''Ve senin bakışlarından anlıyordum: ruhunda ufacık da olsa bir iz bırakmadığımı.''
Stefan Zweig
Keyifli okumalar !
Her insanın hayatında bir zorluk vardır. Bazen öyle hayatlar görüyorum yaşanmış , yaşanacak olan acılar duyuyordum ki, şikâyet ettiğim durumlardan utanıyordum. Nasıl bu kadar bencil olabiliyorduk? Kendimizden daha kötülerini düşünüp halimize şükür etmek yerine , daha iyi olanları görüp benim ondan ne eksiğim var diyorduk. Hırslanıyorduk , bazı durumları takıntı haline getirip sonunu düşünmeden kararlar alıyorduk. Olanla yetinmeyip , olmayana isyan ediyorduk. Almaya gücümüz yettikçe daha çok istiyorduk. Biz insanoğlu neden nankördük ?
'' Kumsal ? '' Nehir'in seslenmesiyle düşüncelerimden sıyrılmıştım. Pencereye yasladığım kollarımı kendime çekmiş Nehir'in seslendiği yöne doğru dönmüştüm.
'' Günaydın. '' Diyebilmiştim sadece. Yüzümün ne halde olduğunu bilmediğimden sorgulayıcı bakışlarla inceliyordu beni.
'' Sana gün aymamış belli ki . Neyin var ? ''
'' Dün gece bir kitap okumuştum onun etkisinden çıkamadım halâ .'' Doğru söylemiştim. Dün, geceye kadar okuduğum kitabın sonuna gelmiştim ve bu beni etkilemişti. Ağlamaktan yorgun düşüp uyuyakalmıştım. Gözlerim de dün gecenin eseriydi.
'' Anladım. Erken gelmişsin bugün , hadi kantine inip bir şeyler içelim.'' Masal Efe'nin yanında olmuş oluyordu bu durumda. Şaka maka konuşuyorlardı artık. Cesaretli erkekleri tebrik etmişimdir hep. Bir tane de cesaretli erkek biz alabiliyor muyuz ? Sesi mi duyan var mı ? Bu halime gülmüştüm.
'' Tamam , olur. '' İkimizde sınıftan çıkmıştık. Merdivenlerden inerken Yiğit ve Okan'la karşılaşmıştım.
'' Günaydııın. '' Demiştim neşeli bir şekilde. Onlarda aynı şekilde karşılık vermişlerdi. Yanlarına çağırmışlardı ama Nehir'in kolumu dürtmesiyle bu teklifi geri çevirmiştim. Zaten kabul etmeyecektim. Sonuçta onunla aşağı ineceğimi söylemiştim.
Kantinin girişine geldiğimizde köşede Doğuş'un su içtiğini görmüştüm. Gerçek miydi bu ? Suyu içtiğinde adem elmasının hareket edişi neydi öyle ? Erimiştim resmen. O nasıl su içmektir , bizde de kalp var zalımın oğlu! Nehir bana dönmüş sırıtıyordu. Ona öldürücü bakışlarımı gönderdikten sonra Doğuş'un beni görmesine izin vermeden hızla geçmiştim oradan. Benim gibi birini görmesi mucize gibi bir şey olurdu zaten. Öyle güzel kızlar vardı ki okulda , görmeliydiniz.
Kalorifere yaslanmış bir şekilde yan yana duran Masal ve Efe'ye kaydı gözlerim. Efe bir şeyler söylüyor , Masal ise utanıp başını öne eğiyordu. Kaç asır sonra böyle bir şey yaşardım acaba ?
Sıcak çikolatamı alıp Nehir'le boş bir masaya oturmuştuk. Aramızdaki sessizliği yanımıza gelen iki kız bozmuştu. Kimdi bunlar ? Daha önce hiç görmemiştim , yada denk gelmemiştik. Göz yoran boyalı saçlarıyla yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirmişti.
'' Merhaba kızlar yanınıza oturabilir miyiz ? Boş bir yer bulamadık da .'' Sanki burası boştu. Neydi bu , bir tür aşağılama şekli falan mı ?
'' Tabi oturabilirsiniz. '' Nehir'e çevirmiştim kafamı. Niye kabul etmişti ki ? Memnun bir şekilde boşta olan iki sandalyeye oturmuşlardı. Saçları boyalı olan kız bir süre süzmüştü beni .Niye bu kadar takıldıysam saçlarının boyasına.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kavuşamadığım
Teen FictionHayatta asla istemediğim bir durumdu iki erkek arasında kalmak. Şimdi anlıyorum ki başımıza gelmeden gitmezmişiz bu dünyadan.. Seni seveni mi ? Kendi sevdiğini mi ?