkası bilmiyor ki, o beş gün... Bana 5 ay gibi geldi. Çok zorlandım. Zor yaşadım, zor nefes aldım sanki.

Kırıldım. Çok kırıldım. İç çektim. Soluk alamadım, yeri geldi. Daha kokusunu alamadığım, benden gitti. Hem de, 'kendine iyi bak' diyip gitti. Ben kendime nasıl iyi bakayım? Benim tek bakanım olsun istediğim benden gitti. Daha yeni yeni can demeye başladığım canımı söktü...

Bir daha kimse çıkıp onun gibi sarılmayacak bana. Konuşurken dudaklarıma değil de gözlerime bakmayacak kimse. Gerçi bunları da isteyen yok artık.

Ben sadece onu istediğimi fark ettim. Ama o da olmuyor. Gitti ve gelmedi. Gerçi giderken geri geleceğini de söylememişti ki. Ben hâlâ neyi bekliyorsam..?

Kafamı derse veremiyordum bir türlü. Yine.

"Rüya!"

Duyduğum sesle birlikte irkildim. Ve öğretmene bakmaya başladım boş gözlerle.

"Dersi niye dinlemiyorsun!"

Bir süre sadece baktım. Bir şey söylemek için ağzımı araladığım sırada teneffüs zilinin çalmasıyla birlikte masada ki eşyalarını toplayarak, son kez bana baktı ve sınıftan çıktı. Derin bir nefes almadan yapamadım.

Gözüm arkaya kaydığında Çağrı'nın bana üzgün gözlerle baktığını fark etmem uzun sürmedi. O gitmişti, ama en yakın arkadaşı buradaydı. Çok defa sormuştum ona, "Sarp nerede, nereye gitti?" diye. Ama bir türlü doğru düzgün bir cevap alamamıştım. Hiçbir şey söylemiyordu. Sonunda da, "özür dilerim. Ama sana bir şey söyleyemem." diyip gidiyordu.

O nereye gitmişti? Neden gitmişti? Şu an nerede, ne yapıyordu? Bu soruların cevaplarını o kadar çok merak ediyordum ki. Fakat hiçbirininde cevabını bilmemek öldürüyordu beni. Ben Bora'da bile bu kadar kötü, bu kadar bitmiş ve bu kadar yıkılmış hissetmemiştim. Neler oluyordu böyle?

Derince bir nefesi daha içime çektiğimde, Alev'in bana doğru yaklaştığını fark ettim. Sırıtıyordu.

"Ne oldu Ezik?" dedi ve daha fazla yaklaştı. "Yoksa Sarp gitti diye, artık burada değil diye üzülüyor musun?" dudağını alaycı bir üzüntüyle büzmüştü. Yalandan üzülüyor gibi yapmıştı. Tam da karakterine yakışır bir hareket gerçekten. Kaşlarım çatık bir şekilde ona bakarken, Çağla'nın öfkeli sesi doldurdu sınıfı.

"Bas git şuradan! Uğraşma artık!"

Ama Alev tabiki bunu umursamadı. Ve bana bakarak konuşmasına, o zehirli cümlelerini dökmeye devam etti.

RÜYAMSIN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin