Yıldız Tilbe ne güzel söylemiş;
Cesaretli olmayan adamlara aşık olmayın. Onlar sadece bakmasını bilir, sevmesini değil.
❇️❇️❇️❇️❇️
Her profilin arkasında bir insan, her insanın arkasında bir hikaye, her hikayenin arkasında bir hayat ve her hayatın arkasında da bir kalp vardır.
Peki ya o adamın arkasında nasıl bir yüz var?
Hâlâ zihnimin bir köşesindeydi bir kaç gün önce bana söyledikleri. Ne demişti sahi?
Ben Sarp'ın değil, Bora'nın babasıyım.
Evet, tam olarak bu cümleyi kullanmıştı. Ne demekti bu? Niye böyle bir şey söylemişti? O Sarp'ın babasıydı. Buna emindim. Eğer öyle olmasaydı ne işi vardı o zaman Sarp'ın odasında onun fotoğrafının. Sadece bu kadarla da sınırlı değildi. Amcasının evinde de vardı fotoğrafı. O zaman kimdi?
Babası değilse kimdi?
Ayrıca Bora ne alakaydı? O nereden çıkmıştı? Hapiste bile rahat vermiyordu bize yaa. Oradayken bile anılıyordu ismi. Daha serbest bırakılmasına yıllar vardı neyse ki.
Sarp'ın babası olduğuna emin olduğum adamın arka yüzünde kim yatıyordu merak ediyorum. Nasıl bir profil vardı, nasıl bir insan vardı? O günden beri gelmemişti yanıma. Sadece bir kadın yemek bırakıp gidiyordu. Tek kelime bile etmiyordu. Ne kadar soru sormuşsam, değil cevap vermek, yüzüme bakmaya tenezzül etmemişti. Ağzı oldukça sıkıydı. Ben ise burada ne işimin olduğunu hâlâ bilmiyordum. Benden ne istediklerini bilmiyordum. O adamın beni neden bu evde tuttuğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Üstelik tuhafıma giden ise bulunduğum evin lüks olmasıydı. Öyle harabe, terk edilmiş bir yer değildi. Sarayın yavrusu gibi bir evdi. Ve bulunduğum oda... Dekoru ve ihtişamı kısmına hiç girmesek daha iyiydi.
Cidden, ne işim vardı benim burada?
Abimgil nerede kalmışlardı?
Beni neden hâlâ bulamamışlardı?
Kim bilir şu an nasıl öfkelilerdi.
Sarp...
Onu çok özlemiştim.
Birden kendimi burada bulmadan önce aldığım evlenme teklifi geldi aklıma. Bana hem doğum günü sürprizi hem de evlenme teklifi yapmıştı. Gerçekten sürprizlerle dolu bir adamdı. Üstelik herşeyi de öyle ince, öyle güzel düşünmüştü ki. Fakat... Ona 'evet' cevabını verememiştim. Mutlulukla boynuna tabiri caizse atlamamıştım. Tanrım, benim burada ne işim vardı? Ne istiyordu benden? Ya da kimler ne istiyorlardı? Bu dört duvar arasında sıkışıp kalmıştım adeta. İşime yarar kimse de gelmiyordu.
SARP'IN AĞZINDAN
Öfke
Nefret
Öldürme hissi
Evet, şu an ki karanlık düşüncelerimin tercümanı tam olarak buydu. Öldürme isteğiyle dolup taşmıştım adeta. O Bora'yı öldürmek istiyordum. Hâlâ hiçbir iz yoktu. O şerefsiz de ortalıklarda yoktu. Bakmadığımız delik kalmamıştı.
"Lan! Nerede bu kız lan! Bu it nereye götürdü benim kardeşimi!"
Büyük bir bağırışla Rüzgar abi girdi eve. Arkasından da benim abim onu sakinleştirmeye çalışarak girdi.
"Tamam Rüzgar, bi sakin ol. Polis ekipleri her yerde arıyor zaten. Er ya da geç o bulunacak."
Rüzgar abi de büyük bir hiddetle abime dönerek, "olamam Pars!" diye bağırdı. "Ben sakin falan olamam!" Zaten bu öfkesi yüzünden kime saldıracağını veya ne dediğini bilmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜYAMSIN
Teen FictionBu zengin bir kızın hikayesi değil. Bu, çirkin, güçsüz ve ezik bir kızın hikayesi değil. Bu, eski sevgilisinin aldattığı bir kızın hikayesi değil. Bu, ailesi tarafından sevilmeyen bir kızın hikayesi de değil. Bu bir mafya hikayesi hiç değil. *****...