Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyor olacağım *-*
''Herkese yürümüşsün caddeler boyu, bana gelince yorulmuşsun.''
Stefan Zweig
Keyifli okumalar !
Spor salonundaki olayın üzerinden bir hafta geçmişti. Kendimi tamamen geriye çekmiş durumdaydım. İhtiyaçlarım dışında sınıftan dışarı çıkmıyordum. Kimseyi görmek, kimsenin beni görmesini istemiyordum. Handeyle Doğuş görmek istemediklerimin en başında yer alıyordu. Kalbim, ruhum, bedenim bu görüntüyü kaldıramayacak kadar güçsüz düşmüştü. Birçok çeşit acı çekme durumları vardı ama benimki çok başkaydı. Bu imkansızlık sıradan bir durum değildi. Seviyordu ama adım atmamak için direniyordu. Bir başkasına katlanıyordu. Neydi bunun sebebi ?
Masal'ın koluma dokunmasıyla silkinmiştim.
''İyi misin ?'' İyi miydim ? Nasıl hissediyordum ? Bunun cevabı yoktu bende. Başımı olumlu anlamda aşağı yukarı sallamıştım.
''Biz kantine iniyoruz, bir şey istiyor musun ?'' Gelecek misin diye sormuyorlardı artık. Çünkü tüm ısrarlarını çevirip teneffüs saatlerinde kantine inmemeye ant içmiştim. Hep böyle devam etmeyecekti evet ama her insanda olduğu gibi benimde kendimi toparlamam için zamana ihtiyacım vardı.
Kızların ardından defterden rastgele bir sayfa açıp saçma sapan karalamaya başlamıştım. Kafamdaki düşüncelerden kurtulamıyordum. Bir yanım karşılığını ver derken diğer yanım asla bir şey yapmamam yönündeydi. İkinci daha ağır basıyordu bende.
Kuralına göre oynayacaktım ama neyi ? Kim için ne yapıyordum ben. Zamanımı ne için harcıyordum ? Güçlü biri değildim. Onlara karşı direnirken yine bir yerde tökezleyecektim. Yine hayal kırıklığına uğrayacaktım. Her şey olacağına varırdı. Ben istedikçe, her şey daha çok kayıp gidiyordu elimden.
Neyini anlamıyordum ki. Eksiklik ailede başlar ve hayat boyu devam ederdi. Ne kadar sevilme ihtiyacım varsa bir o kadar da acı çekiyordum. Bunları düşünmekten alıkoyamıyordum kendimi. Bedenimi ruhumu karamsarlık kaplamıştı. Başımı kaldırıp derin bir nefes almıştım. Kendimi toparlamam lazımdı.
Son dersin bittiğini gösteren zilin çalmasıyla çantamı alarak sınıftan ayrılmıştım. Göz göze gelmekten kaçınarak binanın çıkışına gelmiştim.
''Kumsal!'' Sesin geldiği yöne bakma zahmetinde bulunmayarak olduğum yerde durmuştum.
Yanımda duran kişinin Yiğit olduğunu fark edince hareketsiz bir şekilde ne söyleyeceğini dinlemek için bekliyordum.
''Bir tepki verseydin. Neyin var senin ?'' Omuzlarımı bir şey yok anlamında kaldırıp indirmiştim. Biri bana neyim olduğunu nasıl olduğumu sormamalıydı. Ağlamamın gideceği varsa da geri geliyordu.
Elleriyle başımı tutarak kendi görüş açısına getirmişti. Gözlerimin dolduğunu görmesini istemiyordum. Gözlerini kısarak ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
''Eve bırakmamı ister misin ?'' Teklifini geri çevirmeyecektim. Birinin yanımda olmasına ihtiyacım vardı. Başımı olumlu anlamda salladığımda çıkışa doğru yürümüştük.
Arkadan koşarak Yiğit'in yanına gelen kişiye kaymıştı gözlerim. Ne işi vardı şimdi bunun ?
''Sizin sınıfla maç yapacaktık oğlum, nereye gidiyorsun ?''
''Siz ayarlayın kendi aranızda benim işim var, bizim çocuklara söylersin Doğuş.'' Yiğit'in belime dokunarak gidelim komutu vermesiyle bakışlarım ona kaymıştı. Yüzündeki donuk ifade yine yerini almıştı. Yanında olmasını istemediğin birini uzaktan izlerken de bozulmayacaktınız Doğuş Bey.
