Keyifli okumalar !
Medyaya koyduğum fotoğraflar bana aittir. Kullanabilirsiniz. <3
''Bir şeyler yapıyorum, yürüyorum, konuşuyorum, yemek yiyorum yani her zaman yaptığım işleri sürdürüyorum ama nasıl anlatsam, bir boşluk duygusu içinde. Sanki içimde derin bir hiçlik var.''
Zülfü Livaneli
Kısa bir şaşkınlığın ardından Doğuş'un olduğu sınıfla Beden Eğitimi derslerimizin aynı günde ve aynı saatte olduğunu öğrenmiştim. Bu benim için büyük bir mutluluk ve şanstı. İstesem başıma böyle bir şeyin gelmesi imkansızdı. Bunun mutluluğunu yaşarken içten içe kendimi yiyordum aslında. Çünkü Çakma Kızıl'da buradaydı. Adını söyleyemiyordum bir türlü. Varlığı beni bu kadar rahatsız ederken Doğuş'un ona adıyla seslendiğini duydukça sinir kat sayım yükseliyordu. Bu yüzden bu şekilde hitap etmek işime geliyordu. Kendine yakışır bir lakaptı. Çakma Kızıl..
Sınıftaki öğrencilerin çoğunluğu salona giriş yaptığında gözlerim Doğuş'u arıyordu. Derse girmeyecek miydi yoksa ? Aklıma gelen bu düşünceyle keyfim kaçmıştı. Kırk yılın başında bir şans vurdu dedik, o da boşuna çıkmıştı. Ne var yani kendiside girseydi derse ? Belkide bu dersin olduğu günler hep kaçıyordur. Hayallerim suya düşe düşe yüzmeyi öğrendi, yemin ederim. Talihim yok, bahtım kara.. Sende ne efkârlı çıktın iç sesim ya. Dur bende söyleyeyim. Sevmek suçsa 155'i ara. Abartma Kumsal ! Tamam iç sesim.
Hocamız geldiğinde bize ait olan tribün sandalyelerine oturmuştuk sınıfça. Sağ taraftaki tribün ise Doğuş'un olduğu sınıfa aitti. Dersin nasıl olacağını merak ediyordum. Kısa bir yoklamanın ardından sınıf defterimizin gerekli yerlerini doldurmaya başlamıştı hocamız. Bu fırsatı değerlendiren sınıf arkadaşlarım sohbete başlamışlardı. Sıkılmamak adına yan tarafta duran kızların fısıldaşmalarına kulak vermeye karar vermiştim.
''Bu sınıfın erkekleri nerede ya ?'' Sitemli sözlerini dile getirip dudaklarını büzmüştü görümce makyajı yapan Merve.
''Dersin sıkıcı geçeceği belli oldu.'' Diyerek söze atlamıştı, saçlarını maşa yapıp kabartan Gamze.
Saçlarımızın toplu olması gerektiğini, makyajın yasak olduğunu sadece bize diyorlar sanırım. Kendimi; eline şeker verilip düğünde yanından ayırmayan teyzenin çocuğu gibi hissediyordum. Yok bu örnek hiç iyi olmadı. Düğündeki o çocuk diğer çocuklar gibi oyun oynamak istiyor ama annesi izin vermiyor. Bu durumda verdiğim örnek bende o kızlar gibi olmak istiyorum da izin verilmiyormuş gibi oldu. Yok yok, asla onlar gibi olmak istemiyordum. Tövbe tövbe. Anlamaya çalıştığım şey ya ben kız değildim, ya da bunlar buraya ait değildi. Bu sorunu hâlâ çözememiştim ama neyse. Çözen biri olursan bana da anlatıversin.
''Nereye daldın Kumsal ?'' Masal'ın seslenmesiyle olduğum yerde sıçrayıp dedikodu yapan kızların üstüne doğru düşmüştüm. Kızların küçük çaplı çığlıklarının ardından kendimi toparlayıp ayağa kalkmıştım. Yaktın beni Masal.
''Bugün hangi konuyu işleyeceğimizi düşünüyordum da, kızlar sizde kusura bakmayın üstünüzde düşmüş bulundum.'' Söylediğim şeye ben bile inanmamıştım.
''Bizi mi dinliyordun sen ?'' Şaşkınlıkla gözlerimi açmış bozuntuya vermeden ciddi durmaya çalışıyordum. Kem gözleriyle yüzümü inceliyorlardı. Hiçbir şey demeden öylece yüzüne bakıyordum karşımda duran kızın. Benden bir cevap beklediği belliydi. Sinirle Masal'a kısa bir bakış atmıştım.
Bakışmaların ardından konuşmak için ağzımı araladığımda hocanın sesiyle herkes önüne dönmüştü. Bunu fırsat bilip gülümseyerek kızlardan uzaklaşmıştım. Şanslı mıydım, değil miydim hâlâ anlayamamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kavuşamadığım
Fiksi RemajaHayatta asla istemediğim bir durumdu iki erkek arasında kalmak. Şimdi anlıyorum ki başımıza gelmeden gitmezmişiz bu dünyadan.. Seni seveni mi ? Kendi sevdiğini mi ?