Sessizliğimizi koruyarak yürümeye devam ediyorduk. Bazen bedenlerimiz birbirine çarpıyor, bazen ellerimiz.. Yağmurun da bize eşlik etmesiyle içim bir tuhaf olmuştu. Hayal ettiğim ve şu an gerçekleşen durum canımı yakıyordu. Böyle olmamalıydı.
Gözlerimden bir iki damla yaş yanaklarımı ıslatarak düşmüştü yere. Burnumu çektiğim anda Yiğit beni durdurmuştu.
''Ağlıyor musun sen?'' Başımı hayır anlamında iki yana salladığımda buna inanmamıştı. Parkın olduğu yöne doğru götürüyordu beni.
''Gel oturalım şuraya. Yağmur biraz dinene kadar burada bekleyelim. Sende bana neler olduğunu anlatacaksın.'' Gözlerimin içine kararlı bir şekilde bakarken dayanamayıp ağlamıştım.
''Güzelim benim, kıyamam ben sana. Kaldır başını bak bir bana.'' Gözlerimi Yiğit'in gözlerine sabitlediğimde bana güzel bakışı içimi ısıtmıştı. Bir anda beni kendine çekip sarılmıştı. Burnuma dolan parfüm kokusu mayıştırmıştı. Bir süreliğine gözlerimi kapatıp başımı göğsüne yaslamıştım. Kendimi ne kadar iyi hissetmiş olsam da böyle durmamalıydık. Bir hışımla geri çekilmiştim. Bu durumda bana ne olduğunu sormaması işime gelmişti. Anlatacak bir şeyim yoktu.
''Ne oldu ?'' Anlamsızca yüzüme bakmıştı Yiğit.
''Eve gitsem iyi olacak. Geç kalıyorum.''
'' Yağmur yağıyor Kumsal. Sucuk gibi olursun eve kadar.''
'' Gitmem lazım Yiğit. Sen burada kal istersen durunca gidersin.'' Ayağa kalkıp yürümeye başladığımda kolumdan tutup durdurmuştu.
''Bekle beraber gidelim.'' Çantasından çıkardığı hırkayı üstüme giymem için bana uzatmıştı. Bir şey demeden giydim çünkü çok üşümüştüm. Omuzlarımdan arkaya uzanıp hırkanın şapkasını kafam geçirmişti. Usulca saçlarımı düzeltip ipliklerini daraltmıştı. Bu hareketi yutkunmama sebep olurken gayet ciddi bir şekilde bu işlemi gerçekleştirmişti Yiğit.
''Gidebiliriz Küçük Hanım.'' Gülümseyerek kafamı olumlu anlamda sallamıştım.
Evin bir arka sokağına geldiğimizde Yiğit'le vedalaşma zamanı da gelmişti.
''Teşekkür ederim Yiğit. Hem yoruldun, hem üşüdün benim yüzümden.''
''Bir daha duymamış olayım bunu. Bunları senin için yapmak bana iyi geliyor Kumsal.'' Derin bir gülümsemeyle gözlerime bakmıştı.
''Peki o zaman pazartesi görüşürüz. Hırkayı al istersen.'' Şapkayı kafamdan çıkarıp kollarımdan çıkaracağım sırada Yiğit durdurmuştu.
''Kalsın sende.''
''Ama sen ısla-''
''Bir şey olmaz bana hadi git sen, hasta olacaksın.''
''Peki.''
''Dur şunu düzeltelim.'' Diyerek bana doğru eğilip şapkayı tekrar düzeltmişti. Geriye çekilmesini bekliyordum ama yakınımda durmaya devam ediyordu. Tenime değen dudakla olduğum yere çakılıp kalmıştım sanki. Hareketsiz şekilde öylece kalakalmıştım. Kulaklarım, yanaklarım alev almaya başlamıştı yine.
Yiğit beni öpmüştü..
Kitabın adını değiştirmeyi düşünüyorum. Bana yardımcı olursanız çok sevinirimm.
Böyle mi kalmalı ya da değişmeli mi ?
Kendinize güzel bakın !
En kısa zamanda yeni bölümde görüşmek üzere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kavuşamadığım
Teen FictionHayatta asla istemediğim bir durumdu iki erkek arasında kalmak. Şimdi anlıyorum ki başımıza gelmeden gitmezmişiz bu dünyadan.. Seni seveni mi ? Kendi sevdiğini mi ?